“MEDYA MİLLETİN VİCDANI OLMALIDIR”
Eğitim-Bir-Sen Tokat 1 No’lu Şube Başkan Yardımcısı Abdurrahman İlhan, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” dolayısıyla bir mesaj yayınladı.
Mesajında; ”Yaşadığımız bilgi çağında, bilgiyi aktarmak, haber üretmek ve haberdar etmek çok daha değerli bir hâle gelmiştir. İnsanların bilgilenmesine kaynaklık etmesi, toplumların demokratik gelişmesine katkıda bulunması bakımından medya artık hayatımızın vazgeçilmez bir unsurudur. Zamanla çeşitlenen, imkânlarını ve kanallarını artıran, neredeyse hayatın her alanına ve anına nüfuz eden medyanın bu zengin içeriği, şeffaf ve denetlenebilir olmayı da zorunlu kılmıştır.” diyen İlhan sözlerini şöyle sürdürdü; “Gazeteciliğin, dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun artık kentlerde yaşamasıyla birlikte karmaşık hâle gelen toplumsal yapının demokratikleşme sürecinde ortaya çıkmış olması, onu dördüncü kuvvet olarak demokratik işleyişin esas unsuru durumuna getirmiştir. Hatta toplum iradesinin gasp edilmek istendiği kimi durumlarda basının kuvvet önceliği daha da önemli olabilmektedir. Çünkü hak ve özgürlük esaslı demokratik ortamlarda en etkili kitle iletişimi medya yoluyla kurulmaktadır. Bu anlamda medya geniş katılımlı bir tartışma, haberleşme, bilgilenme zeminidir. O nedenledir ki, toplumun tercih ve yönelimlerine saygısız ceberut yapılar basını susturmanın, karartmanın veya onu kendi maksatlarına alet etmenin ve aracı kılmanın yollarını denemişlerdir. Hemen bütün darbelerde toplumun algısı, yalan yanlış haber ve bilgiler yaymakla görevlendirilen basın tarafından yönlendirilmiştir. 28 Şubat postmodern darbe sürecinde yaşanan bu tarz toplum mühendisliği çabaları dürüst, gerçek gazetecilik adına utanç verici olmuştur. Ama diğer taraftan 15 Temmuz’da gazetecilerimizin genel olarak cesur, korkusuz, milletten ve demokrasiden yana takındıkları tavır, özgür gazeteciliğin ne ölçüde önemli olduğunu bir defa daha göstermiştir. Ayrıca bu milletin yanında, yanıltmayan, etik ve ilkeli tutum, gazeteciliğe ve gazetelere daha fazla itibar kazandırmıştır.
Medyanın artan imkân ve etkisi, ‘haber alma hak ve özgürlüğü’ başta olmak üzere, insanın diğer hak ve özgürlüklerini tezyif edici tarzda kötüye kullanılmamalıdır. Ancak her modern gelişmede olduğu gibi, bu etkinin kimi güçler tarafından istismar edilerek zaman zaman baskı ve şantaj aracına dönüştürüldüğü de bir gerçektir. Basının bir baskı ve zihin yönlendirme aracı olarak bütünüyle siyasi, ekonomik amaçlar için kullanıldığını biliyor, görüyoruz. Bugün bütün dünyada basının kendisinden umulan yarar dışında adeta bir silah ve tehdit aracı gibi kullanılmasına esefle şahit olabiliyoruz. Yalan yanlış haberlerle gerçeği çarptırmak, doğru bilgiye ulaşmayı engellemek bakımından esasen bir insan hakkı gasbıdır. Hak ve hukuku en çok gözetmesi gereken gazeteciler, maalesef kimi yanlış ilişkiler ağı içinde böyle bir çelişki içinde olabilmektedir. Bunların toplum ve hukuk nezdinde gördükleri karşılık mesleğini hakkıyla yapan gazetecilerin saygınlığını azaltmaz. Başta terör faaliyetleri olmak üzere, her türlü suçla gazeteciliğin yan yana anıldığı durumdan en fazla gazeteciler rahatsız olmuştur, olmalıdır.
Gerçek gazetecilik, insan haklarının daha rahat ve geniş ortamda yaşanmasını sağlar, sağlamalıdır. Medya, insanlığın yararına olması için kişi hak ve özgürlüklerine, özel hayat kuralına, kamu yararına, toplumsal huzura, millî hassasiyetlere, genel ahlâk kurallarına riayet ederek yapıcı bir fonksiyon icra etmelidir. Olumsuzluk, şiddet özendirmemeli, haber ve bilgiler şahsi çıkarlar için manipüle edilmemeli, kaynağı ve dili ile doğru habercilik başta olmak üzere, meslek etiğine uyulmalıdır.
Basın, iş kolu itibarıyla her alan ve kademesinde stresli, sıkıntılı, yıpratıcı, riskli bir faaliyet alanıdır. Özellikle kitle hareketleri, terör olayları, felaket bölgelerinde veya savaş alanlarında haber kovalayan gazeteciler, çoğu kez olaylardan doğrudan ve olumsuz etkilenebilmekte, birçoğu yaralanmakta hatta hayatını kaybetmektedir. Bunlarla birlikte, siyasi, ideolojik amaçlarla yapılan saldırıların savunmasız hedefi olan meslektaşlarının haberlerini yapmak durumunda kalmaktadır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, yaptığımız faaliyetlerin kamuoyuna duyurulması noktasında katkılarını gördüğümüz basınımıza ve değerli çalışanlarına teşekkür ediyor; 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün, sosyal ve ekonomik hakların teslim edildiği bir gün olmasını temenni ediyoruz.
Basın emekçilerinin mesleklerini daha rahat ve verimli icra edebilmeleri için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı, yasaların uygulanmasında ihtimam gösterilmelidir. Çalışan gazetecilere, bir kez daha çalışma hayatlarında başarılar diliyor, görevini yaparken hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyoruz.”