38°C
23 November 2024
Köşe Yazıları

DERT DİNLENİRSE?

  • Mayıs 9, 2019
  • 4 min read
DERT DİNLENİRSE?

60 yaşlarında orta boylu emeğiyle çalışan Hüseyin Saklı, Rize-Çayeli Yamaç köyünde yaşamaktadır. Kendisi yıllardır Ahmet Mesut Yılmaz meydanında ayakkabı boyacılığı yapmaktadır. Yamaç köyünde çay mevsimi çayını toplar, geri kalan havanın açık günlerinde ayakkabı boyar. Yıllardır verdiği emeğiyle tarım bağ kurundan emekli olmuştur. Boş durmaz geçimini sağlar, gül gibi geçinir gider.

Meydanda ayakkabı sandığında oturan Hüseyin’in sandığına, ayakkabısını boyatmak için bir vatandaş oturur. Müşterisi İstanbul’dan gelmiş çevre köylerinden birindendir. Ayakkabı boyacısıyla samimi şekilde uzun bir süre konuşurlar. Ayakkabısını boyatan Hüseyin’in dertlerini dinler; “Hüseyin, babası Ahmet’in evine tüm hısım, akraba, eş, dostlarını çağırır. Hüseyin’in oğlu İdris’e düğün yapacaktır. Gelin kızımızı da Konya’dan alıp getireceklerdir. Hüseyin’e maddi destek veya borç para vermeleri gerekecek ki düğününü yapsın. Hüseyin’in kardeşi, teyze oğlu, akrabaları nasıl yardım edeceklerini düşünürler. Akrabaları Hüseyin’e beşer bin lira verecekler, daha sonra da Hüseyin bu parayı ödeme kararını alırlar.” Hüseyin’in kardeşi; “Ben beş bin lira veririm ama ilerleyen zamanda dolar ve ero çıkar benim paramın değeri düşer.” der. Teyze oğlu; “Ben sana beş bin lirayı vereceğim. Sen düğününü yap. Elin genişlediği zaman bana ödersin. Ödeyemezsen de canın sağ olsun param sana helal olsun. Yeter ki sen oğlunun düğününü elin günün içinde yap.” der.

Hüseyin; “Beyim benim şimdi gerçek kardeşim sence hangisidir?”.

Müşteri; “Kardeşinde yardım etmiş ama teyzenin oğlu hem sana kardeşlik hem de büyük bir fedakârlık etmiştir. Sende gönlündeki yerini ayrı tutarsın.

Ayakkabısının boyası bitmiş, müşterisi ayakkabıcı Hüseyin’e; “Borcumuz ne kadar?” diye sorar. Hüseyin . “Borcunuz yok. Güle, güle gidiniz.” der. Müşteri; “Nasıl borcum yok, sen ayakkabımı boyadın karşılığında emeğini alacaksın.”  Hüseyin elindeki ayakkabı fırçası ile sandığa hızlıca vurur. Ayağa kalkar adamın yakasından tutar. Hüseyin “Be adam sana öz ağabeyimi kardeşimi anlattım. İçimde ki sorunumu derdimi aktardım.” Müşteri ne yapacağını ne söyleyeceğini şaşırmıştır. Kavga etse mi sakince boyacının öfkesinin geçmesini mi beklese? Şaşırıp kalmıştır. Boyacı Hüseyin; “Sen uzun süredir benim derdimi dinledin, söyle bakalım dert dinlediğin için sana kaç para vereyim söyle? “ Müşteri; “Kardeş o kadar derdin çok muydu? Ben bu kadar derdinin olduğunu bilmiyordum? Bende buraya On yıl sonra geldim. Derdinin olduğunu bilsem daha önce gelirdim. Söz bundan sonra her sene gelip senin gibi güzel insanlarla dertleşeceğim.”

DİKKAT!  ESKİDEN KAR YAĞARDI, KÖYDE TOPRAK DAMLARDA SIRT SIRTA YAŞARDIK

Bu konuşmaların üzerine tartışma tatlıya bağlanır hatıra resimler çekilir. Dostluk ve samimiyet kurulur. Telefonla birbirlerini arar, geldiğinde iki dost saatlerce konuşurlar.

Not: Derdini dökemeyen, birbiriyle anlaşıp konuşamayan bir toplum olmaktansa, Sır saklayan dert dinleyen, yol gösteren olmalıyız? Bilmeliyiz ki derler paylaşıldıkça azalır. Sevinçler paylaşıldıkça çoğalır. Bir selam vermek, çevremizde ki insanlara gülümsemek, muhtaçlara iyilik elimizi uzatmak o kadarda zor olmasa gererek.

Süleyman Erkan

01-Mayıs-2019

Çayeli Rize.

(Bu anıyı Şükrü Taş anlattı)

About Author

Süleyman Erkan

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
tokat haberleri reseller
kingroyal meritking meritking giriş kingroyal giriş madridbet