ERMENEK’TE GENÇLERLE ŞİİR ÜZERİNE…
ERMENEK’TE GENÇLERLE ŞİİR ÜZERİNE…
Yazdıklarım; yaşadıklarım, gördüklerim, dokunduklarım ve hayallerimdi. On bir yaşında yatılı okul günlerimde kendi sessizliğimi paylaştığım dizelerle şiire başlıyorum.Kompozisyon adıyla yazdığım metinler sonraları beni denemeye götürüyor. Yazdıklarımla daima barışık ve mutlu oldum. Hiç iddialı olmadım. Ben deme ihtiyacı da duymadım. Sadece yazdım. Ulaşabildiğim süreli yayınlara gönderdim.
Tanımlamaya ihtiyaç duymadım. Ara vermeden sürekli yazdım.Şiiri çok sevdim. Biliyorum ki, insanı topyekûn teslim alan duygularla zirveye ulaştığı anların kelimelerle ifade edilişidir. Yanmaktır, kor oluştur. Yaz ortasında titreyip üşümek, kış mevsiminde lapa lapa kar taneleri altında terleyiştir. Kasların, hücrelerin sevdaya teslim oluşu, kalbin pompaladığı sevginin aşka doğru yolculuğudur.
Şiirlerim, kendi kendilerini tanımlasınlar, var etsinler, okunsun ve bestelenip şarkı olsunlar istedim.Şiirin nerede, nasıl, ne için, kime yazıldığı şairi tarafından bilinir. “Şiir şairin yüreğindeki sırdır.” Bu sırrı okuyucuları ve dinleyenleri ile paylaşır.
Edebiyatımızın derinliklerinde iki alanda yürümeye kara verdim. Önce şiir. Sonra deneme. Şiir, elbette edebi eserlerimiz içinde en çok yazılan, okunan ve dinlenendir.
Şair olmak zordur. Şiiri seven, yazan ve yaşayanlar başaracaklarını da bilmelidirler.
Hemen hemen her şairin kendine göre bir şiir anlayışı vardır. Bu nedenle herkesin kabul ettiği ortak bir tanımdan bahsetmek zordur.
Dokuzunca kitabım, “Har-ı Bülbül” (Şiir) yayınladıktan kısa bir süre sonra Vatan şairimiz adına her yıl düzenlenen 12. Orhan Şaik Gökyay Şiir Ödülü aldı. 12.12. 2012 günü ilk defa bir şair olarak konuşma yaptım. Artık bende şairim diyebildim. Zaman yanılmadığımı gösterdi.
On sekiz şiirim bestelendi. Bunlardan“Firuzan”, Kaç Bahar Geçti Güz Ekledi Üstüne”, Sevda Sevda YüreğimdeTürkiye”m” ve “Har-ı Bülbül” okunmaya başlanması, kitaplarımın daha çok okuyucu ile buluşmasını destekledi.
Har-ı Bülbül, Azerbaycan’da 2017 yılında “Türk Dünyasında Yılın Kitabı” seçildi. Bu günlerde yayınevimden 5. baskı hazırlığı yapıldığını öğreniyorum. Bütün bunlar benim için mutlulukların en güzelliklerindendir.
***
2019 yılı şubat ayı ortalarında Ankara’da faaliyet gösteren Avrasya Kütüphaneciler Derneği Başkanı Mustafa Çalışkan ile görüşüyoruz. Başkan, Ermenek doğumludur. Zaman zamangörüşür bilgi alışverişinde bulunuruz. Konulu, seviyeli kültür etkinlikleri yapan derneğin yayın kurulu üyesi olduğum Avrasya Bilgi adında bir süreli yayını var.
Sohbetimizde yeni bir projeyi benimle paylaşıyor. Birde teklifte bulunuyor. Ermenek ilçesinde öğrencilere yönelik “Ermenek Yaratıcı Yazarlık Atölyesi” programına şair olarak katılmamı ve şiir dersi yapmamı istiyor. Hiçbir değerlendirme yapmadan “olur”diyorum.
Gönül denen güzelliğin insan hayatında tanış ettiği dostlar vardır. Sayıları bir elin parmakları kadardır. Soruları askıya alırsınız. Neresidir. Kaç saatte, nasıl, ne ile gidilir gibi sorularınızı ve cevaplarını kendinizde saklarsınız. Gülümser sadece “Eyvallah” dersiniz.
23-24 Mart 2019 tarihlerinde Karaman ili, Ermenek ilçesinde Mustafa ve Ayşe Karpuzcu İlçe Halk Kütüphanesi’nde “Ermenek Yaratıcı ve Yazarlık Atölyesi Ders Planı 2019” yapıyor, hazırlığımızı tamamlayarak 22 Mart 2019 Cuma günü sabah 06.00 da Ankara’dan yola çıkıyorum. Öğleden sonra kütüphane memuru Murat İşlek tarafından karşılanıyor, otele geçiyorum. Kısa bir süre hazırlıklarımı yapıyor ve Murat Bey’le şehrin caddelerindeyiz. Önce kütüphane. Diğer görevlilerle tanışıyorum. Ortaokul ve lisede yirmi yedi öğrencinin akademiysen bir hoca tarafından “Yazarlık” eğitimi aldığını öğreniyorum. Programı ilçede Murat İşlek Bey yürütüyor. Dakikalar önce tanıdığım bu dost öylesine doğal, candan ve hizmet aşkıyla çalışıyor ki adeta yaşıyor. Öğrencileri; öğretmenleri kadar, hatta daha fazla tanıyor ve kapasitelerini biliyor, aileleri ile sürekli bilgi alışverişi yapıyor. Mesai arkadaşlarından da tam destek alıyor.
Mini bir şehir turu atıyor, Göksu Irmağı üzerinde Turkuaz baraj gölü kıyısındaki soframıza eşleri Azize Hanımefendi de katılıyor. İlçe hakkında geniş bilgi, doğal güzellikleri, evlilikleri, kütüphanede yaptıkları çalışmalar, öğrencilerle yapacağımız şiir üzerine genel bilgilerle donanımlı uzun uzun sohbet ediyoruz. Ermenek’te güzel bir gün ve akşam…
Akşam uyarılara rağmen Ay güzelliğini ve geceye gülümseyişini kaçırsam da sabah güneşin doğuşunu kaçırmıyorum. Küçük ve şirin ilçe kendini dağın güney yamacında ne güzel süslüyor. Vadideki Göksu Irmağı üzerindeki Turkuaz Barajı hayata dair bütünlüğü tamamlıyor. Bahara akıyor her şey. Yeniden diriliyor. Yeşilin ve mavinin tüm tonlarını bin bir çeşit görüntü ve koku işbirliğinde sunmaya hazırlanıyor.
Kahvaltı sonrası kütüphanede bizi bekleyen şiir sevdalılarına ulaşmak üzere acele ediyorum. Sabahın erken saatlerinde akranlarının mışıl mışıl uykuda olduğu saatte yirmi yedi şiir dostu atölye çalışması için yollarda. Günün bütün saniyelerini değerlendirmek gerek.
Önce tanışıyoruz. Hepsi de çok istekli ve seviyelerine uygun bilgilerle donanımlı. Şiir okuyarak örneklerle başlıyoruz. Şiirin kendi sessizliğinde tanımlardan başlıyor, kelimelerle sörf yaparak yolculuğa çıkıyoruz.
İki gün içinde yapacağımız ders hakkından bilgilerle temel tanımlara ulaşıyoruz. Herkes tarafından kabul edilen bir şiir tanımı yoktur. Kafiye sanattır olmalıdır ya da gerek yok diyenler. Yürek sözleri sadece yazana aittir. Özdür, közdür, kordur. Yüzlerce sayfa ile anlatılan bir romanın ana fikrini bir dörtlükle ifade ediştir. Bir mısra ile anlatılanlar üzerine onlarca sayfa hikâyede ancak anlatılabilen bir derinliktir.
Muhtevaya, biçim özelliklerine ulaşıp örnek şiirler dakikaların bitişini hızlandırıyor. Zamanla yarışıyoruz.
Şiirde ahenk unsurları; ölçü, kafiye, redif, aliterasyon, asonos. Şiirde, bir ünsüz veya ünlü harfin dikkat çekecek kadar çok kullanılması. Bütün mısraların aynı harfle başlar.
Konularına göre şiirler, İslamiyet’ten önceki dönem, İslamiyet’in etkisindeki dönem, Batı etkisindeki dönem, Cumhuriyet edebiyatı ile ilgili seviyelerine uygun bilgi ve şiir örnekleri ile 1. Günümüzü tamamlıyoruz.
Ders bitiminde kütüphanede görevli arkadaşlar ve öğrencilerden bir sürpriz beni inanılmaz mutlu ediyor.Artık, Ermenek İlçesinde bir ceviz ağacımız var… Kütüphane görevlileri ve öğrencilerle birlikte benim adıma bir ceviz fidanı dikiyoruz.Çok duygulandım ve mutlu oldum. Başta Murat İşlek beye, Eşi Azize İşlek, kütüphane görevlileriveöğrencilerimize teşekkürler.
İkinci sürpriz Zeyve Pazarı’nda piknik programı ile yaşıyorum. Su kaynaklarının doğa ile nasıl buluştuğunu izliyoruz. Çağlayan suların verdiği ses ve görüntü güzelliği eşliğinde akşama gülümsüyor, günün tüm yorgunluğunu üzerimizden atıyoruz.
İkinci gün sabah derse giriş dakikalarında öğrenciler, akşam evde yaşadıklarını paylaşıyorlar. Her evdeşiir sohbeti yapıldığı ve şiir okunduğunu öğreniyorum. Anne ve babalar ilk, orta ve lise yıllarında bayramlarda okudukları şiirleri yeni bir heyecanla evde okuduklarını duyuyorum. Bir annenin siyah elbise üzerine beyaz yaka kıyafetle eşi ve çocuklarına bayram heyecanıyla “Dur Yolcu” şiirini okuyor. Öğrenciler mutlu. Gözleri gülüyordu. Çok mutluydular. Hemen her öğrenci bir şiir getirmişti. Ailelerin gönüllü katkıları çok anlamlıydı. Birkaç öğrenci öğretmenlerini de aradıklarını söyledi.
Son derste atölye çalışması yapıyoruz. Şiirler,yazarları tarafından sesli okunuyor. Öğrencilerden yorumlar alıyorum. Mükemmel değerlendirmeler. Ve yaşlarına göre
başarılı şiirler geliyor. Kısa süre içinde yapılan çalışmaların olumlu dönüşünü göreceğiz. Geleceğin yazarlarına, şairlerine temelde katkı sağlamanın mutluluğunu yaşayacağız.
Birkaç kısa örnek;
“Bir bakmışsın gökyüzüne,
Kuşlar havada uçuyor.
Pırıl pırıl bir sabahta,
Herkese merhaba diyor.” (İrem Bolaç )
“Gökyüzünün karanlığında
Gözden akmasın yaşlar
Su bulutları altında
Sevgim dünya kadar” (Merve Demir)
Gurbette kalmaktan usandım
Derdimden karalar bağladım
Uzandım sessizce ağladım
Buna yürek nasıl dayanır(Ayşegül Değerli)
“Geldi yine bahar
Getirdi güneşi
Açıldı çiçekler
Getirdi sevgiyi.” ( Damla Burcu)
Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Bir şeyi biliyorum. Ermenek’te alt yapı hazırdır. Anadolu’nun her tarafında halkın gelenekleri, yaşayış düzenleri, duyuşları, giyim kuşam, hikâyeler, masallar, ağıtlar, oyun ve eğlenceler, düğünler, nişanlar, evlenme töreleri bildik ve bizim kültürümüz.
Halk edebiyatı. Derinliğinde kısa bir yolculuğa çıktığımızda Destanlar, öyküler, fıkralar, atasözleri, maniler, ninniler ve ilçe doğumlu şairler. 1869 doğumlu Ermenekli Hasan Rüştü’ye ulaşıyor ve yazımızda kullanıyoruz. Yaşayan şairler ve yazarların hoşgörüsüyle.
“Yıkmaya pek çok çalıştı rüzgâr
İtti Mevlana himayet yıkmadı
İftihar etsin vücudunla vatan
Ermenek’ten sen gibi gül çıkmadı.”
https://ermenekinsesi.com/ermenek/ermenekli-sair-hasan-rustu/
Duyguların gönülle olan bağlantısını bilirim. Beynin kalbe olan bağlılığını, dilde söz olup, ses verip yankılanan haykırışı da bilirim.
Tarihin derinliğinde kaç uygarlığa ev sahibi olan doğa harikası bu belde de yapılan kültür etkinlikleri kısa sürede ürünlerini verecektir.
Çalışmalarımız büyüyecek ve gelişecek, mısra mısra, beyit beyit şiirleşip Ermenek olacaktır.
“Yukarı baktım mıyer yer tepeler
Burguyla dağları delesim gelir
Aşağı baktım mı bahçeler bağlar
Kuş olup dallara konasım gelir.”(Aksungur Halit, Taşeli halk Kültürü, 1)
Şiir olmak, şiirle yaşamak ne güzel…
Başarılar çocuklar. (Devam edecek.)