SİNEKTEN YAĞ ÇIKARMAK

SİNEKTEN YAĞ ÇIKARMAK

Eskiden en küçük para birimimiz PARA idi. Yirmi paraya mecidiye, kırk paraya kuruş, yüz kuruşa şimdi olduğu gibi lira denirdi. Parayla tanıştığım yıllarda mecidiye unutulmuş yalnız kuruş ve lira tedavüldeydi. Kuruşa kırk para, liraya yüz kuruş deniyordu.

Piyasada sarı sarı bir ve iki buçuk kuruşlar dolanıyordu. Para ölçüsüyle, bir kuruşa kırk, iki buçuk kuruşa yüz para derlerdi.

Yüz parayı kırka bölersek iki kırklık, yarım yirmilik para elde ederdik ki bu da iki buçuk kuruşa denk gelirdi. Yani; (40+40+20=100 gibi) , yani günümüzde yirmi beş kuruşa halen iki yüz elli bin lira diyenler gibi, o günlerde, iki buçuk kuruşa da yüz para diyenler vardı.

Delikli para dönemine yetiştim. İki buçuk kuruşa bir cep kuru üzüm alıyorduk, köy bakkalından.

Bir ve iki buçuk kuruşların delindiği günlerde yanılmıyorsam başbakan, Hasan Saka imiş. Hasan Saka, Karadenizli imiş. Paranın delinmesine yani piyasaya delikli para sürülmesine sinirlenen hemşerileri, başbakana telgraf çekmişler.

-Paramıza bile sahip çıkamadın, deldirdin. Seni orada görmek istemiyoruz. ÇEKİL artık. Yanıtlamış başbakan:

-Çekildim, yetmiş kilo geldim.

Delikli paralar da şimdiki madeni paralarımız değerindeydi. Şimdi tedavülde olsa iki buçuk kuruşa belki bir poşet alınabilirdi. Eskiden değersizleri anlatmak için “Gavur parasıyla beş para etmez” gibi bir tabirimiz vardı. Aynı tabir delikli para zamanında, “Delikli parayla beş para etmeze” dönüşmüştü.

Paralı poşet dönemine girdik. Halkımızın büyük çoğunluğu bu uygulamadan memnun değil. Acaba diyorum.

1-Bu kararı alan yetkilinin hemşerileri de Hasan Saka’nın hemşerileri gibi tel çekebilirler mi, yetkiliye?

2-Parasız poşetler, toprağa zarar veriyordu da paralılar, toprağa zarar yerine fayda mı sağlayacak?

Ayrıca poşet parasına bir de % 18 KDV uygulanacakmış. Şahsen poşetin parası değil de KDV si zoruma gidiyor.

“Sinekten yağ çıkarmak” gibi geliyor bana…