BAŞLADIĞINI BİTİREN OĞLUM
Sevgili oğlum,
İnsanlarımızda bir inanç vardır. Bir insan nasıl başlarsa hayatı öyle devam edecek diye.
Ben senin yaşında iken annem sık sık “ İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de o olur” diyerek insanın değişmeyeceğini ima ederdi. Ama evlilik çağına gelen akrabalarımızın evlenmesine de ön ayak olmaya her zaman devam ederdi. Çünkü evlenecek insanın sorumluluk sahibi olacağını ve ailevi sorumluluklarını üstlenince akıllanacağını ve uslanacağını sanırlardı. Halbuki çok zaman yanıldılar bu konuda. Değime kapalı olan insan zenginliğe de erse, evlense de , başka nimetlere de sahip olsa değişime inanmadığı zaman değişememekte ve hayatı bu çerçevede devam etmekte.
Canım oğlum,
Hayatta felsefem “ Başladığını ne pahasına olursa olsun yarım bırakma, tamamla” dır. Ben ortaokula giderken şiddetli bir hastalık geçirmiştim ve aylarca okuldan uzak kalmama rağmen iyileşince okuluma devam etmiş ve tamamlamıştım.
Lisede de iki sene kalmama rağmen sonradan azmederek o okulu da tamamladım. Kimse Üniversite tamamlayacağıma inanmazken ben inanarak ve severek Üniversite tamamlamış, “ Okuyamaz, yapamaz “ diyenlere inat başarıyı yakalamıştım.
Canım oğlum,
Hayatta başladığın bir işe inanmaktaysan mutlaka tamamla. Yarım bırakılan iş tamamlanmamış demektir.
Sevgili oğlum,
İnsanlar, “saygı” dediğimiz zaman körü körüne itaat etmeyi anlamaktalar. Mesele “büyük” dediğimiz yaşlı insanlar, her şeyin en güzelini bildiklerine inanarak bizim inanmadığımız , bizim benimsemediklerimiz hayat tarzını bizlere dayatmaya kalkarlar. Bizler onlara karşı çıktığımız zaman hemen “ TERBİYESİZ” derler… Halbuki hayata birde bizim açımızdan baksalar o zaman anlayacaklar ki her insanın fikir ve yaşam tarzı farklıdır ve saygılı olmak lazım. Ama hayatı hep kendi bakış açılarından görenler, sadece bakar kör olmaktalar.
Canım oğlum,
Eğitim , eğer gerçek eğitimin önemini anlayarak alınırsa eğitim insanı değiştirir. Eğitimli insan gerçek manada okuduklarını anlamış ve gerçek manada da hayatına uygulamışsa başkalarına baskı yapmak , onlara fikirlerini dayatmak , onların her işine karışmak kolaycılığına kaçmayarak “ Ben onu anlayım ki , o da beni anlasın “ diyerek önce anlamayı seçer, sonrasında da anlaşılmaya bakar.
Canım oğlum,
Şuna inanmaktayım ki, hayatta anne ve babanın çocuğuna verebileceği en güzel hediye “ güzel ve yerinde eğitim” olmalıdır. Yani eğitim hem anne ve babanın öğretmenliğinde, hem okulda , hem akrabalarda hem komşularda , hem arkadaşlarda hem de insanın kendisini eğitmek olarak algılanırsa o zaman hayat ona gerçek manada “zor hayat” değil de “ sevilerek , bilinçli ve farkındalıkla, mutlu olarak yaşanılan hayat” olarak geri döner.
Canım oğlum,
Eğitimin bir insanı nasıl değiştireceğini, eğitime gerçek manada önem veren insanlara baktığımı zaman , öğretmen veya imamlığı veyahut da başka eğitimle alakalı görevi sadece yapılması gereken bir görev değil de yaşanması, sevilmesi, hayatının adanması gereken bir görev olarak algılarsa eğitimden sadece eğitimi alan değil eğitimi veren insan da büyük keyif ve zevk alır. O zaman yapılan eğitim işkence değil, adeta bir eğlence ve güzellik olur.
Canım oğlum,
Eğitim seviyemizin az olduğu zaman bana “ Sen yarın çok değişecek ve gelişeceksin” diyenlere pek inanmazdım doğrusu. Ama tüm dünyayı kasabamız zannettiğim zamandan çıkıp ta daha büyük şehirlerde , daha gelişmiş hocalardan , daha güzel bir dünyada yaşadığım ve eğitimin önemine inanarak eğitimimi ve bilgimi artırdığım zaman nasıl geliştiğimi hayretle bende görmüştüm. Bu değişimi anlamayanlar bana o zaman “havalı” demişlerdi. Onlara göre gelişen insan havalı olurdu ve insanlar gelişmezse alçak gönüllü olurdu. Sadece “ Okumuş” desinler diye eğitim almak ve insanlara tepeden bakmak ile insan meslek sahibi olur ama gelişemez. İnsanlar mesleği gereği sana saygı duysalar bile mesleğin elden gidince sana saygı duymayı bırakırlar. Eğitim önce seni sonra da çevreni geliştirmek için olursa o zaman insanlar sana gerçek manada değer verirler.
Canım oğlum,
“İki günü birbirine denk olan ziyandadır” diyen büyük insan gerçekten de güzel söylemiş. Ama bakıyoruz ki günümüzde hayatımızda ilişki içinde olduğumuz insanlar bunu “ iki günü de maddi açıdan denk olan ziyandadır” olarak algılayarak her gün bir evimiz , bir arabamız ve bir havamız olsun derdi ile çalışmaktalar. Çok az insan da bunu gerçek manada kavrayarak ilimleri ve irfanları ile insanları geliştirmek ve aydınlatmak için çaba harcamaktalar. Sende kendinle beraber içinde yaşadığın topluma ışık saçan insan olmaya devam edersin.
Canım oğlum,
Sen kaliteli eğitim almaya bak. Sana faydalı şeyler anlatan arkadaşlarınla olurken, sana zararlı şeyler aşılamaya çalışanlardan uzak durarak , sana faydalı şeyler aşılayan arkadaşın olarak kitapları gör. “ Kitap en iyi arkadaştır” felsefesini yaşamış bir babanın , aynı felsefeyi yaşayan bir evladı olarak kendinle gurur duy.
Canım oğlum,
Sen başladığın her işi ne pahasına olursa olsun, ilmini artırarak bitirmeye bakarken, çevrende gerçek manada sevdiğin insanların da öyle felsefe edinmeleri için çaba harca. Ama bunu sakın baskı yaparak , onlara kaba davranışlarla öğretme. Öğrenmek istemeyene zorla bir şey öğretmek sadece bize düşmanlıklar kazandırır. Mesela ben benim fikirlerime saygılı olmayan ve bana düşüncelerini dayatan insanlardan uzak kalmaya bakarım. Çünkü ben ayrı bir bireyim onlarda ayrı birey, onlar gibi düşünmek zorunda da değiliz.
Canım oğlum,
Bana zaman zaman bizi anlamayan insanlar “ Sen kendini alim, başkalarını cahil görüyorsun” demekteler. Doğru bildiğimizi söylemek “ alimlik taslamak” değildir. Ben düşüncelerimi burada sana anlatırım. Sen isterse dinlersin, isterse yaşarsın, ister mektubu okursun, isterse okumazsın. Beğenirsin veya beğenmezsin. Benim görevim anlatmak ve yazmaktır. Uygulamak yaşamak sana kalmış. Faydalanmak okuyana kalmış bir şey.
Canım oğlum,
Bazen bize kızanlar” Sen koskoca okulu boşa okumuşsun” derler. Yani bizleri istedikleri yaptırmak için okumamızı baskı aracı olarak kullanmak isterler. Burada bizi suçlayayım derken, kendi okuyamamış olmanın ezikliklerini de gün yüzüne çıkarırlar ama farkına varamazlar. Okumuş olmak demek herkesin istediğini yapacağımız anlamına gelmez. Bunu bilmek lazım.
Canım oğlum,
Hayatta yaşadığımız zorlukların derecesi, zamanında anne ve babamızın, bizleri hayatın zorluklarından koruyacağız derken bizleri hayattan koparmaktan, hayatın zorluklarını yaşamaktan bizleri uzak tutmalarının yanlışlıklarından gelmektedir. Halbuki anne ve babalar çocuklarını ne kadar erken yaşta hayatın zorlukları ile yüz yüze getirirlerse çocuklarına o oranda faydalı olmuşlar demektir. Bu yüzden bende hayatı sana anlatmak istemekteyim.
Muhabbetle kucaklamaktayım seni..