KİLİS HATIRALARI 6 Müftü vekilliği…
(Dünden devam)
Önce Müftü Vekilliği, sonra Müdür Yardımcılığı, Kilis Müftüsü Mazhar Bilgin hocam görevli olarak hacca gidecekmiş. Beni evimde ziyaret etti. Hocam sizi 45 günlüğüne Müftü vekili bırakmak istiyorum dedi. Ne dediysem ikna edemedim. Ben daha yeniyim, stajyer öğretmenim vb… desem de Müftü bey, seninle ilgili bilgileri sağlam kaynaktan aldık. Ben gelinceye kadar bu ilçenin (o zaman il olmamıştı) Müftü vekili olacaksınız, dedi, biz de kabullendik.
Programımı değiştirdiler, derslerimi her gün öğleye kadar yaptılar. Öğleden sonda doğru müftülüğe gidiyorum. Bir soru kuyruğu oluştu, her şeyi soruyorlar, bildiğimi söylüyor, bilmediğimi not alıyordum. Not aldığım gece çalışıp buluyor, ertesi gün anlatıyordum. Uykuya hasret kalmıştım. Evime lise uzaktı. Müftülük de uzaklıkta aynı mesafede idi. Araç da yoktu. Allah için koşarak yürüdük. Birçok faydasının yanında hiç kilo almadan sağlıklı yaşadık.
Vekillik sadece fetva işi değildi, haftada en az 2-3 konuşma, vaaz oluyordu. Meslekçi arkadaşlarımı davet ediyorum, hiç değilse haftada bir konuşmayı siz yapın diye, cevap ‘hocam siz bu işi iyi götürüyorsunuz.’
Elhamdülillah dolu dolu bir 45 gün geçirdik. Kilisli Müslüman kardeşlerimizle kaynaştık, bilgi aktardık, İmam Gazali’nin dediği gibi “ebed, müddet” olduk.
İlçe müftümüz hacdan geldi. Görevini üstlendi. Bu sefer yeni bir ‘irşad programı’ olarak her akşam köy konuşması… Müftü bey kendisi araba sürüyor, dört meslek öğretmenini de alıyor, her birimizi bir köye bırakıyor, kendisi de en son köye gidiyor, konuşmalar bitince tekrar bizleri alarak şehre geliyoruz. Ramazanda ağırlıklı olan bu çalışmalar meyvenin en olgununu Kilisimiz için hazırlamıştır. Aklımda kalan bir iki köy: “Fil Habeş (Yavuzlu), Tibil (Öncü Pınar) köyleri…
Cumartesi – Pazar günleri arkadaşlarımız voleybol, futbol turnuvaları düzenler, etkinlik yaparlardı. Bizim etkinliğimiz ya köylerdi ya da öğrencilerimizle evimizde içtiğimiz sıcak çay sohbetleriydi.
Yıl 1982. Yeni bir dünyamız oldu. Komşularımız bize çok yardım ettiler, özellikle İsmet Özçelik ağabeyimin ailesi, Çakmak abimin ailesi… (Bu ünvanı idi, asıl adı Hüseyin’di ama Çakmak daha yaygın kullanılırdı.) Hepsinden Allah razı olsun. Ev sahibimiz Meryem Teyze tam bir annelik yaptılar, bize acemi eğitimi verdiler. İlk kızımız Kilis doğumlu idi. Yaklaşık 1,5 yaşında olunca, annesi Kuran Kursu öğretmenliğine fahri olarak başlatıldı. O sene müftülük kız öğrenci kaydı yapmışlar, resmi öğretmen de gelmeyince Müftü bey bizden istirham etti. Çocuk çok küçük, her gün liseye de gidiyorum ama konu Kuran öğretmek olunca ailece kabul ettik. Kızımı her sabah kucaklayıp lisenin yarı yolundaki Kuran Kursu’na annesiyle bırakıyorum, akşam mesai bitiminde yeniden kucakta eve dönüyoruz. O zamanlar taksi vs. yok, tabanvay var. Kırda kışta… İyi ki de öyle yapmışız. Bir sene sonra asıl öğretmen gelince vekil görevini yapmanın huzuru içinde evine geldi. Evimizde de bazı arkadaşlarımızın eşlerine Kuran öğretti, ilmihal bilgileri verdi.