TATİL ANILARI…
Halk plajlarına çok yakın bir yerde aile dostumuzun evindeyiz. Çok rahat, huzurlu ve mutluyuz. Uzun bir aradan sonra ikinci ziyaretimiz. Evimizde gibiyiz. Deniz, güneş, kum ve gülümseyen yüzler. Beynime format atıyorum. Köydeki uzun ve güzel günlerden sonra Akdeniz’in mavi sularında sabah akşam yüzmenin tadını çıkarıyorum.
Ağustos ayının son günlerini Eylül’e bağlıyoruz. “ Ne zaman dönelim.” Kelimesine hatundan cevap alamıyorum. Belli ki uzamasını istiyor. Her sabah yaptığımız mini yürüyüş ardından saat on bire kadar denizdeyiz. Kahvaltımız öğle dua vaktine kadar sürüyor. Ev sahibimiz Ahmet Bey ve Solmaz Hanım son derece memnun ve mutlular. Evin tek kızı Hülya Hanım eşimin çok yakın arkadaşı ve dostlarından… Bizi rahat ettirmek, mutlu görmek için olağan üstü gayretin telaşı içinde. Biraz doğal olsa, günün akışını kendi seyrine bırakabilse, hatta Solmaz hanımı hep dinleniyor olarak görsek daha rahat ve mutlu olacağız.
Bu yazıların derinliğinde kültürümüze ait var olanların yaşıyor olduğunun belirtilerini anlatıyorum. Misafir kabul etmek, seviyor olmak. Dost ailelerin karşılıklı sorumluluklarını yerine getiriyor olmaları. Aile içi saygı ve sevginin canlı görüntüleri halen varoluşumuzun örnekleri. Kültürümüzün ana damarlarını ve derinliğini yeni nesillere aktarmak sorumluluklarımızdandır.
Öğle sonrası deniz faslımız yatsı vaktine kadar sürüyor. İki akşamdır çatıda oturuyoruz. Haydi paylaşayım. Izgara ve semaver ziyafetimizle sürdürdüğümüz akşam sohbetimizi güncel olaylarla da süslüyoruz.
Ahmet Bey otuz beş yıl önce emekli olmuş, ülkemizin birçok bölgesinde görev yapmış jandarma uzman çavuş. Dördüncü katta oturuyor. Asansör yok. Çok önemli bir ihtiyaç olmadan evden çıkmıyor. Hayat arkadaşı Solmaz Hanım ve Televizyon’la günlerini geçiriyor. Kulaklarından rahatsız olduğu için televizyonu ses tonu yüksek dinliyor. Akşamları eve döndüğümde yaptığımız kısa sohbetimiz de ülke ve dünya gündemini aktarıyor.
Bilindiği üzere; 30 Ağustos Zafer Bayramımız bu yıl Cuma gününe denk geldi. Her 30 Ağustos Bayramımızda şahsi ve ilgili iletişim ağlarımızda mesaj yazıyor veya internet tarayıp bizim için uygun olan birini seçip takipçilerimizle duygularımızı, mutluluğumuzu ve gurur duyduğumuz güzellikleri paylaşıyoruz. Ben kendim “ 30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu olsun” diye yazıyorum.
Cuma namazında okunan hutbede T.C. Devletini kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile ilgili bir cümle yoktu. Bende üzülenler arasındayım.
Tarihin derinliklerinde yol yürüdüğümüzde çok önemli ayrıtılar önümüze çıkıyor. Devletlerin ve milletlerin tarihinde milli günlerin önemi tartışmasızdır. Milli günleri olmayanlar, dini günleri nasıl yaşayacak ve hatırlayacaklardır. Milli ve yerli olduğu için gülümseyen insanımızı üzmenin, kırmanın izahında zorlanıyorum. Umarım daha dikkatli ve geniş ufuklu düşünülür.
30 Ağustos zafer bayramı nedeniyle bana ulaşan mesajlardan birkaç örnek yazıyorum.
“ Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz M. Kemal Atatürk.” “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, / Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır Mithat Cemal Kuntay.” Zafer, “Zafer benimdir” diyebilenindir. Başarı ise “başaracağım ”diye başlayarak sonunda “başardım” diyebilenindir. M. Kemal Atatürk.” “Güzel bir tesadüf… Milli ve Dini Bayramlarımız bir arada. İkisi de Milletimize kutlu olsun.” Ö.Aydın.”
Akdeniz’de deniz olup, tatilin bütün niyetine evet diyen, ılık su, sıcak güneş, rahatlatan kumuyla bütünleşiyor, tatil bitmesin istiyorsunuz.
Hissiyatın ve hayallerin gerçek olacağını bilmeden, en güzel kelimelerle yaşadıklarınızı anlatmaya çalışıyorsunuz.
Mevlana’nın “Aşk sandığın kadar değil, yandığın kadardır” ifadesinin manevi derinliğine teslim oluş. “Yaşanmadan çözülmeyen sır“ diyen Cemal Safi’yi sahilin onca kalabalığında hatırlayış.“Aklın iflas ettiği anlardayım, Vurgun yemiş günün saflarındayım,” mısralarımla Firuzan şiirimizin şarkısını tek kişilik söyleyiş.
Görüldüğü gibi bir kaba ya da kalıba sığmayan duyguların büyüklüğü Akdeniz tatil akşamları ve gündüzünde ses veriyor. Bir ok gibi kalpten fışkırıyor, dur diyemiyor, git diyemiyor, gözleriniz masmavi gökyüzü ve tertemiz sulara teslim ediyorsunuz.
Dinleniyor olmak güzel…
“Temizlik imandan gelir.” Sözü her zaman her yerde önemlidir.
Yolculuk öncesi balkon sefamız ve çay keyfimiz…
Ülkemi çok seviyorum…
Osman Baş