38°C
23 November 2024
Köşe Yazıları

TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SORUNU!

  • Kasım 28, 2019
  • 8 min read
TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SORUNU!

Bir araştırma şirketinin yaptığı ankette, deneklere, “Türkiye’nin en önemli üç sorunu nedir?” diye sorulmuş. Ankete verilen cevaplarda ilk on görüş aşağıdaki gibi olmuş.

Terör %56

İşsizlik %39

Eğitim %25

Gelir dağılımındaki eşitsizlik %23

Enflasyon/Hayat Pahalılığı %20

Rüşvet ve Yolsuzluk %15

Demokrasi/Fikir Özgürlüğü %15

Laikliğin Korunması %13

Toplumsal Ahlak %9

Başörtüsü/Türban %8

Denekler ve anket şirketi değiştirildiğinde çıkacak sonucun aşağı yukarı aynı olacağını söylemek mümkündür.

Burada Almanya’da yaşayan bir vatandaşımızın yurda dönüp yaklaşık bir yıl kaldıktan sonra edindiği izlenimlerle ilgili söylediklerini de belirtelim.

“Bu memleketin sorunu hükümet falan değil, bu memleketin sorunu insanımız! Bizim insanımız sorun! Bizim insanımız sıkıntı! Herkes sadece ve sadece kendi çıkarının derdinde. Kul hakkı diye bir şey yok bu memlekette. Herkes herkesin sırtından en kolay şekilde çıkar elde etme derdinde. Dostluklar dahi çıkar üzerine kurulmuş. Ele geçirilen fırsatlar şuursuzca değerlendirilmekte. Ne vefa var ne vicdan. İnsanlar yüzleri kızarmadan yalan konuşuyorlar. Yalanların üstünü örtbas ediyorlar. Varlıklı olan doymuyor, yokluk çeken ise kendi başarısızlığını hükümete yüklüyor! Kimse kendine karşı dürüst değil! Kendine karşı dürüst olmayan insan başkasına karşı nasıl dürüst olabilir ki… Türkiye’de yaşayan insanlarımızın birçoğu Almanlardan “GÂVUR” diye bahsederler. Çok tiksindiğim ve asla kullanmadığım bir kelime. Gâvur Allah’ı olmayana denir, başka dîn’den olana bu şekil hitap edilmez! Evet, Alman’ın biz Türklerden öğreneceği birçok şey vardır mutlaka. Merhamet gibi, samimiyet gibi. Ama bizim insanımızın elin Alman’ından öğrenmesi gereken çok daha fazla şey var! Bundan emin olabilirsiniz!

Gavur dedikleri asla kişiye göre fiyat belirlemez, kimseye saygısızlık etmez, kimsenin hakkını gasp etmez. Kendisine verilen görevi en iyi şekilde yerine getirir, kimsenin hakkına girmez, fırsatçılık etmez. Bu memlekete en iyi hastaneler, en iyi şirketler de kurulsa bizim insanımız insan olmadıktan sonra bu memleket hiçbir yere varamaz. Birinci kalite hastane yapılır, doktor vaktinde odasında olmaz, temizlikçi temizliği düzgün yapmaz, hemşirelerin elinden telefon düşmez, hastalar desen herkes herkesin sırasını kapma derdinde. Kimsenin kurallara uyduğu yok. Cezalar caydırıcı değil diye sitem ederler, suçluya ceza verildiğinde hükümete küfür ederler kii. Katil müebbet yer, katilin ailesi hükümete söver, katil serbest kalır, bu sefer öldürülenin ailesi hükümete söver. Hakimler, savcılar kime göre adil belli değil, herkesin adalet anlayışı bir garip bu memlekette. Bizim insanımız insan olmayı başaramadığı sürece yeryüzünün en iyi yöneticisi de geçse bu devletin başına, biz arpa tanesi kadar yol alamayız. Önce zihniyet değişmeli!!!” (Tevfik Yaşar Tekeli paylaşımı. 27/11/2019 facebook paylaşımı, Şebnem Y.)

DİKKAT!  OKUMANIN YAŞI YOKTUR

Yazılı basın, görsel basın ve sosyal medya izleyicileri sabahtan akşama kadar yukarıdaki sıkıntıları izlemekten kurtulamazlar. Haberlerin arasından olumlu bir şey bulmanın, Diyojen’in el feneri ile sokakta adam aramasından farkı yok. Siyasiler de birbirini yukarıdaki dertlerle dövmeye kalkıyorlar, bunlar siyasilerin ekmek teknesi oluyor neredeyse! Teşhisi doğru koyun ve bir çözüm üretin diyorsun, ama heyhat. Onlar da aynı tarlanın ürünü. Sorunlu yetişenler sorunu çözemez ki!

İster ankete verilen cevaplar olsun ister gurbetçinin kıyası olsun sorunların nedeni; tabiat olayları, Allah’ın musibeti, dış düşmanların başımıza saldığı musibetler değildir. İkisi de kendi kendimize ürettiğimiz sorunlardır. Yani insanın sorun haline gelmesi sonucu sünnetullahın meydana getirdiği sorunlardır bunlar. Fizikte olduğu gibi, bir cismin yukarıdan bırakıldığında cismin alacağı yolun ideal koşullarda her yerde h=1/2gt2 formülüne uyacağı gibi. Ya da “ne ekersen onu biçersin” atasözünde olduğu gibi. Eğer ekonomik sıkıntı olsaydı şu haber duyulur muydu? “Apple iPhone 11 model telefonun 7999 TL yerine 5999 TL fiyat üzerinden satılacağını açıklayan Migros marketlerinde vatandaşlar izdiham yarattı.” Bir telefona 6000 TL verildiği bir ülkede ekonomik sıkıntıdan bahsedilmez, ekonominin adil dağıtılmadığı, emeğe adil karşılık verilmediği, yerli mal bilincinin olmadığı bir ortamdan söz edilir.

Bütün bunlar gösteriyor ki Türkiye’nin asıl sorunu ekonomik ve siyasal sıkıntılar olmayıp bir ahlak sorunudur. Türkiye’nin asıl sıkıntısı ahlak erozyonudur, ahlaksızlığın kol gezmesidir. Zira ahlaklı toplumlar ekonomik sorunlarını da çözer, siyasi sorunlarını da çözer. Alışverişte ahlak ve vicdan nasıl ki aranan birer kriter ise, toplumsal ilişkilerde, siyasette ve çalışma ortamında da ahlak ve vicdan aranan en önemli kriterlerdir. Ahlak ve vicdanı tam olan, kendi kendisini otokontrol edebilen insanların başına ahlak polisi dikmeye, onların her türlü hırsızlığını önlemek için toplum polisi dikmeye gerek kalmaz. Ama bizim toplumda son dönemlerde en çok istihdam edilen iş gücü emniyette olmuştur. İnsanın bekçiliğini vicdandan alıp polise havale ettiğiniz anda her türlü sorunun kapısını açmışsınız, toplumu çürütmüşsünüz demektir.

DİKKAT!  YARIYIL TATİLİ BAŞLARKEN…

Teşhis yanlış konulursa tedavisi de yanlış ilerler. Bunun sonucu da ya erken ölüm ya da sakat kalmaktır. Evet, biz teşhisi yanlış koyuyoruz ya da yanlış teşhis işimize geliyor! Zira sorunlara “mış gibi” yaklaşmak kolay, sorunları temelinden çözmek zor iştir. Tıpkı alt yapıdan kaçıp üst yapıyla ilgilenen belediyeler gibi.

Ülke insanının ahlak sorunu çözülmediği sürece istatistiklerdeki yüzdeler değişir ama ülke sorunları hiçbir şekilde çözülmez. Eğitimin alfabesinin A’sı Ahlak olmak zorundadır. Heee, ahlak dersi kime verilmeli? Herkese, ama öncelikle ebeveynlere. Zira siyasiler de birer ebeveyndir. Ebeveyni ahlaklı olmayan bir toplumun çocuklarına ahlak eğitimi verilemez.

Ahlakı, cinsellik eksenli bir kontrol mekanizması görmüşüz bu güne kadar. Bir derece doğrudur ama bu tek pencereli bakış açısıyla kendimizi kandırmışız yıllarca. Edeple, iffetle ahlakı karıştırmışız. Benzer şekilde, namusu da cinsel bir kavram sanacak kadar gerilemişiz. Ahlak kavramı yeniden ele alınmalı yerli yerine oturtulmalı. Mesela ““Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, kötülüğü ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.”.” ayeti ahlakı tanımlayan bir ayet olsa gerek. Her Cuma günü de hutbede okutulur. Demek ki üzerinde düşünmeden bir kulaktan girip diğer kulaktan çıkmaktadır.

Ahlaklı olmak dindarlıkla karıştırılmamalı. İyi bir Müslüman aynı zamanda ahlaklıdır. Ancak dindar olan ahlaklı olmayabilir. Mesela sınav sorularının çalınmasına dini bir fetva verilebilir ama ahlaki değildir. Dindarlıkla da İslam dini anlaşılmamalıdır. En ahlaksızlar Musevi dinine mensup olanlardır. Ancak illa ki Müslüman ahlaklıdır demek de doğru değildir. Fakat burada etik ile ahlak kavramı da birbiriyle karıştırılmalı. İslam, Müslümanlardan etik olmayı değil ahlaklı olmayı ister. Çünkü etik, ahlâk kelimesinin modern/seküler versiyonu olup ahlakın yerini doldurmaz. Etik’de kontrol mekanizması insandır ahlakta ise hem vicdan hem de ilah’dır. “Bu yaptığın hiç etik değil!” ve “Bu yaptığın hiç ahlâkî değil!” cümleleri ile aynı şey mi kastedilmez, insanda aynı duyguyu uyandırmaz.

DİKKAT!  AVUÇLARIMDA KELKİT TUTARKEN…

Ahlaksız bir toplum, çürük bir toplumdur. Günümüzde ahlak ya da etik kanatı eksik siyaset nedeniyle toplum kanunsuzluğa, yanlışa, kötülüğe bulaşmaktan kaçınamıyor. Siyaset -devlet olarak algılanıyor ama hatalı bakış açısı toplumu çürütüyor, o çürümüş toplum dönüp devleti çürütüyor. Bugün yaşadığımız tam da budur.

Bütün sorunların çözümü toplumu ahlaklı bir toplum haline getirmeyle mümkündür. Aksi takdirde pansuman tedbirler sorunu ötelemeden başka bir işe yaramaz ve her yeni iktidar, Demirel’in dediği gibi “kucağımızda bulduk” der ve olan millete olur. Şunu bilelim ki çürümek, kokuşmak, mahvolmak istemiyorsak, gelin bu ahlak meselesini gündemimize alalım, ötekinin ahlaksızlığını kaşımadan önce de kendi ahlakımızı aynada seyretmeyi unutmayalım.

İsmet YALÇINKAYA

About Author

İsmet Yalçınkaya

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
tokat haberleri reseller
kingroyal meritking meritking giriş kingroyal giriş madridbet