38°C
23 November 2024
Köşe Yazıları

BORÇ DEFTERİ (Öykü)

  • Nisan 17, 2020
  • 3 min read
BORÇ DEFTERİ (Öykü)

Nisan ayının serin bir günüydü. Bakkal Hüseyin Efendi, kapının önüne bir sandalye atmış sokağı seyrediyordu. Ben beni bileli burada bakkallık yaparım. Bu Nisan ayı kadar bereketsiz aya rastlamadım. Şu hale bak. Eskiden bu sokaklar, böyle ıssız mı olurdu. Gelen giden eksik olmaz, çocukların cıvıltısından durulmazdı.
Son günlerde bir salgın çıktı, herkes evine kapandı. Sokak, susuz değirmene döndü. Ne gelen var ne giden. Haliyle müşteri de yok. Sabahları işe giden, akşamları işten dönenlerle biraz hareketlendi ama yine de bizim kandile yağ damlamıyor. Peşin parası olanlar, ihtiyaçlarını marketlerden sağlıyorlar. Bize ancak borç yazdıranlar yöneliyor.
Mahalle halkının eniğini cücüğünü bilirim. Bana gelecekleri, yolda yürüyüşlerinden anlarım. Zoraki gülümseyip çekinerek utana sıkıla yürüyorsa birisi, mutlaka bana uğrayacaktır. Parası olsa öyle mi yürür? “Akçe sayış, don, yürüyüş öğretir” derler. Hali vakti yerinde olanlar selamı bile lütfen verirler.
Salgının sebebi, dünyada olduğu gibi bizde de bir virüsmüş. Lanet olası virüs, kurdun koyuna boğazından saldırdığı gibi bu da insanın boğazına yapışıyormuş. Aklı yetenlerin dediklerine göre boğazdaki görevini bitirip akciğerlere hücum ediyor, öylece işi bitiriyormuş. Hasta, nefessizlikten boğularak ölüyormuş.
Mahallemizde bu illete yakalananı henüz duymadım. Şeytan kulağına kurşun yine de duymayım ama benim açımdan komşularımın hastalanmasıyla hastalanmaması arasında pek fark yok. Çünkü hasta da olsalar ödeyemiyorlar borçlarınıı, olmasalar da… Ben ise ödesin ödemesin istediklerini verip deftere yazmayı alışkanlık edinmişim. Kara gün kararıp kalmaz, Allah büyüktür.
Hüseyin Efendi bu düşüncelerde iken kapıda iyi giyimli üç kişi peyda oldu.

İçeri buyur ettim. Hal hatırdan sonra borç defterlerimi istediler.
-Vergi memuru musunuz? Ben şahsen vergimi hiç aksatmam.
-Hayır, efendim borç ödeyeceğiz.
-Hiç biriniz müşterim değilsiniz. Sizin ne borcunuz olabilir ki? Eğer bir tanıdığınıza sürpriz yapmak için onun borcunu ödeyecekseniz. Adını söyleyin, hemen bulayım.
-Biz belediyeden geliyoruz. Buraya kimin borcu varsa hepsini ödeyeceğiz. Hüseyin Efendi, şaşırdı anlamadı. Ne yapacağını bilemedi. Öylece kalakaldı. Konuklardan biri tekrar uyardı. Sen alacaklarını almak istemiyor musun? Veresiye defterlerin nerede?
Hüseyin Efendi halen durumu kavrayamamıştı. Demek bunlar devlet adamı imiş. Devlet, şimdiye kadar, hep almaya gelmişti. Şimdi kendi ayaklarıyla borç ödemeye geldiklerini söylüyorlar. Rüya mı görüyorum? Olanlar gerçek mi acaba?
Bakkalın uzun süren şaşkınlığından sonra temizine küflüsüne bakmadan defterlerin tümü açıldı. Didik didik ayrıntısıyla incelenip sonuç tespit edildikten sonra bakkalın alacağı kuruşu kuruşuna ödendi. Sonra bir A 4 kâğıda düzenlice ve de büyük harflerle: “BAKKALIMIZA KİMSENİN BORCU YOKTUR. HEPSİNİ BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ ÖDEMİŞTR” yazısı yazılıp bakkalın dışarıdan iyice görünen bir camına asıldı.
Ha bakkala gelen efendiden adamları mı merak ediyorsunuz? İkisi belediye görevlisi, biri gazeteciymiş…

DİKKAT!  CEMRELER VE BEN
About Author

Rasim Canbolat

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
tokat haberleri reseller
kingroyal meritking meritking giriş kingroyal giriş madridbet