ATSAM ATILMAZ, SATSAM SATILMAZ
ATSAM ATILMAZ, SATSAM SATILMAZ
İlk şiirimi On altı yaşında yazdım. Köyümden uzak, Kazova’da bir karpuz tarlasındayım. Sulama kanalının damar gibi tüm ovayı kaplamasını ilk defa görüyordum. Suyu akmıyordu. Her an akabilirdi. İçi çok kaygandı. Girince düşmemek mümkün değildi. Duygulandım:
Dinle sana derim kanalın taşı,
Üst yanında dertli bülbül öter mi?
Bilmem nerededir suyunun başı,
Suyundan içenin derdi biter mi?
…….
Üç dörtlükten oluşan bu şiir, “ilk göz ağrım” diyebilirim. Beğenmeyenler olabilir. Onlara da saygı duyarım. Şiirlerimin sayısı yüzü geçti. Bir şiir kitabı yapmak istedim. Yaptım. Sevinerek, coşkuyla herkese gösterdim kitabımı. Beğendiler.
En çok görünüp, okuyucu bulacağı yerleri tespit ettim. İl halk Kütüphanesine, Bazı liselerin kitaplığına, Öğretmen evi okuma salonuna imzalayıp bıraktım Akşam geç saatte telefon çaldı. Emekli edebiyat öğretmeni Rasim Bey soruyordu:
– Kitaplarına denetim pulu aldın mı?
– Yok. O neymiş. Nereden alınacak?
– Valla ben Milli Eğitime müracaat ettim. Parasını Ziraat bankasına yatırdım. İstediğim pullar bir süre sonra Ankara’dan geldi.
– Pulsuz olsa ne olur?
– Korsan olur. Cezası çok.
Sevinçlerimden eser kalmadı. Üstüme bir ağırlık çöktü. Özene bezene hazırlanmış kırk kitap elimde kaldı. “Satsan satılmaz, atsam atılmaz.” dedim. Pes etmeye de hiç niyetim yoktu.
Yaşadığım şehirde ne kadar matbaa varsa dolaştım. Yardım istedim. Alamadım. Bedelini ödemek istedim. Olmaz dediler. Bizde meşhur bir söz vardır:
“Çobanın gönlü olursa, tekeden köremizi *çıkarır.” Derler. Kitabımı yapmak için kimse yardımcı olmadı. Bir kitapla, dokümanları alıp Ankara’ya gittim. Araştırmaktan yorulmuştum. Ne kadar paramla yapılacak iş olsa da aracı bulmakta yarar vardı.
Kültür bakanlığında çalışan bir arkadaşım, Yardımcı olacağını söyledi. Bana A.K. nn telefonunu verdi.
A:K beni bir yayınevine gönderdi.. Karşılama memnuniyet vericiydi. Çare olmadılar. Nedenleri inandırıcıydı. Toplu kitap yapıyorlardı. Toptancıydılar. Ben az sayıda yaptırmak istiyordum. Menekşe-2 sokakta bir yayımcıya gönderildim. İşte benim işimi yapmak için hazır bir yayıneviydi. Anlaştık.
Serkan, bilgisayar başında her yere ulaşıyordu. Matbaa ve YAYFED avcunun içindeydi. Gereken evrakları topladı. Bizim Oba kitabımın denetim pulunu aldı. Bahtışen Romanı ile Şehr-i Belen kitaplarımı baskıya hazırladı. Onların da işlemlerini tamamladı. Baskıya verildi. Üç kitabım üç gün sonra hazırdı. Tüm yorgunluklarımı attım. Mutluydum. Nur topu gibi kitaplarımı aldım.