AĞLAK EDEBİYAT

AĞLAK EDEBİYAT

                Hüzünle başlayalım. Naif gönüllerin rayihası, yaşlı gözlerin sıra dışı rengi, ümitsiz ruhların feryadı…
                “Hüzün ki en çok yakışandır bize.”

                Sebep?
                Neden bize en çok yakışan hüzün oluyor?
                Gülümsemek günah mı? Güzel hayaller kurmak suç mu? Hayata sımsıkı sarılarak mücadeleye girişmek, tebessüm etmek ayıp mı?
                Her an hasta bir ruh haliyle karamsar olmak zorunda mıyız?
                Seksenli yılların arabesk felsefesiyle bizim nesil mahvedildi, şimdi de yeni nesilleri mi çürütmek istiyorsunuz?

                Karamsar cümleler, ümitsiz mısralarla geleceğe pırıl pırıl ve enerjik bakacak nesiller yetiştirilemez. Karamsarlık köhne bir Ortadoğu mantığıdır. Batı’nın ve Beni İsrail’in de Ortadoğu’da desteklediği bir çürüme halidir (Bakınız: Korku ve Karamsarlık Stratejisi başlıklı yazım). İnsanın geleceğe dair hayal kurma, plan yapma ve çalışma azmini kırar. Özellikle çocuklar ve gençler daha neşeli, daha dinamik olmak zorundadır, onların doğasında bu vardır. Hüzün felsefesi, uyuşuk yaşam biçimi hayatla ilgili beklentisi kalmayan yaşlı ruhların işidir. Gencecik fidanları erken yaşta soldurmak bir tür cinayettir.
                Şiir programlarında, okullarda daha ilkokul, ortaokul çağındaki çocuklara hüzün şiirleri okumak nasıl izah edilebilir?

                Şairler “fiyakalı acıları” sanki bir marifetmiş gibi topluma empoze ederken gerçek yaşamlarında bu kadar samimiler mi acaba? Kuruttukları idealizmin vebalini nasıl ödeyecekler?
                Köroğlu, Karacoğlan, Kazak Abdal, Aşık Veysel gibi ışıl ışıl da yazılabilir şiir. Dede Korkut, Keloğlan, Nasrettin Hoca gibi de kanlı canlı öyküler, masallar, fıkralar oluşturulabilir. Neden illa acı, illa hüzün, illa çaresizlik?
                Evet, ben de hüzün şiirleri yazdım (bence bu da duygusal bir şımarıklıktır) ama hayat hüzünden ibaret değil. Ve biz şairler bu hayatın enerjisini sömürdüğümüz, kendimizi “acıların çocuğu” gibi göstererek duygu sömürüsü yaptığımız için vebal altındayız.
                Bir eğitimci olarak ben öğrencilerime yaşama zevki, geleceğe inanç, kararlılık, ümit aşılarken bir şair dostum gelip de kapkara cümlelerle onların ruh dünyasına taarruz ederse onu sahneden indiririm. Bu cinayete göz yumamam.  Gidin artistik acılarınızı bir köşede yaşayın kardeşim. Milletin yaşama zevkini ellerinden almayın!

Mahmut Hasgül:

This website uses cookies.