Bahar ve yaz aylarının korkulan hastalığı
Bahar ve yaz aylarının en sık rastlanan hastalığı olan alerji, özellikle bahar aylarında doğanın yenilenmesi ve polenlerin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Bu dönemde, çevre koşulları ve hava kalitesi kaynaklı faktörlerin etkisiyle birlikte, alerjik reaksiyonlar yaşayan insanlar oldukça yaygındır. Bahar alerjisi, öksürük, hapşırma, burun akıntısı ve gözlerde kaşıntı gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu nedenle, alerjik hastalığı olan kişilerin bu aylarda ekstra dikkatli olması ve alerji belirtilerine karşı tedbir almaları önerilir. Tedavi yöntemleri arasında ilaçlar, immünoterapi ve evde alınabilecek basit önlemler yer almaktadır.
Düzce Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı’dan KKKA Uyarısı
Başkanlığı yapan Doç. Dr. Nevin İnce, kenelerin aktif olduğu dönemden başlayarak özellikle bahar ve yaz aylarında ülkemizde görülen Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hakkında bilgilendirme yaptı. KKKA’nın keneler tarafından taşınan RNA virüsü olduğunu ve hayvanlardan insanlara bulaşabilen ciddi bir enfeksiyon olduğunu belirtti.
Hastalık Bahar ve Yaz Aylarında Görülüyor
İlk olarak 2002 yılında dikkat çeken KKKA vakaları genellikle İç Anadolu’nun kuzeyi, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde yoğunlaşıyor. Bahar ve yaz aylarında görülen hastalığın ülkemizde bulaştırıcısı olan kene türünün yaşam alanlarına dikkat çekiyor. Yapılan çalışmalarda 2009 yılında en yüksek vakaya ulaşıldığı görülmüştür. Ancak 2017 yılında dahi tespit edilen KKKA vakaları hastalığın hala önemini koruduğunu göstermekte.
Hayvanlar Hastalığı Bulaştırabilir
KKKA bulaşma yollarının virüsü taşıyan kenelerin insan vücuduna tutunması, virüsü taşıyan hayvanların kan, doku ve diğer vücut sıvıları ile temas edilmesi, hastaların kan ve diğer vücut sıvıları ile temas edilmesi olduğunu belirtti. Hayvanların hastalığı bulaştırabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Nevin İnce, hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor.
Belirtiler Var İse Mutlaka Sağlık Kuruluşuna Başvurulmalı
Hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas eden kişilerin kendilerini 14 gün süreyle izlemesi gerektiğini dile getiren Doç. Dr. İnce, bu belirtilerden bir veya bir kaçının ortaya çıkması halinde en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmeleri uyarısında bulundu.
Hastalığın Kuluçka Süresi
Hastalığın kuluçka süresinin kene tutunmasından sonra genellikle 1-3 gün, en fazla 9 gün olabildiğini dile getiren Doç. Dr. İnce, enfekte kan, vücut sıvısı ve diğer dokularla temas sonrasında 5-6 gün; en fazla 13 gün olabileceği bilgisini paylaştı.
Hasta Olan Kişiler Risk Altında
KKKA hastalığına yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalığın insandan insana bulaşabileceğine işaret eden Doç. Dr. İnce, bu nedenle hastayla temas eden kişilerin gerekli korunma önlemlerini almaları gerektiğini vurguladı.
Erken Tanı Çok Önemli
KKKA hastalığında erken tanı etrafa bulaşın önlenmesi açısından çok önemli olduğunu belirten Doç. Dr. İnce, ayırıcı tanının hastanın öncelikle Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi olup olmadığı tanımı ile yapılması gerektiğini belirtti. Hastalığın kesin tanısı serum örneğinde PCR ile viral RNA’nın ya da ELISA ile spesifik IgM antikorların gösterilmesi ile konulur. Hastanın sıvı elektrolitlerinin ve kan değerlerinin izlenmesi gerekmektedir.
Keneler Kesinlikle Çıplak Elle Öldürülmemeli
Hastalıktan korunma önlemleri hakkında bilgiler paylaşan Doç. Dr. İnce, riskli alanlardan döndükten sonra kene olup olmadığını görmek için vücut ve elbisenin her yeri dikkatle incelenmesi gerektiğinin altını çiziyor. Keneler kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Kenelere sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek bu böceklerin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kan emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için yapılmamalıdır.
Doç. Dr. Nevin İnce’nin paylaştığı bilgiler çerçevesinde hastalığın önüne geçmek adına korunma önlemleri almak ve belirtiler oluştuğunda en yakın sağlık kuruluşuna ulaşmak hayati önem taşımaktadır.