Hoş geldin Öznur Kalender Usta!..
“Ben adamı çizerim” diyordun ya aylardır. Renklerinle, çizgilerinle, o çizgilerindeki düşündüren çizim ve anlatım güzelliklerinle tanıdık, buluştuk nihayet.
Doğduğun, çocukluk ve gençlik yıllarını yaşadığın bu topraklara sizi konuk etmek bizleri son derece mutlu etti. Hoş geldin, sefalar getirdin.
Siz sanatçılar yörelerinin, ülkelerinin ortak sesleridir. Şüphesiz bu şehrin onuru ve gururusunuz siz. Şehirler, bölgeler, ülkeler şairlerine, yazarlarına, çizerlerine kısaca sanatçılara sahip çıktığı, onlardan her durumda yararlandığı sürece ses getirir ve onlarla tanımlanır. Çağdaşlık sanata ve sanatçıya sahip çıkıldığı müddetçe seninle barışıktır.
Sanatçı olmak, hele de çizerek, çizgilerle konuşmak, anlatmak insanoğlunun farklı özelliklerinden kaynaklanan ayrıcalıklardır. Bu herkese nasip olmayan bir özelliktir ki bizdeki adı Öznur Kalender’dir.
Onun “Sanat ve Sanatçı evrenseldir” noktasından hareketle çizgileriyle karikatür sanatının özelliğinin ve güzelliğini günümüze taşıması, sanatın ana temalarını diri tutabilmesi, sanatsal gücünü de ayrı bir ifadesidir elbette. Bunun içindir ki, Öznur Kalender bu işin pirlerindendir.
Bir eğitimci, bir öğretmen olarak bunu yakından gözlemlemiş olmam benim için de büyük bir şans oldu. Evet ben bir eğitimciyim, bir öğretmenim ve öğretmen çocuğu olan değerli ustaya da saygı sevgim sonsuzdur. Hani, usta “Ben adamı çizerim” diyor ya, bende çizerim. Çizme becerisi bende de var. Ama nasıl? Dün, bugün yarın daima yanlışların, eksikliklerin üstünü çizerim, doğruları öğrenmesini isterim çocuklarımın, öğrencilerimin. Lâkin çöpten adam bile çizemem. İşin ehli bu işi en iyi bilendir tabi ki, sanatçılardır. Bu ehil kişi hele de Öznur Kalender olursa… “Ben adamı çizerim” de der, “Ben adamı boyarım” da der. Haksızda değilsin be Kalender Usta. Çizilecek çizilir, boyanacaklar boyanır arife tarif gerekmez ki.
O çizgiler, usta için bir sezgi, bir ezgidir. O çizgileri çok iyi görmek, iyi anlamak ve yüreğinle hoş görüyü yaşam biçimi yapmak çok önemlidir kurlar için. Aksi durumda çizgiler seninle asla barışık olamaz.
Kalender ustanın çizgilerindeki evrensellik insan ve doğa sevgisiyle bütünleşir. Lâkin bu bütünleşme ülkesi için Atatürk sevdasıyla donanımlı bir özellik taşır ki, bu özelliğini imza gününde göğsündeki ay yıldızlı al bayrak ve Atatürk logosuyla güncellemiştir.
Ben ve bizler ustanın çizgileriyle, sanatıyla ilgili derinliklere inerek konuşabilme hakkına asla sahip değiliz. Zaten benim de, sizlerin de haddimiz değil.
Görülen o ki, çizgilerin anlatım güzelliği, topluma verdiği mesajlar günümüzde beğeni alıyorsa o sanatçının eli öpülesidir.
Şunu unutmamak gerekir. Sınır tanımayan bir hoşgörü kültürü gerektiren karikatür sanatı yazan, çizen ve okuyan için düşünceler mozaiğidir. İnsanlarda beyin fırtınası yaratır. Düşündürürken güldürür, güldürürken de düşündürür.
İşte geçtiğimiz günlerde canlı, heyecanlı, dolu dolu yaşadık.
Çünkü usta “Ben adamı çizerim” le bizimleydi gün boyu.
Çiz be usta çizebildiğince çiz ve boya. İnan ki güzel oluyor.
Çizgilerden onlarca güzellikler doğuyor. Sen çiz biz okuyalım, anlayalım, anlatalım.
Bu çizgilerindeki güzellikleri Tokat’a, sanatsever hemşehrilerine yaşattığın birliktelik için yürekten teşekkürler.
“Ben adamı çizerim” le Tokat’ı tanıştırman doğduğun topraklarla vefanın buluşmasıydı. Devamı gelecektir inşallah.
Bu görkemli günü, efsane buluşmayı bir güne sığdırmak, birkaç saate mahkûm etmek istemedim. Güne özel bu tablo kalıcı olmalıydı. Elle tutulup, gözle görülen belgelere kayıtlara geçmeliydi.
Yazılı bir belgemiz olmalıydı elimizde. Öyle de yaptım.
Günlerden 21 Aralık 2019… 2020’ye on kala dedim ki ona “Usta bee… Ben adamı yazarım!..”
Nice mutlu yıllara
Esen kalın