Ben Beysokağının en çok içimin kurak ve ücra beldelerini imar eden derinliğini sevdim.
Bahçelerin maziye uzanan en nadide köşesi, ihtişamlı konaklarla bezenen ve bugünlerimizi süsleyen Beysokak. Maziye baktığımızda nice beylerin, nice paşaların yaşadığı ve günümüzde varlığını sürdürmeye çalışan küçük bir yer olmakla kaldı.
Birçok konağın bulunduğu sokağımızda geçmişte valilerimize de ev sahipliği yapmış Vali konağımız da bulunmaktadır. Osmanlı mimarisi, sosyal hayatı ve kültürel mirasını en iyi şekilde yansıtan Bey sokağı özelinde Soğukpınar Mahallesi tarihle bugünü harmanlamayı başarmış önemli bir mekândır. Tarihi kayıtlara göre şehrimizin kaderine etki eden birçok ünlü isim ve soylu aile mahallemizde ikamet etmiş, güzide hatıralar biriktirmiştir.
Plevne kahramanlarını bağrında ağırlayan, on beşlilerin gelip geçtiği nice kahramanlık destanları yazılmış bu sokakta; İhtişamlı mazi derin tevazu ile eski günlerini özlemektedir.
Adımlarımı eskiten kaldırımlarında sarmaşık desenli toprak evlerin ince hatıraları dokunur kalbimize ve konuk olur mısralarıma.
“Küskün bakıyor her şey bu sokakta
Duvarları çatlamış evler.
Çatısından tutmuş önce,
Ağaç yiyen alevler.
Kim bilir kimlerin ayak izi var
Taştan kaldırımlarında
Güneş benimle yürür mü?
Bir yaradır sızlar,
O an diz kapaklarımda.”
Bazen felaketlere konuk oldu bentleri yıkıldı Behzat Deresinin hırçın sularında, Yeşilırmağın acı izleri kaldı dokunamasak da.
Şu karşımızda tarih kokan zamanı bir sır gibi beşiğinde avutan Saat Kulesi, Behzat Caminin minaresiyle sözlenmiş gibi her şafak yeniden umutla doğan güne şahitlik eder.
Bu sokakta yaşar gönlü deniz gibi engin müşfik ve mütebessim insanlar. Örf, adet ve geleneklerin yaşatıldığı Bey Sokak eski zamanların kandili gibi ışır. Her ne kadar öksüz ve garip kalsa da adı hala asil beylerin sokağı.
Kerpiç nakışlı toprak kokulu evlerin kafesli pencerelerinde muhabbetin koyusu çayın buğusu tüterdi. Renk cümbüşüyle raks eden kiremit saksılar nasılda özenirdi sarıp sarmalayan çiçeklerine.
Oysa şimdi kırgın bir şiirde solgun çiçekleri…
“Elleriyle örmüş sarmaşıklar taş duvarı
Ve yapraklarını kemirmiş böcekler,
Belli ki bu ömrünün sonbaharı
Hüzün hançer gibi saplanmış eşiğe,
Zaman yorgun,
Çiçekler susuz
Bilmiyorum daha kaç anı belenir
Bir tahta beşiğe”
Bu sokak nice anılar yaprağında iz bırakmıştır çocukluğumdan. Mevsimler boyu bir güzelliğin izi kalmış olmalı ki kar altında Yolbaşı Camiinden Behzat Bulvarına nasıl da heyecanla kayardık. Yaz alabildiğince coşkulu geçerdi. Bilyelilerimizi yarışarak sürer sonra ellerimiz simsiyah oluncaya dek çember çevirirdik.
Zamanımızda artık o tokmaklı kapılar ardında bekleyenler olmasa da, kafesli pencerelerde sarkan çiçekler solsa da, kendini Muineddin Süleyman Pervaneden yadigâr Mevlevîhâne ve taş kapıdan geçerken biz de Osmanlı torunuyuz demenin asaleti belki hiçbir dilde anlatılamayacak kadar gurur verici.
Kapı önlerinde ki o şahlanan atlara binen beylerin ayak izleri Eşref’ten manidar hikâyeleri anlatan çınarların gelip geçtiği binek taşları şimdi bir asır kadar yalnız bey sokağında.
Az ilerde Mevlâna Hamamı bir zamanlar gelin başı hamamına kol kola gelen ve neşeli Tokat türküleri söyleyen hanımları baş tacı etmeyi özlercesine duruyor. Hemen az ötede Kibritçi Babanın ağaç dalları altında kalmış ve unutulmaya yüz tutmuş kabri keşfedilmek için bir el bekliyor.
Son dönemlerde yeniden yaşama dönen Tokat Mevlevîhânesi ve Muslu Ağa konağında semazen duruşlu hoş edalı musikiye bürünüyor.
Tıpkı bir şiirin musikişinaslığında hüznü yaşarcasına
“Gülüşlerim asılı kaldı duvarda
Kim çekti tetiğini mevsimlerin
Oynaşırken kelebekler nisanda.
Ve kim değdirdi
Kin dolu bıçağını tarihin izine
Bir asrı içinde sürgün etmeden
Dökün zehrinizi,
Dökün kalp denizine.”
Beysokağın kaderinde son dönem çalışmalarıyla iyiye giden güzellikler yakın tarihte gönlü geniş bir ev sahibi gibi karşılayacak bizi.
Tokat Mevlevîhânesi yine o eski efsunlu güzelliğine bürünerek tüm görkemiyle karşılayacak misafirlerini.
Ve unutulmaya yüz tutmuş o sırmalı elbiseler, işlemeler, yine gözlerimizi kamaştıracak sergilerde İbrahim Şahin Konağında hayat bulacak. Nefes alacak. Beysokağının konakları saymakla bitmez bunlardan biri de Osman Pasa konağı. Eminim ki o da sıcak bağrında bizleri yenilenmiş şekliyle konuk edecek.
Bey sokağına hayat bahşedecek ümit veren yarınlar olduğu sürece, zamana uğrayan hüznün perdesini aralamak mutluluk verici.
Her şeye rağmen kendine özgü sosyo kültürel geleneğe sahip olan mahallemiz hala geleneklerine bağlı, huzurlu bir yaşam sürdürmektedir. Bize düşense bir zamanlar tarihin zümrüt atlasında yer almış bu sokağa tüm benliğimizle sahip çıkmaktır.
18.08.2018 / Tokat