BİLGİ LİSESİ ÖĞRENCİLERİNİN SORULARINI CEVAPLARIMIZ
BİLGİ LİSESİ ÖĞRENCİLERİNİN SORULARINI CEVAPLARIMIZ
Tokat’ta bulunan Özel Bilgi Lisesi Müdürü Mustafa Ateş,11 Aralık 2018 günü daha önce 100 tane alarak lise 1 öğrencilerine hediye ettiği “Sen de Kafadan engellisin” adlı kitabımızın değerlendirme söyleşisi için bizi okula davet etmişti. Romanın kahramanlarından Fatih Kılıç ile beraber katıldığımız söyleşi esnasında güzel anlar yaşamıştık.
Soru cevapları burada bir daha yayınlamaktan mutluluk duyuyoruz.
SORU-Bu kitabı okuyan okurlar, engellilere karşı duyarlılık sağladı mı? Sağladıklarını düşünüyor musunuz? Çevrenizdeki insanlar bunu nasıl karşıladı? (Rana Yücel 9-B)
Cevap- Bizde bir deyim vardır. “Dervişin fikri neyse zikri de odur” Amacı engellileri anlamak olanlar tabii ki bu kitabı okuyunca engellileri daha iyi anladıklarını söylediler. Gayret edince tüm evrenin insanın hizmetinde olacağına şahit oldular. Aklı yemekte ve içmekte olan da “Ömer efendi kurabiyeleri nerede? Gerçek mi? “dediler. ”Çalışkan insan” insan imajını topluma vermek isteyen gençlerde “bu kitapta beni mi anlattın? “ dediler. Başarıyı insanlar nasıl sahipleniyorsa, başarılı roman kahramanlarını da herkes sahiplenmeye kalkıyor. Toplumumuzun genel durumu budur.
Bence kitap amacına ulaşmıştır ve okundukça da amacına ulaşacaktır. Bu kitabı da çevremizi memnun etmek için değil, engelli farkındalığı oluşturmak, kitap hediye etme kültürünü yaygınlaştırmak için yazdım. Anlayan anlar. Çevremde olsun olmasın. Bazen “mum dibine ışık vermez” Artık romandan alınacak dersleri almakta kimin nasibi, gayreti varsa o verilen dersleri alacaktır. Almak istemeyen eşim, çocuklarım, komşum, akrabam veya iş arkadaşım olarak en yakınlarım da olsa da ne ifade eder. Dünya almak isteyene ve gayret edene sunuyor imkânlarını laf üretene değil.
SORU-Konuşmayı okuyarak mı öğrendiniz? Nasıl öğrendiniz? (Berke Çakar)
CEVAP- İşitme kaybıma sebep olan hastalığı geçirdiğim zaman 12 yaşındaydım ve konuşuyordum. Ama güzel konuşmaya sebep olan bu konuda yazılan dergi yazılarını, kitaplarını okuyarak azami olarak uygulamamdan kaynaklandı.” İşitme engelli” diyerek bana ilkokulda, ortaokulda, lisede hiçbir etkinlikte şiir okutmadılar, konuşma yaptırmadılar. Ama bugün etkili hitabetimizi görmeniz için size konuşma yapmaya davet ediyorlar. Demek ki, yazmak ve konuşmada etkili olmak için bu konuda çok okumamız lazım.
SORU-Kitabı ne kadar sürede yazdınız? (Serhat Özdemir)
CEVAP- Bu kitap aslında 2001 yılında yazdığım ve Tokat Gazetesinde yazı serisi olarak yayınlanan bir çalışmaydı ve o zaman kitap olmasını okuyan yaşlı tecrübeli insanlar önermişlerdi. Aradan geçen 17 yıla rağmen unutulmayan bu çalışmayı en sonunda yenileyerek Tokat Gazetesinde 2017 yılında yeniden yayınlamak nasip oldu. Okuyan bir yazar arkadaşımızda bunun hemen kitap olmasını istediğinden girişimlerde bulunarak kitabı hemen bastırdı. Bu konuda yazar arkadaşım İlahiyatçı Ahmet Rifat Sağlam’a teşekkür ederim. Kafamda 20 yılda yazdığım kitabın kâğıda dökülmesi 2 ay kitap olması da 3 ayda gerçekleşti. Kitabın zamanla daha çok ilgi göreceğini tahmin ediyorum.
SORU-Kitabı yazma süreciniz nasıl gelişti? Size saygısızlık yapan oldu mu? Olduysa ne cevap verdiniz?
(Seda Kesen)
CEVAP- Kitabı yazmaya karar verince oturup yazmak kolay. Kafamızda olan konuyu kâğıda dökmek için sabırla zaman ayırmak yeterli. Bu işlerde saygı gösteren yok denecek kadar az olur, eleştiren ise çok olur “Kedi yetişemediği ciğere pis kötü dermiş”. Bana “ Ben otursam, yazsam seni solda sıfır bırakırım” diyenlere, bende “seni tutan yok otur yaz” diyorum.
SORU-Kitaptaki karakterleri oluştururken kimden esinlendiniz?(Kerem Coşkun)
CEVAP- Bana ve aileme değer veren ve gücü oranında gerçek manada destek olanlara kitabımda kahraman olarak yer vermeye çalıştım. “Zerre miktarı iyilik mükâfatsız, zerre miktarı kötülük cezasız kalmaz” düsturu ile onlara yer verdim. Sağ olsun onlarda Mustafa Ateş gibi kitabı alarak sizlere hediye ettiler. Kitaplar böyle hayat bulacak işte. Gücü olan yazacak, imkânı olan alacak ve hediye edecek, okuyan okuyup başkasına tavsiye edecek ya da hediye edecek ki okuyanlar çoğalsın, faydalananlar faydalansın.
SORU- Bu kitabı yazdıktan sonra hayata bakış açınızda nasıl bir değişme oldu? Hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?
Bu kitabı yazarken insanların gerçekten değişeceğini düşünüyor muydunuz? (Sıla Yönel 9-B)
CEVAP-İnsanları ne kadar geliştirmek istersek de kendisini geliştirmek istemeyen adama bir şey yapamıyoruz. Bunu anladım. Bu kitapta şunu da anladım. Aklı yemek, içmekte olan insana fikir anlatmak, gelişeceğine, değişeceğine inandırmak zor. Öte yandan, gelişmek, değişmek ve bize faydalı olmak isteyen insan bizi arayarak buluyor. Tahmin edemeyeceğimiz yerden yardım eden insanlar oluyor. Kitabı hediye ettiğim halde okumayan insanda oldu, 3 ay okumamakta direnip sonra 3 günde okuyarak 3 yakınına hediye eden de oldu. Ben bu kitabın ne kadar faydasına inansam da kitabı hediye etsem de sırf inat olsun diye okumayan insanda oldu. Kısaca iyi niyetle yazılan her kitap er ya da geç okunacaktır. Sizde bu kitabı çevrenize okuttukça okuyan arttıkça engellilere karşı bakış açısı da değişecek. Okumak gibi güzel bir olayı bile istemeyene yaptıramıyoruz. Bunu anladım.
SORU- 1)Kitabınızı yazarken birisinden esinlendiniz mi? 2) Düşüncelerinizi onca kişi ile paylaşmak nasıl bir duygu? 3) Kitabı yazarken en büyük destekçileriniz kimler oldu? ( Akın Kıvanç Yazıcı)
CEVAP- Kitabımı yazarken kendi hayatımdan, başarılı olmak isteyen ve engelli demeden bizden faydalanan insanlardan ve bizi gerçekten seven insanlardan faydalandım. Hem kendimizi hem de sevdiğimiz insanları roman kahramanı yaparak onları da onlarca yüzlerce hatta binlerce insanın da tanıması gerçekten de mutluluk verici. Allah’ın özel kulları engelliler hakkındaki önyargıları biraz olsun yıkmak da güzel duygu. Bu güzellikleri duyguları da ancak bilinçli olan farkındalık yaşayan gerçek manada insan olan vatandaşlar anlar. İnsan gibi yaşamak farklı, insan olmak farklı şeyler.
SORU-Ailenizle nasıl anlaşıyorsunuz? Böyle bir kitabı yazarken nereden esinlendiniz? Engelli olduğunuz için kitapta beden hocasının yaptığı gibi küçümsenme gibi davranışlar yaşadınız mı? Kitapta yazdığınız gibi bir gün herkesin duyarlı olacağı, karakteristik anlamda da düzeleceğimize kafadan engelli durumunu atlatacağımızı düşünüyor musunuz? (Ömer Yiğit Çağıl)
CEVAP-Ömer Kardeşim, Kitabı çok dikkatli okuduğunuz ve anladığınız anlaşılıyor. Sizin gibi böyle kitapları okuyarak hayatında bilinçlenen ve farkındalık oluşturan gençlerin çoğaldığını gördükçe insanın gelecekten umudu artıyor. Sizin bu kitabı okuyup anladıktan sonra anlayacağına inandığınız arkadaşlarınıza da okutmanız ve çevrenize anlatmanız, bunu da ömür boyu bıkmadan yapmanız benim sizlere olan inancımı artırıyor. Kafadan engelli olmaktan ancak böyle kurtulabiliriz.
Ortaokulda Türkçe öğretmenim benim şiir yazacağıma inanamadı. Şiir okutmadılar lisede de ortaokulda da. Ama ben şu anda sizlere yazdığım şiiri okuyacağım ve hayatta neler yaşadığımı da siz tahmin edin. Hepinize hayatta engellilere karşı bilinçlenen ve farkındalık dolu hayat diliyorum.
BİLGİLİ OLMA AŞKI
Bilmek ile sevmektir, iki büyük hazine.
Okuyan zengindir hep, değerini bilene.
Okuyana yan bakan hem cahil hem avane.
Bilmeyen ve sevmeyen, en büyük bir divane.
Biz bilgiyi sevgiyi, övmek için toplandık.
Bilmeyip sevmeyince, ta derinden aldandık.
Bilen ve sevenleri, kimseler aldatamaz.
O’na kötü insanlar, dönüp de yan bakamaz.
Yaşasın bilgi sevgi, yaşasın okumak.
Eğitimin amacı, kalbe sevgi dokumak.
Bilgili olmak başka, okumak daha başka.
Okuyarak gelirim, ben her zaman bu aşka.
Turan YALÇIN
Tokat, 11.Aralık.2018