Herkesin bi’ derdi var,
Durur içerisinde, durur içerisinde…
Bilinçaltı beynimizin, beş duyumuzla algıladığımız her şeyi an be an kaydeden ve gerektiğinde kullanılmak üzere bilincin emrine veren bir parçasıdır. Dolayısıyla bilinçaltı bir bilgisayar gibi tüm yaşadıklarımızı kaydeder. “Birçok şeyi, birçok anıyı, düşünceyi ve etkisinde kaldığımız şeyleri, bilinçaltımızda saklıyoruz. Bilinçaltına kaytedilen şeyler insanların huzurunu ve ilişkilerini belirleyen kayıtlardır. Dolayısıyla bilinçaltı ihmal edilecek bir şey değildir.
İngilizce de “self sabotage” diye bir terim vardır. Yani kendi kendini sabote etme. Self sabotaj gerçekleşmesini istediğimiz şeylerin asla olamamasının altında yatan gerçek nedendir. Bir parçamızın diğer parçamızla çatışması halidir. Bilinçli zihin isterken bilinçaltı bunu reddettiğinde yaşanılan durumdur. Bu durum hem kendimize verdiğimiz not hem de muhatabımıza verdiğimiz not şeklinde karşımıza çıkabilir. “Ben beceriksizin tekiyim ya da o beni zaten hiç sevmez” şeklindeki önyargılar, bilinçaltında oluşturduğumuz dünyanın bize yaptığı telkinlerdir. Çocukluk döneminden beri öğrenilenler, geçmişte yaşadıklarımız ve hak etme bilincinin gelişmemiş olması bu durumun tetikleyicileri arasındadır. (Derleme)
Bilinçaltını biriktirdiklerimizin depolandığı yer olarak ifade edersek yanılmış olmayız. Bilinçaltına her yerden bir şeyler dolduruyoruz. Komşumuz, arkadaşlarımız, akrabalarımız, reklamlar, sosyal medya ve kendi inanç kalıplarımız bilinçaltımıza sürekli bir şeyler atıyorlar. Bilinçaltımızın bir kapısı bir bekçisi yoksa doğal olarak ayıklanmaya tabi tutulmayacak; atılan her şey orada birikecek, pek çoğu da işe yaramayan gereksiz şeyler olacaktır. Hatta bu birikimler zamanla kişiye zarar bile verebilecektir. Oysa bilinçaltına atılmadan önce bir deneye tabi tutulursa, ayıklanırsa bilinçaltı çok fazla ve hızlı bir şekilde dolmamış olur, buna bağlı olarak sıkıntılarımız da azalır.
Bilinçaltı tıpkı bir ardiye bir kiler gibidir. Oraya gereksiz şeyler, “yarın bana lazım olur” anlayışıyla her şeyi doldurmaya kalkarsak çok kısa sürede dolar, daha önemli şeyleri doldurma imkânından mahrum oluruz. Oysa malzemeleri koyarken işe yaramazları, yıllar içinde bir kez lazım olabilecek eşyayı “usta çağırır yaptırırım” düşüncesiyle kilere yerleştirmezsek kolay kolay dolmaz. Bilinçaltına yerleştirilen ve sık sık temizlenmeyen bu malzemeler zamanla yağlanır, kirlenir ve hatta paslanır. Bu durum bilinçaltını bir çöp yığınına dönüştürür. Zamanla içinde fareler, hamam böcekleri hatta akrepler türer. Bazı şanslı olanları belediye gelip temizler ama çoğu bu çöplerle mezara kadar gider. Kilerin temizliği kilerin sahibine aittir, başkasının bunu temizlemesi ise tamamen şanstır.
Araçların bakımı da bilinçaltına benzetilebilir. Onun da kullanımı sırasında motoru ve aksamları yorulmakta, yanlış işleyen sistemler olabilmektedir. Onun için araçların bakım zamanları vardır. Bakımı yapılmayan araçların muayenesi de yapılmıyor. Çünkü bakımı yapılmayan bir aracın tıpkı iş güvenliğinde olduğu gibi insana nasıl bir son ya da maddi zarar getireceği belli olmaz. Bakımı yapılmayan, temizlenmeyen bir bilinçaltında yağlanma ya da paslanma sonucu bir çarkın kırılması ömür boyu tamir edilemeyecek hasarlara neden olur. Artık bunama mı, alzheimer mı, hatta Allah korusun yaşama mı son verilir, bilemiyoruz. O halde kaliteli bir yaşam sürmek, kaliteli ilişkiler geliştirmek, iyi şeyler üretmek için bilinçaltımızı sık sık temizlememiz gerekiyor. Sürekli “sen” deyip hiçbir sorunu çözemememiz, hatta daha da büyütmemizin sebebi kirli bir bilinçaltına sahip olmamızdır.
Bilgisayarlarımız da bir tür bilinçaltına sahiptirler. Bilgisayarların yüksek performansa ulaşması da bir tür bilinçaltı temizliğidir. Bilgisayarlarımıza sirayet eden virüsler, yüklediğimiz programlar, zararlı uygulamalar, yazılımsal sebeplerden dolayı oluşan sıkıntılar yanında bilgisayar kasasının içinde yer alan parçaların düzenli olarak temizlenmemesi ısınma sorunlarına, dolaylı olarak da performans kayıplarına yol açar. Faydalı programlar, dosyalar yedeklendikten sonra bilgisayar fiziki temizliğe tabi tutulup resetlenir ve yararlı programlar geri yüklendiğinde bilgisayar yenilenmiş gibi olur. Bizim bilinçaltımız da zamanla böyle temizliklere ihtiyaç duymaktadır.
Bilinçaltını bir nevi gardırobuna benzetmek de mümkündür. Bedenine daha çok önem verenler, “ne derleri” çok önemseyenler, başkalarıyla yarışanlar, reklamların kölesi olanlar, “kazanıyorum o halde harcamalıyım” diyenler eskilerinden de vazgeçemedikleri için gardıroplarını ağzına kadar doldururlar. Sanki bir mağaza açarlar evlerinin içinde. Her gün içlerinde sıkışır, hareket edecek yer bulamazlar. Bunların yıkanması, ütülenmesi ile geçirilen zaman, ekstra masraf ve doğaya verilen zarar da çabası. Sabahları saatlerce uğraşırlar, bir düğüne giderken saatlerce giyip giyip çıkarırlar, bir yemeğe giderken hangi elbisenin yakışacağına bir türlü karar veremezler. Eşlerini kapıda bıktırırcasına bekletirler, çoklu uyumları beceremediklerinden strese girerler… Oysa hem beyinlerindeki hem de gardıroplarındaki fazlalıklarını atsalar ne kadar rahat ve mutlu olacaklarını görecekler ama bir türlü hiçbirinden vazgeçemezler. Evet, lüzumundan çok ve işe yaramayan şeyler biriktirildiğinde insanın hayatı zindan oluyor, akrep gibi kendi kendini sokmuş oluyor insan. Evet, bilmeden hayatımızı çöplüğe çeviriyoruz.
Bakış Açını Değiştir
Derin bir vadide kurulmuş bir köyün sakinlerinin büyük sorunları varmış. Sık sık vadiyi basan seller evlerini ve sürülerini sürükleyip götürüyormuş. Dağ yamaçlarından düşen kayalar bahçelerini ve yollarını yıkıyormuş. Çocukları bataklıkta boğuluyormuş. Zor bir hayat yaşıyorlarmış ama bildikleri tek hayat da buymuş. Bir gün köylerine sağduyulu bir adam çıkagelmiş.
Sağduyulu adam köylülere, “Sorun seller, heyelanlar veya bataklık değil, sizsiniz. Fazlasıyla alçak bir noktada yaşıyorsunuz” demiş.
“Fazlasıyla alçak bir nokta mı?” diye sormuş köylüler.
“Evet anlamaya çalışın. Yaşadığınız alçak seviye yüzünden başınız bir türlü dertten kurtulmuyor. Burada yaşadığınız sürece bu dertler hiç peşinizi bırakmayacak. Kendinizi yükseltin. Böylelikle artık başınıza kazalar gelmeyecek.”
Köylüler hep bir ağızdan “Bize nasıl yapılacağınız göster!” diye yalvarmışlar.
Böylelikle sağduyulu adam onlara evlerini vadi seviyesinin üzerinde, dağın yamacına nasıl inşa edeceklerini göstermiş. Kimileri vadinin biraz üstünde yeni evler inşa etmiş. Daha bilge olanlar yeni evlerini dağın yüksek yamaçlarına kurmuşlar.
“Artık sorunlardan arınmış bir yaşama sahipsiniz. Yaşadığınız mekânın yerini değiştirerek sorunları ortadan kaldırdınız” demiş sağduyulu adam.
“Evet” demiş birisi. “Şu an her şey ne kadar da açık.”
“Merak ediyorum…” diye eklemiş bir başkası, “Acaba neden bunu daha önce düşünemedik?”
İşte aynen Albert Einstein’in dediği gibi “Hiç bir problem onu yaratan aynı bilinç seviyesinden çözülemez.”
Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” (Alıntı)
Araştırmalarda “yeni bir alışkanlığı yerleştirmek için 21 gün boyunca hiç ara vermeden tekrar etmek gerekiyor” deniyor. Çünkü yeni bir sinir ağının oluşması 21 günlük bir süreçte gerçekleşiyormuş. 21 günde bilinçaltını temizler yeni bir bilinçle yolumuza devam edebiliriz. Peki nasıl yapacağız?
Bilinçaltı temizliği bilinçaltını sime olayı değil, bilinçaltını yeniden programlamadır. Olumsuz duygulara yüklediğiniz anlamları değiştirmektir. Olumsuz bir kaydı pozitife çevirmektir. Korku enerjisini sevgi enerjisine dönüştürmektir. Bu mümkün mü? Elbette mümkündür!
Öncelikle kişinin bunun farkında olması ve kendi istemesi gerekiyor. Bir başkası için yapılamaz. Bilinçaltını kişi kendisi değiştirmek zorundadır. Bir başkası sizin adınıza bilinçaltı temizliği yapamaz, yaptığını söylüyorsa da üzgünüm ama sizi oyalıyor, kazanacağı parayı düşünüyordur.
Bilinçaltını temizleme hatalarımızla yüzleşmeyle olur. Bir kâğıdı ikiye bölüp bir tarafına doğrularımızı bir tarafına da yanlışlarımızı yazarsak çöpe atılacaklar ortaya çıkar. Ancak doğrularımızı ve yanlışlarımızı belirleyecek doğru bir ölçü aletine ihtiyacımız vardır. Buna çekirdek inanç da diyebiliriz. Bu da vicdan gibi doğuştan içimize yerleştirilen ölçü aletleridir. Bunları ortaya çıkarmamız gerekiyor. Temizlik niyetle olur:
Bu hayatımın dönüm noktası olacak
Geçmişteki tüm olumsuzlukları sileceğim, çünkü gelecek güzel seçimler yapmamı bekliyor.
İşte şimdi yarınlarıma daha doğru yön veriyorum.
Geçmişte yaptığım tüm hatalarım için kendimi bağışlıyorum, onlardan ders alacağım.
Geçmişteki tüm olumsuzlukları unutarak yeni bir hayata başlıyorum.
Kendim için yalnızca faydalı şeyleri seçiyorum.
Üzerimde taşıdığım gereksiz yükleri atacak ve fazlalıklardan kurtulacağım.
Burası zengin bir dünya ve burada hepimize yetecek kadar bolluk var.
Maddi manevi zenginliğimi her geçen gün artıracağım.
Evet, bilinçaltı değiştirilmeden insanlar rahat ve huzur bulamayacaktır. Onun için bilinçaltımızdaki çöpleri sevgiyle, okumayla, vermeyle, yardımseverlikle, vicdanla değiştirmemiz gerekir. Ancak böyle temizlik olur; rahat ve huzura kavuşuruz..
İsmet YALÇINKAYA
01.10.2019