BİR YASTIKTA HUZUR (AİLE İÇİ İLETİŞİM)
Evlilik, insan hayatının en önemli kararı ve dönüm noktalarından birisidir. Böylesine önemli bir kararda ne kadar hassas olunsa yeridir. Çünkü, hayatımızın neredeyse tümünü kapsayan bu karar aşamasında, evlilik sürecinin başlangıcındaki tutum ve ilişkiler bir hayli önemlidir. O sebeple aile kurulurken başlangıçtaki tutum, davranış ve ilişkilere çokça dikkat edilmelidir. Ailenin temelinde sevgi, saygı, hoşgörü, anlayış vb. değerler yer almalıdır. Temelleri sağlam atılan bir aile, hem aile bireyleri hem de toplum için önemli bir yapı taşıdır.
Temeli sağlam atılmayan veya bu nokta üzerinde durulmayan aileler ise, daha başlangıçta sonlanma yoluna girmektedir. Nitekim, birçok evliliğin sonu, daha başından belli olmaktadır. Bu hususta halkımız arasında meşhur bir söz vardır: “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.”
Günümüzde aileler kurulurken asıl belirleyicilerin evlenecek gençler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu durum esasen, insan fıtratına uygundur. Zira, bir ömrü birlikte yaşamayı düşünen gençlerin birbirlerini beğenmeleri ve ortak karar vermeleri makuldür. Ancak, gençler bu haklarını kullanırken hayatlarının en önemli kararlarını verdikleri gerçeğini unutmayarak anne ve babaları başta olmak üzere büyüklerin görüş ve düşüncelerini almalarında her açıdan yararlar vardır.
Büyüklerin hayat tecrübeleri son derece değerlidir ve parayla satın alınamaz. Hayatın bu en önemli kararı alınırken kendi evlatları için karşılıksız olarak kullanılacak bu tecrübelerden istifade etmemek, eşyanın tabiatına aykırıdır. Bir başka yönüyle, gençlerin yine en başta anne ve babalar olmak üzere büyüklerin rızalarını almalarında büyük bir hikmet vardır. Anne ve babaların rızası ve onayı olmaksızın kurulan ailelerin birçoğu ne yazık ki yarı yolda kalmaktadır. Nitekim atalar “Rızasız bağa girilmez” derken çok önemli bir gerçeğe işaret etmişlerdir.
Tam da bu noktada anne ve babalara da önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bir anne ve babanın hayattaki en önemli işi güzel evlat yetiştirmektir. Bu bağlamda, anne ve babaların da kendilerini çok iyi yetiştirmeleri ve sonra da bu tecrübelerini çocuklarına aktarmaları gerekir. Çocuk yetiştirirken anne ve babalar, Dünya’nın en önemli işini yaptıklarını asla akıllarından çıkarmamalıdırlar. Çocuklarını duygu, düşünce, değer ve davranış bakımlarından olabildiğince yeterli ve becerili yetiştirmeye gayret etmeleri gerekir.
Bu şekilde yetişen çocukların evlilik öncesi kararların da onlara yardımcı olmaları, doğru yönlendirmeleri ve aslolanın gençlerin düşünceleri olduğunu unutmamaları icap eder. Dolayısıyla anne ve babalar; zorlayıcı değil, yönlendirici; dayatmacı değil, anlayışlı olmaları en doğru yoldur. Burada ortak karar verilmesi en uygun olanıdır. Ancak, ortaklık sağlanamazsa, gençlerin duygularına saygı göstermek iyi bir yaklaşım olabilir. Ailenin kuruluş aşamasında gençlerle anne ve babalar arasındaki bu uyum, huzurlu bir yuvanın kurulmasına yardımcı olabilir. Aile içinde daha başlangıçta yaşanan uyuşmazlıklar ise, sonun başlangıcını gösterebilir.
Ailenin temelleri atılırken son derece hassas ve dikkatli olmak gerekiyor. Zira, temeldeki en küçük hata veya boşluk, ömür boyu bir problem olarak varlığını sürdürebilir. O sebeple hem evlenecek gençlerin hem de ailelerin olabildiğince makul davranmaları şarttır. Eş seçiminden tutundan da dünürlük öncesi ve evlilik süreçlerinde tarafların anlayışlı, hoşgörülü ve yapıcı davranmaları gerekir. Alınan kararların istişareye dayalı olarak ortaklaşa alınması en doğru olanıdır.
Her şeyden önce evlilik kararı alan gençlerin bu kararlarını alırken sağlıklı ölçütler kullandıklarından emin olmaları beklenir. Nitekim, hayatın en önemli kararı verilmektedir. Ömür boyu aynı ortam paylaşılacak, hayatın güzellikleri ve sıkıntıları birlikte yaşanacaktır. Evlilik kararı verilirken çok ama çok iyi düşünmek ve değerlendirmek gerekir. Evlilik; çocuk masalı, çizgi film veya gençlik macerası değil, hayatın aslıdır. Oysa; gençler, evlilik kararına giden yolda çoğu zaman akıl, mantık yerine duygu ve arzularını kullanmaktadırlar. Bu ise, çoğu zaman mutsuz evliliklere sebep olmaktadır.
Ailenin temeli atılırken sadece duygusal kapılmalarla değil; aynı zamanda ortak düşünce ve değer yargılarına da dikkat edilmelidir. Çünkü, ortak veya yakın kültürlerde büyümüş çiftlerin uyumları daha kolay olmaktadır. Çiftler arasında duygu, düşünce, değer ve davranış ortaklığı, ailenin temelini sağlamlaştırmakta, yuvaya güven katmaktadır.
Sözü edilen sağlamlığı ve güveni kazanmak için, kullanılacak ölçütlerden birisi de eğitim ve yaş bakımından eşler arasında bir uyumun aranmasıdır. Eşlerin eğitimleri ve yaş aralıkları olabildiğince birbirine yakın olmalıdır. Eşler arasında bu açılardan bir uyum bulunmazsa, ailenin temeli sorunlu olabilir.
Eş seçiminde bir başka ölçü olarak sohbet arkadaşlığı kullanılabilir. Eşlerin çoğu, karşıdakinin boyuna posuna bakmaktan, sohbet uyumuna dikkat etmezler. Oysa, eşler en yakın sohbet arkadaşları olmalıdır. Eşinizle birçok konu üzerinde yapılacak sohbetin tadına doyum olmaz.
Eş seçiminde bir başka ölçü de yalnızca eş seçmediğimizi; aynı zamanda çocuklarımıza anne veya baba seçtiğimizi de unutmamak gerekir. Hayatımızın en tatlı meyveleri olan çocuklarımıza yanlış seçeceğimiz anne veya baba, bizi ömür boyu pişmanlık içinde yaşatabilir!
Eş seçiminde elbette başka ölçüler de kullanılabilir. Kimi zamanda nasıl ölçüler kullanırsanız kullanın, yine de karşınıza istediğiniz gibi birisi çıkmayabilir. Bütün tedbirlere rağmen, karşımıza çıkan eşin iyiliği veya kötülüğü aslında biraz da kaderimize bağlıdır. Doğru ve gerçekçi ölçütler kullanıldıktan sonra, karşımıza çıkan insanla bir ömür birlikte yaşayacağımız gerçeğiyle uyumlu olmak, ortak noktalarda buluşmak aslında mutluluk iksiridir.
Ailenin temelinde esas olan gönüllerin birlikteliğidir. Göz beğenirse, gönül sever; gönül severse, birlikte yaşamaya değer. Gönüllerdeki uyumlu birliktelik ebedi huzurunyolunu açar. Gönülleri birleşenler, gönül diliyle konuşurlar. Birbirlerini kırmaz ve incitmezler. Kırıcı ve incitici sözler yerine susmayı ve kalp kırmamayı tercih ederler. Nitekim;
“Bazen kırılsam da susuyorum,
Kırmaktan korktuğum için…
Mevla kalbi kırıkeylesin de
Kalp kıran eylemesin…”
Diye boşuna söylenmemiştir. Evliliğin temelindeki yersiz, anlamsız ve hoyrat tartışmalar, kimi zaman dinamit etkisi yapmaktadır. En iyisi; ya güzel söylemek ya da güzel susmaktır!
Ailenin temelindeki enönemli unsur uyumdur. Bir evin güzelliği, yakaladığı uyumdan belli olur. Bir evin tadı bağlılıktır, sadakattir. Bir evin huzuru saygı ve sevgidir. Bir evin zenginliği çocuklarıdır. Bir evin kuralı, memnuniyettir. Bir evin refahı memnun olan gönüllerdir. Bir evin neşesi, muhabbettir, sohbettir. Ailenin kuruluş aşamasında aileler ve evlenecek gençler, son derece hassas davranmalı, sağlam temelli bir aile kurmanın yolunu aramalıdırlar. Nasıl ki temeli zayıf bir bina kısa sürede çökerse, temeli sağlam olmayan bir aile de her an dağılabilir. O bakımdan; ailenin sağlam temeli, yuvanın gerçek güvencesidir.