*Bu meslek içinde ‘KORKU-yorum” başlığı ile yazmış, yorum getirmiş bir gazeteciyim.
*Biz derken, gazetecilik faaliyetini kayıtlı kuyutlu yürüten bir işletmenin sahibi olarak gazeteci arkadaşlarımızı da kapsayacak ‘ÇOĞUL’ bir dille, bizi gazeteciler olarak tanımlayabiliriz.
Böylesi bir konuda, kendimize ve topluma ‘BİZ KORKAK MIYIZ?” sorusunu sormaya ve yanıtlarını paylaşmaya ne gerek var? Niye böyle bir yazının ilhamı geldi?
*Toplumda kimi okur, yurttaş, gazeteciyi ‘korkaksınız, yazamazsınız, konuşamazsınız’ diye eleştirir. Hak da verir, ‘tabi biraz eleştirseniz, bilhassa siyasi eleştiri ile iktidarı hırpalasanız, kendinizi ya hapiste, ya yargı kıskacında, ya Maliye, SGK, BİK teftişinde bulursunuz… Aşınızdan, işinizden olursunuz.” der…
*Sistemin içinde DENETLEME var. Bugün bir denetim geçirdik mesela… Demirden korksak trene binmeyiz, denir ya… 25 yıldır trendeyiz çok şükür. Nice denetlemeler geçirdik. Sistemde düğmenin baştan yanlış iliklendiği durumlarda, gücümüz yettiğince düğmeleri doğru iliğe denk getirmenin gayretinde olduk. Vicdanlı ve adil bir niyetle, sistemin açıklarını ve safralarını yazabilecek olgunluğa, ferasete, cesaret denirse o cesarete sahip olmak için biz de kamuoyundan destek istedik. Tokat’ta gazetecilik olmuyor, çok şey görülmüyor, yazılmıyor, korkuluyor gibi bir algının gazeteciliği yıprattığının bilinmesini isteriz.
Biz varız… Gücümüz yettiğince, bildiğimiz kadarıyla, muhatabı ile yüz yüze göz göze gelebilme pahasına varız. ‘Soramaz, yazamaz’ gibi algının kurbanı olmamak için varız. Yazarız vicdanımız el verdiğinde. Konuşuruz elimizdeki bilgi, belge sağlam oldukça… Yeter ki derdimiz toplumsal yarar ve çözüm olsun. İyi hafta sonları…