BODRUMLAR BUZ GİBİ SOĞUK OLUR ÖĞRETMENİM
Bir köy öğretmeninin ağzından
“Aylardan mart, yıllardan 2018, günlerden pazartesi, Nazlı teyzenin okula geldiği günü hiç unutmayacağım. Elinde nüfus cüzdanı nefes nefese kalmış yorgun ayaklarının dayanamadığı ağırlığı bir sandalye üzerine oturarak dinlendirdikten sonra dile getirdiği okuma aşkını “Hoca hanım duydum ki okuma yazma seferberliği ilan edilmiş, beni okuma yazma kursuna kaydedin” dedi. Işıldayan gözleriyle ve çok samimi bir ses tonuyla. “Biliyor musun öğretmenim bodrumlar çok soğuk olur buz gibi, kapkaranlıktır, taş duvarları ıslak ve nemlidir birde üstüne kapıları kapattılar mı korkudan tir tir titrer kapının ne zaman açılacağını sabırsızlıkla beklersin. 55 yıl önce çocuk aklımla bu işkenceye dayanamadım ve okula gitmekten vazgeçtim. Siz beni okula geç kaldım diye bodruma kapatmazsınız değil mi hocam” dedi. Duyduklarım karşısında donakaldım ve sen merak etme teyze okula istediğin zaman gelebilirsin, okula geç kalmaktan hiç korkma dedim.
Nazlı teyzeyle tanışmam böyle oldu. Çok büyük bir aşkla okula geldi. Herkesten çok hevesliydi. 64 yaşında olmasına karşın en çok hevesli olan öğrencilerden birisiydi. Evli ve üç çocuk annesi olan Nazlı teyze çocuklarını okutmuş ama içinde ukde kalan ve sızım sızım sızlayan okuma aşkını bir türlü söndürememiş ve fırsat bulduğunda, şartlar olgunlaştığında yaşın önemi yok demiş ve elalem ne dere aldırmadan hatta kulaklarını tıkayarak kimseyi takmadan buraya gelmiş. En büyük desteği eşinden ve çocuklarından almış. Yıllardır hep başkası için çalışmış ve ilk defa kendisi için bir şey yapmanın vermiş olduğu gururla ve heyecanla, coşku dolu etrafına örnek olan bir teyze. 1952 doğumlu 15 kişilik bir ailede yaşayan ve o çocukluk döneminde okula geç kaldığı için cezalandırılan korkudan okulu bırakmak zorunda kalan ve okusaydım doktor olmak isterdim diyen çalışkan bir teyze. “Kur-anı Kerimi Arapçadan öğrendim biliyorum. Türkçeyi de öğrenip Kur-anı mealinden okumak istiyorum. Köylüler okula yazıldım diye benimle alay ettiler. Okuyup da müdür mü olacaksın dediler ama ben müdür olamasam da bir devlet kurumuna gittiğimde kapıdaki müdür yazısını okumak istiyorum dedim. Hastaneye gittiğimde doktorun ismini okurum gideceğim bölümü bilirim dedim. Okumak ve bilmek kadar güzel bir şey var mı? Takvim yapraklarını başkasına okutmaktan bıktım artık. Kendim okumak istiyorum. Bundan önce bir kez daha okuma kursu açılmıştı ama ben ona katılamamıştım. Çocuklar küçüktü iş çoktu. Nasip bu zamanaymış. İlanı duyunca koşturarak geldim. Okula geç gelince sen beni bodruma kapatmazsın değil mi öğretmenim. Orası çok soğuk duvarları ıslak ve zifiri karanlık ben çok korkuyorum öğretmenim” dedi.
Beni yüreğimden vurdu. Hiç aklımda yoktu zaten kaynaştırma eğitiminden dolayı yoğunluğum vardı. Ek olarak böyle bir kurs vermeyi hiç düşünmemiştim. Ama Nazlı teyzeyi görünce onu kıramadım ve bir kişide olsa bu kursu açmalıyım dedim ve kabul ettim. Artık Nazlı teyzem Takvim yapraklarını kendisi okuyor. Kimseye muhtaç değil doktora kendisi gidebiliyor. Bu güne kadar 6 yaş gurubu öğrencilerine okuma yazmayı öğrettim. ilk defa 65 yaşında bir öğrencim oldu ve onun okumaya duyduğu hevesi toprağın suya olan hasreti gibi dağın başına yağan kar gibi annenin yavrusuna olan sevdası gibi saf temiz ve içtenlikle beslediği öğrenme aşkına zaman ayırması kendisine mürşid olarak seçtiği ve öğrendiği bilgiyle önce kendisine ışık olacak ve Kur-an ı Kerimin ilk ayetleri “Oku oku oku.” ayetini Türkçe mealinden okuyup içindeki boşluğun yerini anlamla dolduracak ve etrafına ışık olacaktı. Okulunu bir gün bile aksatmayan ve geç kalmayan bir öğrenci. Teşekkürler Nazlı Taş teyze bize örnek olduğunuz için…
Filiz Ünlüsoy
Kömeç köyü İlk okul öğretmeni