Tokat Milletvekili Av. Yücel Bulut 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulunda söz alarak sulama birliklerinin prim borçları hakkında parlamentoya hitap etti. Bulut konuşmasında, “Gelin hep birlikte ortak akılla ve ortak vicdanla hareket edelim. Köylünün üzerindeki yükü alalım. Sulama birliklerinin prim borçları başta olmak üzere, bu borç kalemlerini çıkaracağımız bir kanunla terkin edelim, silelim” ifadelerini kullandı.
Geride kalan yaklaşık iki haftalık süre içerisinde TBMM Genel Kurulunda süren 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi görüşmeleri Cuma günü itibariyle sona erdi. 12 gün süren görüşmeler esnasında zaman zaman hararetin arttığı anlar da yaşandı. Bütçe görüşmeleri süresince ülke gündemini meşgul eden ve gündeme gelmesi gereken konuların Meclis kürsüsünden aktarıldı. Bütçe görüşmeleri süresince TBMM kürsüsünden sorunları dile getiren Tokat Milletvekili Yücel Bulut, son olarak geçtiğimiz hafta sulama birliklerinin prim borçlarına ilişkin konuşma yaptı ve bahsi geçen borçların çıkartılacak kanun hükmü ile silinerek köylünün sırtındaki yükün alınması talebini iletti.
Tokat Milletvekili Av. Yücel Bulut meclis kürsüsünde genel kurula hitaben yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi.
GARİBAN KÖYLÜ HACİZLERLE BOĞUŞUYOR!
Yüce meclise bir çözüm umudu ile Anadolu için bir sancı haline gelmiş bir konuyu hatırlatmak ve istişare ile ulaşmış olduğumuz çözüm önerilerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bütçe içerisinde yer alan ve devletin muhtemel ve müstakbel bir geliri olarak kabul edilen, bana göre hiçbir zaman tahsil edilemeyecek sözde bir gelir kalemi olan Sulama Birliklerinin SGK’ya olan prim borçları Anadolu’daki köylü için adeta bir zulüm halini almıştır. Biliyorsunuz yıllara sarih bir şekilde bu sulama birlikleri yıllarca siyasi iktidarların denetimi dışında kalmıştır. Yıllar süren bu ilgisizlik nedeni ile onlarca trilyon lirayı bulan bir borç batağına sürüklendiler ve fiilen iflas ettiler. Sayın Cumhurbaşkanımız Allah razı olsun yerinde ve zamanında bir tespit yaparak bu konuya müdahil oldu. Devlet Su İşleri Teşkilat Yasasında yeniden bir düzenlemeye gidilerek sulama birliklerinin yönetimleri feshedildi. Türkiye genelindeki 350’nin üzerinde sulama birliğine DSİ’den ağırlıklı olarak mühendis olan personeller buralara başkan olarak görevlendirildiler. Böylece yeni bir sayfa açılmış ve yeni bir sistem getirilmiş olmasına rağmen sulama birliklerini o halleri ile bıraktık. Günümüzde sulama birliklerinin sadece SGK’ya 223 Trilyon Lira borcu bulunmaktadır. Bunun 113 Trilyonu asıl alacak, 100 Trilyon Lirası gecikme faizidir. Her fırsatta faiz lobisine atıfta bulunuyoruz. Fakat böyle bir tabloyu faiz lobisi diye işaret ettiğimiz odaklar dahi görse iştahları kabarır. Asıl alacağa bir o kadar daha gecikme faizi ekleniyor ve 223 Trilyon Liralık bir meblağ sulama birliklerinden tahsil edilmeye çalışılıyor. Bahsi geçen bu birliklerde son yirmi yılda görev alan yöneticilerin mal varlıklarına 223 Trilyon Lirayı tasil etmek adına haciz konuldu. Bu birliklerde yöneticilik yapmış isimlerin birçoğu muhtarlar ve gariban köylülerdir. Çoğunun mevzuatı bilmediği ve üçer ay beşer ay bu birliklerde görev alan insanların çoğunun mal varlıkları hacizli hale geldi. Örnek verecek olursak Erbaa Erek Sulama Birliğinin 2 Trilyon Lira gibi bir rakamdaki borcuna karşılık devletimiz çözüm olarak 55 tane muhtarımızın kapısındaki 96 model satsa üç bin TL etmeyecek traktörüne, iki dönüm tarlasına, bomboş banka hesabına ve hasbel kader tarım sigortasından aldığı maaşa kadar haciz konuldu. Bu gariban köylülerin ve muhtarların maaşından alacağınız aylık iki yüz lira ile bu borcun tahsil edilmesi imkansızdır. Elde edilen para gecikme faizinin onda birine dahi denk gelmemektedir. Dolayısı ile devlet bir alacağı tahsil etmekten ziyade, zaten imkanları günden güne kısıtlı hale gelen köylüye zulmetmekten başka bir şey yapmıyor.
ELBİRLİĞİ İLE KÖYLÜYE JEST TEKLİFİ!
Türkiye’nin nüfusu 50 milyon iken köyde yaşayan insan sayısı 21,5 milyondu. Şu anda ki nüfusumuz 80 milyonu aşmış durumda iken köyde yaşayan nüfus 6,5 milyona düşmüş durumda. Günden güne köylü nüfusumuz azalıyor. Şehirler üzerinde bir baskı oluşmaya başlamış durumda. Siyasi iktidar buna çözüm olarak İşkur’u çıkarttı. İyi niyetli hareket ettiğinizi biliyorum fakat buna başka bir formülün eklenmesi gerekiyor. İşkur üzerinden yapılan yerleştirmeler ile ilgili kamuoyu yeteri kadar tatmin olmuyor. Devletin ihtiyacı olmayan kadrolar bazı kurumlara gönderilerek devletin mali imkanları önemli bir biçimde heba ediliyor. Bunun yerine köyde yaşamı özendirecek ve bu bütçeyi köyde yaşayan insanlara tahsis edebileceğimiz başka bir formül üretebiliriz. Ben bu parlamentonun en az yarısının köylü çocuğu olduğunun farkındayım. Buralardan bir yerlere mesaj göndermek veya oy devşirmek için söylemiyorum. Vicdanım emrettiği için söylüyorum. Ben 630 köyü olan bir memleketin milletvekiliyim. Kış mevsimi başladı. 630 köyün en az 300 tanesinde ışık dahi yanmıyordur çünkü köyler boşaldı hepsi şehir merkezlerine geldiler. Tokat’ta 400 tane gönüllü köy koruyucusu var. Bunlar yıllardır orada görev ifa ediyorlar. İstiyoruz ki bu İşkur imkanları köylerde ikamet eden insanlar için kullanılsın. Bu köy koruyucuları köyde oturmayı teşvik etmek amaçlı bir maaşa bağlansınlar ve devlet kadrosuna alınsınlar. Şimdi tekrardan sulama birlikleri meselesine dönecek olursak 6,5 milyon köylü ben köyde yaşayacağım ve üretime devam edeceğim diye direniyor, bizde devlet olarak diyoruz ki seni orada yaşatmayız. Bu 223 Trilyon Lirayı senden tasil edeceğiz. Bu meclisin ortak aklı ile bu konuya bir çözüm bulması lazım. Ben kısır bir döngüye dönüşmüş bilindik bir Anadolu gerçeğinden bahsediyorum. Sulama birlikleri prim borçlarını ödeyebilmek için köylünün üstüne yüklenmeye başladı. Köylüden alacağını tahsil etmek için bütün köyü hacizli hale getirdi. Bu işlemi yapmayan birlikler iflasa sürüklendi. Orada da SGK bütün köylünün maaşına haciz koydu. İktidar partisinin göreve getirdiği tüm bürokratlar ile görüştüm. Özellikle buradan Ak Parti Grup Başkanvekili arkadaşlarımıza sesleniyorum. Sulama birliklerinin bu prim borçları bir yasa ile müşterek akıl ile terkin edilmelidir ve silinmelidir. Onlarca iş adamının borçlarında nasıl ki indirime gidilmişse, terkin edilmişse, anlaşmaya gidilmişse bu gariban köylüye bu kadar ekonomik sıkıntı yaşanırken gelin el birliği ile bir jest yapalım. Tahsili mümkün olmayan bu alacak kalemlerini bir yasa ile terkin edelim. Bu sadece MHP’nin bir Milletvekilinin şahsi görüşü değildir. Birçok bürokratta bu fikri benimsemekte ve desteklemektedir. Sayın Veysel Eroğlu Sulama Birlikleri ile ilgili mevzuat değişirken bu konuyu işaret etmiş ve müjdelemişti. Bunun arkasında durmanızı rica ediyoruz. Bu konuda desteğinizi ve ortak akıl oluşturma konusundaki gayretlerinizi bekliyoruz.