BU YIL BİZE GÜLMEK YASAK, BELKİ SENEYE!”

Allah hayırlısını versin felaket üstüne felaket yaşıyoruz bu sene. Covid 19 dünyanın üstüne karabulut gibi çökerken dışarı adım atamayanlarımızın en önemli yakınma cümlesi, “Bu sene kış çok uzadı.” Cümlesiydi. “Bahar gelmeyecek mi? bahar gelmeyecek mi? nakaratının gerilerde kaldığını sanıyorduk. “Bu yıl bu dağların karı erimez” bıkkınlığını Pir sultan Abdal söylemiş. Kış onların zamandaymış. Şimdi kar mı yağıyor ki kalkmasın diye teselli arıyoruz? Meğer kar yağmadan da uzun geçen kışlar var imiş. Dışarı çıkıp yeşile basamadıktan sonra…

Ev hapsinden kurtulacağız ellam. Hükümetimiz karar almış, birçok dalda normalleşeceğiz derken. Bir dolu bastırdı ki Allah seni inandırsın, bahçelerde meyve sebze bırakmadı. “Allah nasibimizi ayırmıştır.” sözleriyle ümit ve teselli bulurken dolunun, bir dostun ev bahçesindeki marifetini görünce nasıl tepki vereceğimizi şaşırdık.

“Sokağa çıkma yasağından yararlanarak bu sene özenmiştim bahçeme” diyor. Karıklar açtım, fide getirttim. Suyunu ilacını eksik etmedim. Tam çiçekler yerini meyveye bırakıyorlardı ki akşamüstü bir dolu bindirdi. Çatıdan akan yağmur suları oluklara sığmıyordu. Duvar diplerinde biriken dolu, sabaha kadar erimedi. Şu fidana bakın ne kırılgan dal kaldı, ne yaprak.” Sağlam kalan dallar ise eli kesilmiş kol, ayağı kesilmiş bacak gibi çirkinleşmişti.

Pazar izninden yararlanarak birkaç arkadaşla kahvede toplandık. Masaların üstü bomboş. Ne okey takımı, ne iskambil kâğıdı, tavlalar bile raflarda yerini almış, melül mahzun dikiz ediyor, müşterileri. Oyun olmayınca lak lakla da vakit geçmiyor ki, canım.… Çayını içip ayaküstü “He yok” diyenler derhal terk ediyorlarmış kahveyi. Bu durumda kahveci nasıl para kazanacak? Her parti bitiminde oyuncu ve yancıların başına dikilip “Ne içersiniz?” demedikten sonra…

Dünyada bilim insanlarının laboratuarlardaki gayretleri, din adamlarının mabetlerdeki dualarıyla korona belasından kurtulduk, kurtulacağız derken bu kez de Kırım Kongo kanamalı ve ateşli hastalıklar müsebbibi, tanıdık kenenin yurdumuzu şereflendirip Sivas dolaylarına karargâh kurduğunu öğrendik. Hatta bu yıl Sivas’ta gerekli ilgiyi göremeyip ufak tefek birkaç hasardan sonra batı bölgelerimize yöneleceği söyleniyor.

Âşıkların, “İnsan bir ekin misali, seni eken biçer bir gün” dedikleri gerçekleşiyor mu, ne? Yüce Tanrımız, kene ve Covid 19 vasıtasıyla ektiklerini bir bir biçiyor mu? Bilmem ki…

Hâsılı, ne yandan bakarsak bakalım, “Bu yıl bize gülmek yasak / Belki seneye…” diyor, cümleye sağlıklar diliyorum…

Rasim Canbolat:

This website uses cookies.