BÜYÜK PLANLARA MARUZ KALMAKTAN KURTULMALIYIZ
Vicdan Hareketi Derneği Genel Başkanı Mahmut Delen, “Mazlum coğrafyaların kurtuluşu, ancak düşünsel çoraklıktan azad olmak ile mümkündür”
Vicdan Hareketi Derneği Genel Başkanı Mahmut Delen, Suriye, Arakan, Doğu Türkistan ve Mısır olmak üzere halkın kıyımdan geçirdiğini belirterek Müslüman coğrafyanın düşürüldüğü bu halin, halkın dahli olmayan süreçlerle emperyalistlerin, kitleleri düşünsel tasallut altında tutmasından kaynaklandığını söyledi.
DÜŞTÜĞÜMÜZ HAL, KÜRESEL POLİTİK BİR SORUNUN İZDÜŞÜMÜDÜR
Kendi ilkeleri ve nizam ideali ile gelecek tasavvurunda ortaklaşamayan topluluğun operasyonlara, kurgulara ve manipülasyona açık olacağını ifade eden Delen, “Bu kimi zaman gerçek bir soykırımdan, kimi zaman sözde mahkeme kararlarından, kimi zaman da kültür sömürüsünden başlayarak oluyor. Bir çırpıda sayacağımız ne çok örnek var: En son Suriye, Arakan, Doğu Türkistan ve bu birkaç gün içinde de tekrar Mısır. Bir işgale uğrayan yahut da yönetim boşluğu olan ülkeleri saymıyoruz bile. Bu halin ortaya çıkması ile birlikte çoğu STK, bu durum ile alakalı eylemsellikte bulunulması çağrısı yapıyor. Peki, bu eylemsellik nasıl olmalı? Meydanlara çıkıp ses yükseltmek, Müslümanlara yeni bir ufuk öneriyor mu? Bizim Vicdan Hareketi Derneği olarak kanaatimiz odur ki: Şu düştüğümüz hal, küresel politik bir sorunun izdüşümüdür. Kendi ilkeleri ve nizam ideali ile gelecek tasavvurunda ortaklaşamayan bu büyük topluluk, operasyonlara, kurgulara ve manipülasyona son derece açıktır” ifadelerini kullandı.
ELEŞTİREL DÜŞÜNCEYİ MERKEZE ALMALI
Delen öneri olarak, “Edilgen olmaktan kurtulmak için evvela muhatap olduğumuz büyük planlara maruz kalmaktan kurtulmalıyız. Bunun için de eleştirel düşünceyi merkeze almalı ve "ya böyle değilse?" sorusunu, her daim başucumuzda tutmalıyız. Ortak değerleri, tarihi mirası ve düşünsel vizyonumuzu masaya yaptırmalıyız. Küresel ölçekte düşünce gündemini yakalamayı ve bizden başkasına bir şey ifade etmeyecek tali tartışmaları, bu uzun yol boyunca gündemimizden çıkarmalıyız. Yeni yetişecek nesillerimizin, düşmanımız olan değerleri taşıyan gruplara propaganda malzemesi olmasını engellerken, aynı zamanda onların da kimseyi propaganda malzemesi yapmamasını sağlayacak bir bilinci kuşanmalarını da tesis etmeliyiz. Önerdiğimiz bu uzun ve meşakkatli yolun talibi olmak, ütopik bir çağrı gibi görülebilecektir. Lakin yakın tarihimize baktığımızda sıra sıra mazlum ülkelerin kapısını çalan felaketler, bizi bu fikirleri serdetmeye itmektedir” dedi.
