Nöbet sürem yirmi dört saatti. Yanımda din görevlisi ve bir öğretmen arkadaş vardı. Öğretmen odasında otururken, kapı vuruldu. Mehmet İnan girdi. Ağlıyordu. Mehmet İnan, yurda yeni gelmişti. Konuşma özürlüydü. Derdini zor anlatıyordu. Kendisini İmdat Direk ’in dövdüğünü söyledi. İmdat, on beş yaşında, şık giyimli bir öğrenciydi. Liderlik duygularına girerek küçüklere baskı yapıyordu. İmdat’ı çağırdım. Küçükleri dövmemesini söyledim. Çıktı gitti. Ben de takip ettim. Yatak odalarına çıktım. İmdat elinde bir sopa ile on bir kişiyi karşısına dizmişti. O konuşuyor, diğerleri dinliyordu.
Ben girince sustu. Sopayı istedim. Vermemek istedi. Elinden adlim. Öğretmen odasına inmesini söyledim. İtiraz etti. Saygısızlık etmemesini söyledim. Ama o müdürden başkasının sözüne uymayacağını söyledi. Bu odadan da ancak müdür söylerse çıkacağını söyleyerek direndi. “Nöbetçi öğretmen müdür kadar yetkilidir.” Dedim. Kesinlikle bu odada yatmayacağını söyledim. Odadan çıktık. Öğretmen odasına gidiyorduk. Birden koştu. Müdüre gideceğini söyleyip uzaklaştı. Müdürle görüşüp geldi. Diğer çocuklarla konuştum. Onlar üzerinde aşırı baskı yaratmıştı.
Çoraplarını ve ayaklarını onlara yıkatmıştı. Kendi yatağını da o çocuklar düzeltirmiş. Onu o gün başka bir yatakhanede yatırdım. Konuyu fazla uzatmadım. Bir sonraki nöbetimde yanıma çağırdım. Koltuğu gösterdim. Koltuğa oturdu. Ben hiçbir şey söylemeden:
”Hocam, geçen nöbetinizde olanlardan dolayı özür dilerim. Bir daha yapmam.” Dedi.
Kendisini onun için çağırmadığımı söyledim. Heyecanını yatıştırdım. Aile durumunu anlatmasını istedim. Anlattı:
“Ben küçükken babamı vurdular. Vuranlar bulunamadı. Büyük babam yaşlı, tek başına kalıyordu. Babam öldükten sonra annem evlendi. Bir üvey kardeşim var. Annemi seviyorum. Sık görüşmek istiyorum. Ama görüşemiyorum. Amcam, Almanya’da kalıyor. Beni de götürecekti. Götüremedi. Pidecide çalışıyorum. Para kazanıyorum. Kazandığım paranın bir kısmını yaşlı dedeme gönderiyorum Amcam, beni aldattı. Götürmedi. Ama ona muhtaç olmayacağım. Geleceğimi çok düşünüyorum. Onun için de huzursuz oluyorum. Özür dilerim hocam. Ne olur beni bağışla bundan sonra büyüklerime saygısızlık etmeyeceğim. Söz veriyorum. “ Dedi. Gitti.
O gittikten sonra düşündüm:” Biz bu çocukları anlayacak kadar yetişmemişiz. Önce biz yeterli eğitimi görmeliyiz. Sonra onları eğitmeliyiz.” Diye düşündüm.