DOĞUMUNUN 125. YILINDA ÂŞIK VEYSEL

DOĞUMUNUN 125. YILINDA ÂŞIK VEYSEL

                Türk Dünyası kültür ve sanat yaşamına ölümsüz eserler armağan eden saygın şahsiyetleri kamuoyuna tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla anma yılları ilan eden Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı – TÜRKSOY, 36. Dönem Daimi Konseyi kararı ile 2019 yılını büyük Azerbaycan şairi İmadeddin Nesimi’nin doğumunun 650. Yılı münasebetiyle “Nesimi’yi Anma Yılı” ve Türkiye’den ünlü Ozan Âşık Veysel’in doğumunun 125. Yılı münasebetiyle “Âşık Veysel Anma Yılı” olarak ilan etti.

                06 Mart 2019 Çarşamba günü Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY doğumunun 650. Yılı vesilesiyle Ankara’da “2019 İmadedin Nesimi Anma Yılı Açılış Töreni” düzenledi.

                Dünya Yazarlar ve Aydınlar Derneği ile Dünya Söz Akademisi Derneği işbirliğinde gerçekleştirilen Hamamönü Kültür Etkinlikleri kapsamında Kabakçı Konağında 09 Mart 2019 tarihinde “Doğumunun 125. Yılında Âşık Veysel” programı yaptık.

                Açılış konuşmalarını; Osman Baş (Dünya Yazarlar ve Aydınlar Derneği Başkanı.), Hayrettin İvgin (Dünya Söz Akademisi Başkanı),  Av. Alparslan Kayapınar  (Ankara Sivas Dernekler Federasyonu Başkanı) yaptılar.

                Kültür ve Turizm Bakanlığı Eski HAGEM Genel Müdürü Nail Tan “Doğumunun 125. Yılında Âşık Veysel” konulu sunum yaptı.

                Âşık geleneğinin öncü isimlerinden Âşık Veysel doğumunun 125. Yılında anıyoruz. Şiirleriyle, türküleriyle insanlara yol gösteren, Türkiye’nin yetiştirdiği büyük ozanlardandır. “Acı hayatım var. Fakat ben şikâyetçi değilim. Gözlerim kapanmış dünya bana zindan olmuş. Beni de dünya tanımıştır. Şikâyetçi değilim müsterihim.” Diyen Âşık Veysel ömrü boyunca şükrederek yaşamıştır.

                Nail Tan Hocamızın sunumundan, Âşık Veysel’in hayatından kısa bir kesiti okuyucularımla paylaşıyorum.

                “25 Ekim 1894 tarihinde Sivas'ın Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde çiftçi bir ailenin 3. çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.

                Dünyaya gelişi, o zamanlar çok normal olmasına karşın, günümüz açısından çok ilginçtir. Annesi Gülizar Hanım merada koyun sağmaya giderken sancısı gelir ve oracıkta doğurur Veysel'i. Göbek bağını dahi kendi keser.

                Küçük Veysel o zamanlar çok yaygın olan ve daha önce iki ablasını almış olan çiçek hastalığına yakalanır. Gözlerini kör oluşunu kendi ağzından okuyalım: 

                “Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kayarak düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım… Çiçek zorlu geldi. Sol gözüme çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bu gündür dünya başıma zindan.”

                Gözlerini dünyaya kapatan Veysel'in haline acıyan babası, ona oyalanması için bir saz alır. Zaman zaman evlerine gelen Âşıkları pür dikkat dinleyen Veysel, ilk saz dersini Çarmışıhlı Ali Ağa'dan alır.

                Anasıyla babası belki biz ölürüz de abisi bakamaz Veysel'e diye akrabalardan bir kızla, Esma ile evlendirirler Veysel'i. Bir kızı bir oğlu olur. Ama kara talih, oğlu daha 10 günlük iken anasının memesi ağzında kalır ve ölür. Daha bir içine kapanır Veysel. Kardeşinin de bir kızı olunca ev işlerine bakmaya bir yardımcı alırlar eve…

                Veysel hasta yatarken, kardeşi keven toplamakta iken yanaşma karısı Esmayı kandırıp kaçarlar. Kucağında 6 aylık bebesiyle kalır Veysel. Tam 2 yıl kucağında gezdirir Veysel kızını. Ama kader, o da yaşamaz.

5 Aralık 1931' de A. Kutsi Tecer ve arkadaşlarının düzenlediği Halk Şairleri Bayramına katılır. A. Kutsi Tecer'in direktifiyle Cumhuriyetin 10. yılına nazaran Atatürk için şiirler yazılır. Veysel'in destanı çok beğenilir, Ankara'ya gönderelim denir. Veysel "Ben gider okurum" der ve arkadaşıyla beraber yalın ayak yola düşer. Ama Atatürk'e ulaşamaz. Şiirini zar zor Hâkimiyet-i Milliye Gazetesine verir. Destanı 3 gün gazetelerde kalır. Bir salonda konser verir. Konserden sonra cebine para koyarlar birer takım elbise alırlar ve Veysel evine döner.

Ahmet Kutsi Tecer'in katkısıyla birçok köy enstitüsünde saz hocalığı yapar. Buralarda yeni edebiyatın önemli şahıslarıyla tanışıp şiirini iyiden iyiye geliştirir.

1965 yılında TBMM, özel bir kanunla Âşık Veysel'e, "Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü" 500 lira aylık bağlamıştır.

                21 Mart 1973, sabaha karşı saat 03.30 da Sivrialan köyünde vefat etmiştir. Evi müze olarak düzenlenmiştir.”

 

Programı Nursen Özdoğan Kurban sundu. Özcan Aydın ve Gulira Kasymkulova şarkıları ve türküleriyle katıldılar. Programda Âşık Veysel şiirleri seslendirildi. Şairler şiirlerini okudular.

 

Osman BAŞ

Osman Baş:

This website uses cookies.