EĞİTİM ALANI MEB’İN KENDİ SORUMLULUĞUNDA OLMALI
“MEB ile dini vakıf ve dernekler arasında imzalanan tüm protokoller iptal edilmelidir.”
Eğitim Sen Tokat Şube Yürütme Kurulu tarafından yapılan açıklamada, “Yerellerde Dini Vakıf ve Derneklerle Yapılan İşbirliği Eğitim Sistemini Tehdit Ediyor” denildi.
Tokat Eğitim Sen Şube Başkanı Hakan Gümüşdoğan sendika adına yaptığı basın açıklamasında, MEB’in son yıllarda kendi sorumluluğunda olması gereken eğitim alanının, Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, çeşitli dini vakıf ve derneklere açmasının son derece tehlikeli olduğunu söyledi.
Dini vakıf ve derneklerin okullarda örgütlenmesine hizmet edecek her faaliyetin yasa dışı olduğunu ifade eden Gümüşdoğan, Milli Eğitim Bakanlığının kimi zaman çeşitli protokollerle okul kapılarını dini vakıf ve derneklere açmaktan vazgeçmesi gerektiğini kaydetti.
“MEB ile dini vakıf ve dernekler arasında imzalanan tüm protokoller iptal edilmelidir” diyen Gümüşdoğan, “Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) uzun süredir eğitimin dinselleştirilmesi hedefiyle Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, çeşitli dini vakıf ve derneklerle ortak protokoller imzalanmakta. Yerellerde il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin katılımıyla çeşitli adlar altında toplantılar yapılmaktadır. Bugüne kadar MEB ile dini vakıf ve dernekler arasında imzalanan protokoller aracılığıyla çok sayıda okul, dini vakıf ve derneklerin temel faaliyet alanları haline getirilmiştir.MEB’e bağlı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün Ensar Vakfı ile 16 Mart 2017 yılında imzaladığı işbirliği protokolü sendikamızın başvurusu üzerine iptal edilmesine rağmen, çeşitli il ve ilçelerde MEB ile Ensar Vakfı arasındaki işbirliğinin kesintisiz bir şekilde sürdürüldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumun son örneği Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde yaşanmıştır. Ensar Vakfı Çaycuma Şube Başkanı’nın ilçe sorumlusu olduğu ‘Eğitime Destek Platformu’ toplantısı, Çaycuma İlçe Milli Eğitim Müdürü, Eğitim Bir Sen ilçe başkanı ve yönetim kurulu üyeleri, Türkiye Diyanet Vakfı ilçe temsilcisi, Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) temsilcisi, İlim Yayma Cemiyeti temsilcisi, İmam Hatipliler Derneği temsilcilerinin katılımıyla Ensar Vakfı Çaycuma Şube binasında yapılmıştır.MEB’in kamusal sorumluluğu gereği sorumlu olduğu asli görevleri vardır ve tıpkı bir hizmetin taşerona devredilmesi gibi, yargı kararlarına rağmen çeşitli dini vakıf ve dernekler üzerinden kendi sorumluluğunu geri plana itmesi kabul edilemez. Bu tür işbirliği ve toplantıların eğitim alanında çeşitli dini vakıf ve cemaatler üzerinden vesayet oluşturmayı hedeflediği açıktır ve bu durum devredilemez bir kamusal hizmet olan eğitimin doğasına aykırıdır. MEB ile Ensar Vakfı arasında 2017 yılında imzalanan işbirliği protokolü iptal edilmiş olmasına rağmen, söz konusu işbirliğinin fiilen sürdürülmek istenmesi yargı kararına meydan okumaktan başka bir anlama gelmemektedir” ifadelerini kullandı.
“DEVLET EĞİTİMİ DİNİ KURUMLARA GÖRE YAPMAMALI”
Eğitim sisteminin dini kurallara göre değil, evrensel ve bilimsel gerçeklere, toplumsal ihtiyaçlara göre düzenlenmesi gerektiğini belirten Gümüşdoğan, “Devlet eğitimi ve toplumsal yaşamı örgütlerken bunu dini kurumlara, dini kurallara, söylemlere ya da referanslara göre yapmamalı. MEB’in görevi çocuk ve gençleri insanlığın ortak evrensel değerleri doğrultusunda yetiştirmek, temel insan hakları ve çocukların yararını gözetecek, çocuk ve gençlerin kendini gerçekleştirebilmesi için mevcut bilgi birikimine ulaşmasına ve eleştirel düşünce becerisini kazanabilmesine olanak sağlayacak somut adımlar atmak olmalıdır. MEB ile dini vakıf ve dernekler arasında imzalanan tüm protokoller iptal edilmelidir. Hangi gerekçeyle olursa olsun eğitim alanının dini vakıf ve derneklerin temel faaliyet alanı haline getirilmesi uygulamalarına derhal son verilmeli, eğitimin yok olma noktasına getirilen laik, bilimsel ve kamusal niteliği güçlendirilmelidir” dedi.