Türkiye'deki sorunların ana kaynağının eğitim sistemindeki bozukluk olduğuna işaret eden Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, "Eğitimi çözmeden Türkiye’de hiçbir sorunu çözemezsiniz. Şuan ülkemizi yöneten siyasi partilerin yetkilileri de dâhil olmak üzere söylemiş oldukları beka sorununun en önemli ayağı eğitim sorunu." dedi.
Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Bursa Şube Başkanı Özkan Rona, Tokat Şube Başkanı Mithat Eş ve Tokat Eğitim İş ilk Kurucu Başkanı Süleyman Erkan ile birlikte gazetemize nezaket ziyaretinde bulundular.
Ziyaretçilerin Gazetemiz imtiyaz sahibi, gazeteci Fatih Kılıç ile eğitim üzerine sohbetleri oldu. Eğitim İş sendikası olarak Türkiye’nin farklı illerine sendikanın tanıtımı, eğitimde yaşanan sorunlar ve bu sorunların çözümlerine ilişkin fikir alışverişinde bulunmak üzere ziyaretler gerçekleştirdiklerini ifade eden Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Bu ziyaretlerde hem basını, hem Valiliğin, Milli Eğitimin bürokratlarını hem de tabi ki eğitim ile ilgili çalışan kurumları okulları üniversiteleri ziyaret ederek orada çalışanları yaptığımız iş ile ilgili bilgilendiriyoruz, bize destek olunması konusunda ikna etmeye çalışıyoruz hem de Türkiye’de ki eğitimin nasıl olması gerektiği konusunda karşılıklı görüş alışverişi yapıyoruz. Tüm bu sebeplerden bir hafta boyunca Tokat’tayız." dedi.
Ülkede yaşanan sorunların temel kaynağının eğitim olduğuna işaret eden Yıldırım, "Ülkede ciddi sorunlar var, bu sorunların ana kaynağı eğitim. Yani eğitimi çözmeden Türkiye’de hiçbir sorunu çözemezsiniz. Şuan ülkemizi yöneten siyasi partilerin yetkilileri de dâhil olmak üzere söylemiş oldukları beka sorununun en önemli ayağı eğitim sorunu. Eğitim sorunu çözülürse bahsedilen beka sorununun falan ortadan kalkacağını, Türkiye’nin bir arada birlikte kardeşçe yaşayarak ülkeyi hem ekonomik, eğitim anlamında bizim önümüzde olduğu ifade edilen ülkelerdeki başarıyı ve gelişimi yakalayacağımızdan eminiz.
Bunun için olmazsa olmazlar dediğimiz o ülkelerinde o yolları izleyerek ulaşmış olduğu çizgiye aynı yollardan en azından temel olarak aynı yollardan ulaşmak zorunda olduğumuzu da biliyoruz. Bu nedir? Çağdaş ve bilimsellikten asla uzaklaşmamak. Eğitimin olmadığı bir yerde siz o ülkeleri yakalama şansına sahip değilsiniz. O ülkeleri bizden çok ileriye götüren bugün bir hava savunması konusunda o ülkelere yalvartan, yada bizi sıkıntıya sokan teknolojik gelişmeleri ancak başka ülkelerden temin etme yoluyla elde edebiliriz. Ekonomik olarak kendi kendimize yetemeyiz, üretimden uzaklaşırız. Borçlanarak o ülkelere el açıp bize kredi verin, parasal ihtiyacımızı karşılayın, dolar ve Euro artmasın, Türk parası değer kazansın diye başka ülkelerin ticari kuruluşlarından ancak yardım isteyerek kendimizi ayakta tutmaya çalışırız. Yani biz bu noktadan eğitimimizi doğru yönlendirildiği takdirde çağdaş bilimsel ve layık eğitim sisteminde doğru yönetildiği şeklinde bizim kendi topraklarımızı insan zenginliği bakımından, yer altı-yer üstü zenginlikleri bakımından bugün dünyanın birçok ülkesinden çok daha ileri düzeye geçeceğimizden net olarak eminiz. Bunun için Mustafa Kemal Atatürk’ün kuruluş felsefesi içerisinde bizim ülkemize çizmiş olduğu yolu, günümüze güncelleyerek devam ettirmekten başka bir yol olduğunu düşünmüyoruz. Ülkemizin insanını ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, herkesin bir arada yaşayabileceği çok büyük ortak yönlerinde olduğunun farkına vararak bunu da fark ettirerek bir çalışma düzeni içerisinde olması lazım. Bizim çocuklarımızın yabancı çocuklardan geri kalır bir tarafı yok, zekâ düzeyi ve çalışma disiplini olarak. Yapacağımız tek şey çocuklarımızı doğru eğitmek, doğru yönlendirmek ve yetenekleri konusunda onların yeteneklerini geliştirerek hem kendisi hem de ülkemize faydalı birer vatandaş olarak yetiştirilmelerini sağlamak." diye konuştu.
"HER BAKAN YENİ BİR SİSTEM GETİRİYOR"
Yıldırım, eğitimde yaşanan başarısızlığın sürpriz olmadığını belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanının da ifade ettiği gibi eğitim de başarısız olduk söylemleri gibi evet başarısız olduk ama başarısız olunması sürpriz değildi. 17 yıllık bir iktidar var, her gelen Milli Eğitim Bakanı kendi partilerinden gelen Milli Eğitim Bakanının getirmiş olduğu müfredata kötü sistem diyerek çöpe atıp yeni bir sitem getiriyor, dünyanın hiçbir ülkesinde Milli Eğitim bakanları değiştiğinde sistem falan değişmez. Şuan baktığımızda dünyanın en iyi üniversiteleri arasında üniversitemiz olmayan, başarılı hiçbir icat üretemeyen Türkiye’deki ziraat hayvancılık sorunundan, teknolojik sanayi sorununa çözüm sunamayan bir üniversite ile karşı karşıyayız. Yani üniversitelerde ezberci eğitim sistemi ile ezberleyen mezun olan nesiller yetişiyor. Mezun olduktan sonra işsiz kalıyor, iş bulamıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"EĞİTİM GÜNÜ BİRLİK KARARLARLA YÖNETİLEBİLMEZ"
Milli Eğitim Bakanlığının genel politikalarını eleştiren Orhan Yıldırım, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Milli Eğitimin hali ortada kadrolu öğretmen atamasını bile gerçekleştiremeyen sözleşmeli ücretli öğretmenlik adı altında gençlerimizi mağdur eden mülakat sistemi ile kendi içlerinde ayrıştıran, gençlerin hayatını alt üst eden bir eğitim modellemesi ile karşı karşıyayız. Israrla söylememize rağmen bu sözleşmeli, ücretli öğretmenlik ve mülakat sistemi ile öğretmen atama sisteminden ne yazık ki vaz geçmediler. Yüz binin üzerinde öğretmen açığı var ısrarla atamasını yapmıyorlar. Eğitim günü birlik kararlarla yönetilebilecek bir sistem değildir. Gün geçmiyor öğretmene şiddet haberi basından duymayasınız. Geçmişte ufak tefek yaşanan bu olaylar artık günümüzde her hafta her hangi bir Anadolu ilinde şiddetin ötesine taşan duruma gelmiştir. Siz eğitimde öğretmeni etkisizleştirir sürekli kötülerseniz, işini yapmıyor gibi kamuoyu ile paylaşırsanız yada herhangi bir öğretmene sınıfta şiddet uygulandığında bir polise görevi başında şiddet uygulandığında ki tepkinizi vermezseniz sonuçta öğretmende bir insan sürekli bu kadar ötekileştirilen uygulamalar yaptırırsanız, bir süre sonra o öğretmende o şevk heyecan kalmaz ve benden bu kadar rolü ile işini yapma psikolojisine girmeye başlar. Bizde diyoruz ki devletin yetkililerine ve Sayın Milli Eğitim Bakanına eğitimin çözüm yolunun en önemli ayağı öğretmendir. Siz öğretmeni en değerli noktaya getireceksiniz ki itibar, yaşam biçimi, aldığı ekonomik kazanç ve çalışma düzeni, özlük hakları konusunda en iyi duruma getireceksiniz ki öğretmen bu işe sıkı sıkıya sarılacak ve Türkiye’nin olumsuzluklarının tamamının giderileceği yerin eğitim olduğunu bilerek bunun çözümüne kendini ortaya koyacak. Ancak bu şekilde eğitimin düzeleceğini biz biliyoruz ve bu noktada çalışmalarınızda aynı şekilde sürüyor. Son dönemse Sayın Milli Eğitim Müdürü ile yaptığımız görüşmede de ifade ettik, Türkiye’de ki okullarda değerler eğitimi adı altında verilen eğitimin dışarıdan bu konuda yeterliliği yetkinliği bilinmeyen uzmanlığı belli olmayan, pedagojik formasyonu yeterli olmayan adı sanı bilinmeyen herhangi bir kişinin gelip okulda çocuklarımızın karşısına bilmediğimiz bir bilgiyi aktarması değil tam tersi verilmesi gereken bir değer varsa onu okulumuzda ki öğretmenlerimizin o konu hakkında bilgilendirilerek o okulun öğretmeni tarafından rahatlıkla verilebileceğini, eğitimin eğitimciler eliyle yürütülmesi konusunda biz çok net tavrımızı söylüyoruz."