EĞİTİM İŞ’TEN 2018-2019 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI YARIYIL DEĞERLENDİRME RAPORU

Raporda, sınav sistemlerinde ve müfredattaki değişiklikler, dernek ve vakıflarla imzalanan protokoller, derslik açıkları, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, personel istihdam sorunları, öğrencilerin tarikat ve cemaatlerin yurtlarına mahkum edilmesi, çocukların örgün eğitim dışına itilmesi, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi sorunların bu öğretim yılına damgasını vurduğu kaydedildi.

2018-2019 eğitim-öğretim yılında bilimsel, laik ve çağdaş eğitimden biraz daha uzaklaşıldığı ifadelerine yer verilen raporda, “Eğitimde dinselleşme çabaları devam ediyor” denildi.

OKULLARDA “HAREMLİK-SELAMLIK”

            Eğitim İş Sendikası Tokat Şube Başkanı Mithat Eş Yönetim Kurulu adına yaptığı açıklamada, “10 Eylül 2018’de Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile MEB’e bağlı her kuruma mescit ve abdesthane açma zorunluluğu getirildi. Çok Programlı Anadolu Lisesi ve mesleki ve teknik eğitim kurumlarında karma eğitim yapılması şartı kaldırıldı.

            Karma eğitimi yok etmeye çalışan, okullarımızı “haremlik-selamlık” şeklinde ayırmaya kalkan bu anlayış; çocuklarımızı eşit haklara sahip, ülkenin geleceğinde yararlı yurttaşlar olarak eğitip yetiştirmek yerine, onları cinsel kimlikleriyle ön plana çıkarmaktadır. Çağdaş, laik ve bilimsel eğitimde bu uygulama kabul edilemez. Eğitim-İş olarak, Cumhuriyet kazanımlarını geriletecek olan bu yanlış girişimin iptali için dava açtık.

            Milli Eğitim Bakanlığı, başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, iktidara yakın dini kurum ve vakıflarla imzaladığı protokollere 2018-2019 eğitim öğretim yılında da devam etmiş, protokollere yenileri eklenmiştir.

            Bakanlığın, protokoller dönemi ile Milli Eğitimi bir takım dernek ve vakıflar eline terk etmesi politikasının son örneği ise Server Gençlik ve Spor Kulübü Derneği’nin yarıyıl tatilinde gerçekleşmek üzere "Haydi Çocuklar Camiye Projesi" adı altında, erkek çocukların camilerde namaz kılması ve bununla birlikte belirlenen sureleri ezberlemesi karşılığında puanlamalar yapılarak, ödüller verilmesi yönünde düzenlediği yarışma olmuştur.

            Söz konusu yarışmanın okullarda duyurulması ile ilgili derneklerin okullarda faaliyet göstermesine izin verilmesi yönündeki Bakanlık işlemine Sendikamızca dava açılmıştır.

Ayrıca 4-6 yaş çocuklarımıza zorunlu okul öncesi eğitim verilmesi, okul öncesinde yüzde yüz okullaşma sağlanması gerekirken hızla bu hedeften uzaklaşılmakta, bu yaş çocuklarımız Diyanet İşleri Başkanlığı gibi işi eğitim olmayan kurumlarca dini eğitim/ değerler eğitimi adı altında en verimli çağları heba edilmeye çalışılmaktadır.

            Eğitim-İş olarak dernek ve vakıfların eğitimin paydaşı haline getirilmesine yönelik politikaya geçit vermeyeceğiz” dedi.

EĞİTİME BÜTÇEDEN PAY YOK

            Başkan Eş, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve altyapı sorunlarına rağmen 2019 yılı için 113 milyar 813 milyon TL olarak belirlendiğini belirterek, “Bütçeden Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bu miktar, eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan ve eksiklikleri gidermekten oldukça uzaktır. Yıllardır eğitime en çok pay ayırdığını iddia eden Hükümet, 2019 yılı için de sadece zorunlu harcamaları karşılayan bir bütçe hazırlamıştır.AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay % 17,18 iken, 2019 yılı itibariyle bu oran % 4,88’e gerilemiştir. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden yatırımlara ayrılan pay, AKP iktidarı döneminde sürekli azalma eğilimi göstermiş ve 16 yıllık AKP iktidarı döneminde neredeyse en düşük seviyeye gerilemiştir.

Eğitim yatırımlarına ayrılan pay AKP’nin gerçek eğitim politikasını ortaya koymaktadır. Son 16 yılda özel okullara sürekli destek verilirken, devlet okulları kendi sorunları ile baş başa bırakılmıştır” ifadelerine yer verdi.

EĞİTİMDE YAŞANAN TİCARİLEŞME, ÖZELLEŞTİRME VE DİNSELLEŞTİRME DEVAM EDİYOR

            Başkan Eş açıklamasını şöyle sürdürdü:  “Milli Eğitim Bakanlığı’nın, gelecek 3 yıla dair hedef ve yaklaşımlarını içeren "2023 Eğitim Vizyonu", Bakan Ziya Selçuk tarafından Bakanlık yerine Saray’da açıklandı.Program, eğitim alanında yıllardır izlenen politikalarda köklü bir değişikliğe gidilmeyeceğini, eğitimde yaşanan ticarileşme, özelleştirme ve dinselleştirme uygulamalarının hız kesmeden devam edeceğini ortaya koydu.

2023 Eğitim Vizyonu’nda “Okulların Finansmanı” başlığı altında yer alan;

“Özel sektör ve sivil toplum iş birlikleriyle eğitim kurumlarının finansmanına destek sağlanacaktır.”

“Okul Aile Birliği gelirleri yeni bir yapıya kavuşturulacaktır.”

“Eğitime ve okullarımıza bağış yapacak kişilerin farklı miktar, tema ve yöntemle bağış yapabilmesi için il ve bakanlık düzeyinde bir yapı kurulacak, mevzuat, yazılım ve erişim düzenlemeleri yapılacaktır.”

İfadeleri eğitimin finansmanının yine hayırseverlere ve velilere yükleneceğinin göstergesi olmuştur.

Öğretmenliğe kabulde uygulanan ve eğitim fakülteleri tarafından verilen pedagojik formasyon şartının kaldırılması ve MEB bünyesinde verilecek olması yeni bir yandaş kayırma formülü yaratıldığına dair kaygılara yol açtı”

EĞİTİM SİSTEMİ İŞLEVSİZ HALE GETİRİLDİ

            “2023 Eğitim Vizyonu’nda, "… ikili eğitime son verme hedefi" diğer programlarda olduğu gibi tekrar edilmiştir. Ancak bilindiği gibi AKP iktidarında tekli eğitim yapan okullar bile ikili eğitime geçmiş; okul binaları hem içeriden tuğlalarla bölünmüş ve hem de okul bahçeleri küçültülmüş, eğitim sistemi işlevsiz hale getirilmiştir.2017-18 eğitim-öğretim yılı verilerine göre ilköğretim kurumlarının yüzde 14.4; ortaöğretim okullarının ise yüzde 6.4’ünde ikili eğitim yapılıyor. MEB verilerine göre, 2019 sonuna kadar ikili öğretimin kaldırılması için Türkiye genelinde 57 bin 132’si temel eğitimde, 1.630’u ise ortaöğretimde olmak üzere toplam 58 bin 762 derslik yapılması gerekiyor. Ancak MEB bütçesinden yatırımlara ayrılan pay ile bunu gerçekleştirmek mümkün görünmüyor.

            Taşımalı eğitime baktığımızda, toplam 43 bin 405 okul, 12 bin 55 merkez okula taşınmaktadır. Taşınan öğrenci sayısı ise 810 bin 35’tir.

            Eğitimlerine devam etmek için yerleşim yerlerine en yakın ilçelere giden öğrenciler Aladağ’da olduğu gibi devlete ait yurt olmadığı için yine cemaat ve tarikatların yurtlarına yönlendirilmektedir”

EĞİTİMİN EŞİT, PARASIZ, BİLİMSEL, LAİK VE KAMUSAL NİTELİĞİ ARTTIRILMALI

            Başkan Eş, “Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların, bakan değişikliğine, büyük reformlar gerçekleştirileceği vaadiyle açıklanan vizyon belgelerine rağmen, 2018-2019 eğitim öğretim yılında da artarak devam ettiği görülmektedir. Eğitimde yaşanan yapısal sorunlar karşısında MEB’in somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığı, eğitimde yaşanan ticarileşme, özelleştirme ve dinselleştirme uygulamalarının hız kesmeden devam edeceği görülmüştür.

Daha önce defalarca söylediğimiz gibi eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların aşılmasının, çocukların nitelikli bir eğitime ulaşabilmesini sağlamak için bugüne kadar izlenen bilimsel olmayan eğitim politikalarını tamamen değiştirmekten geçmektedir. Yaşanan karanlık tablodan çıkışın tek yolu ise eğitimin eşit, parasız, bilimsel, laik ve kamusal niteliğinin arttırılmasıdır.

            Eğitim-İş olarak, parasız, bilimsel, demokratik, laik, ulusal ve karma eğitim mücadelemize, Atatürk’ü ve devrimlerini anlatmaya, haksızlığa, hukuksuzluğa maruz kalmış tüm eğitim emekçilerinin yanında olmaya devam edeceğiz. Yolumuz çağdaş uygarlık yoludur, yolumuz Cumhuriyet yoludur ve bu yoldan asla dönmeyiz” diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Tokat Haber:

This website uses cookies.