EKREM İMAMOĞLU

24 Haziran-20 Eylül 2019 İstanbul

İmamoğlu kayığına binen,  Kılıcdaroğlu’nu sahile bırakanlar ve Ekrem’in kayığıyla denize açılanlar! Ekrem’in kayığında neler vardı da kayığına bindiniz? Kayığa binenler hatırlıyor musunuz nelerin olduğunu? Çok taze olduğu için hatırlatmama gerek yok, siz onu biliyorsunuz. Ama sakın unutmayın, çünkü ileride lazım olacak! Ancak o kayıkta sizin göremediğiniz şişirilmiş bir bot vardı ve İmamoğlu sizi avlayıp denizin ortasında kayıkta bırakarak o botla tek başına denize yeniden açıldı. Hem de ne açılma! Rahmetli Barış Manço’nun dediği gibi “ani bir U dönüşüyle” sizi dibi delik kayıkta denizin ortasında bırakarak.

Ne oldu bu yaklaşık iki ay içerisinde? Bir kere dağ fare doğurdu! Gerçi bu insanların dağı her zaman gebeydi ama bizim saflar karın şişliğini on yılda bir keramet zannederek o karına bir neşter vuruyorlar. Karşılarına nur topu gibi bir kurtarıcı beklerken fareyle karşılaşıyorlar! Tabii olarak o karnın şişmesine, masum bir şişkinlik olarak görülmesine de bir nebze bizim cenah neden oluyor! O şişkinliğin masum ve meşru görünmesi bizim cenahın gayretiyle oluyor! Bu mümbit toprakların mübarek canlı, faydalı canlı doğurmasına engel oluyor bizim cenah, yaklaşık on yılda bir!

İmamoğlucular, direkt veya dolaylı olarak HDP’ciler, nasılsınız şimdi? Pişman mısınız, yoksa hala uyanamadınız mı? Adam Üsküdar’ı geçmek üzere haberiniz olsun!  Fareyle arkadaş olan kedicikler, ciğerleriniz söküldü mü?

Geçenlerde İstanbul’u sel götürdü. Gördünüz mü? Büyük maddi zararların yanında bir de can kaybı oldu. Okuduğu Yasinler işe yaramadı, sünnetullaha tabi olan tabiatın fizik kanunu kendini gösterdi! Doğal afettir, ne zaman geleceği belli olmaz. Evet, bazı doğal afetleri önlemek mümkün değil ama zararlarını azaltmak önceden tedbir almayla mümkündür. Burada bakılacak olan şey önceden tedbir alınmış mı, afet sırasında yöneticilerin mağdurlara karşı aldığı tavırdır. Hiç unutmam; Soma faciasında enerji bakanı Taner Yıldız’ın aldığı tavır, adeta orada yatıp kalkması sonucu olabilecek muhtemel olayları kontrol altında tutması bir yönetici basiretiydi, bir insani tavırdı. Oysa İstanbul felaketi esnasında ise çok yorulmuş olan Sayın İmamoğlu ikinci tatilini yapmaktaydı. Felaket günü sabaha kadar İmamoğlu ortalıkta yok, ayranı mı çok kaçırmış, ne yapmışsa başkan keyfine devam ediyor. Koordinasyonda itfaiyeciler “ne yapacağız başkanım?” diye soracaklar ama başkan ortalıkta yok, ulaşmak mümkün değil. Ertesi sabah kalkıyor, üzerini giyiyor ve gayet normal bir olaymış gibi “yahu haberler vermedi, şimdi öğrendim, hava durumunda böyle bir felakete yönelik görüntü yoktu, gereği yapılacak” minvalde bir açıklama yapıyor ve tatiline kaldığı yerden devam ediyor. Ne kadar önemli bir tatilmiş ki bir felaket arkasından tatiline kaldığı yerden devam ediyor. Yoksa basında çıkan yorumlara göre Amerikan gizli servisiyle bir başka yatta gizli görüşme mi yapıyordu? Basın bu, yazar ve sabaha da sesi çıkar!

Ekrem İmamoğlu’nun, “Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan uyarı ‘orta’ şiddetli idi” açıklamasına karşın, Meteoroloji Genel Müdürlüğü; “Bu doğru değildir, 17 Ağustos 2019 Cumartesi günü Genel Müdürlüğümüz tarafından İstanbul için yayımlanan uyarıda yağış şiddeti; ‘orta’ değil, ‘kuvvetli’ olarak rapor edilmiştir” şeklinde cevap veriyor. Ancak bunu da dikkate almayan Ekrem, aynı şekilde kendisini eleştirenlere ise “boş boş konuşuyorlar” şeklinde hakaret ediyor. Hani her şey güzel olacaktı? Affedersiniz ama her şeyi …. götürecek! Öyle gözükmüyor mu? Eee boşa dememişler “perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” diye.

“İzin yapmayan adam çalışmamış adamdır” sözünü lügatimize kazandıran beyefendi çok çalışıp acayip yorulduğu için tatil hakkını kullanıyordur! Bulutlar siz de tam zamanını buldunuz, herif tatildeyken niye yağıyorsunuz!? Havada asılı kalın, herif tatilini bitirdiğinde yeryüzüne inseydiniz ya! Tatilin ortasında Pervin Buldan’ın uyarısı mı aklına geldi yoksa ikinci yatta aldığı talimat bu yönde miydi? Pervin Buldan “23 Haziranda nasıl sizinle beraber İstanbul’u aldıysak siz de bize yardımcı olacaksınız, üçüncü tatili düşünmeyin” imasında mı bulunmuş. Bunun üzerine bizim Ekrem usta hemen apar topar, rakıyı makıyı, yatı matı bırakıp soluğu Diyarbakır’da aldı, vatandaşlarını kucakladı! 24 Haziran öncesinde sözü İstanbul halkına vermemişti, HDP seçmenine vermişti ve sözünü de tutarak milletini bir güzel kucakladı. Demek ki kucaklama buymuş, bizimkiler anlamamış! Evet, “hangi ortamda olursan ol sözünü tut” bu olsa gerek! Anladınız mı saflar! Kollarının, kulaklarının ve gözlerinin neden büyük olduğunu! Yakında canan hanımı kucaklayacak, demir parmaklıklar arkasına götürecek ve orada şişmesini, halk gözünde masum ve mağdur olmasını bekleyecek. Çıkınca da aklanmış ve paklanmış bir şekilde potansiyel lider olarak millete yutturulacağı zamanı millet bekleyecek, öyle mi? Mağdur edebiyatı? Edebiyat parçalayanların karşısına “ikra” ile çıkmazsanız Allah üzerinize pislik yağdırır. Yanlış mı düşünüyorum?

Sahi bu makam araçlarına ne oldu? Sizi her türlü israftan, zamdan, partizanlıktan kurtaracaktı! Ya Kılıçdaroğlu’nun namus sözü! “Kimseyi işten çıkarmayacağız” diye. Ne oldu, bu boyunu aşan sözün devamı? Ekranlar karşısında sizden birkaç oy alabilmek için büyük bir iştahla söylüyordu ya bunları!  Onu yetimlerin hamisi olarak görmüştünüz “aslı yok yaylasındaki koyunları sayarken!” Ne oldu? “Hastayum dedum inanmadunuz, hastayum dedum inanmadunuz. Şimdi ne oldi? Eldum işte.”(Temel fıkrasından). Öleceksiniz, siz ölürken de milleti de öldüreceksiniz. Allah buna razı olur mu?

Gezi olaylarının anarşistlerini değişik yerlere müdür tayin ettiği söyleniyor sayın İmamoğlu’nun. Kılıçdaroğlu’nun haberi var mı bilmiyorum. Partizanlık bu, üç ayda diz boyunu geçti. -AKP yi de bunun için eleştirmiştiniz. Doğrusu haklıydınız. Ancak “yılana sarılmaya” gerek var mıydı? Demokratik hakkınızı kullanıp boş oy verseydiniz bu kadar vebal altına girmezdiniz!- “Siyasi işe alınmalar” ayağından masumları, muhaliflerini Beşer Esed kafa yapısıyla bir bir işten atıyorlar. Canan hanım da bunun adalete uygun olduğunun fetvasını vermekle meşgul. -Allah’ım, peynir tulumu kime emanet!- Neden bunu yapıyorlar? Diyet borcu olduklarını işe alabilmek, kendilerine başkanlığı altın tepside sunanlara verdikleri sözü tutabilmek için mi? Evet, HDP’lileri, boşalttıkları yere yerleştirmek için olmasın bu masumların ekmeğiyle oynama durumu. Bu terörü bilinçli bir şekilde lanetlemeyen insanlar dolaylı olarak teröristlere yardım ve yataklık yapmış olmaz mı? Ne dersiniz? İstanbul’un zenginliklerini gayrımeşru yoldan sömürmez mi? “Zulüm 1453’de başladı” diyenler iş başına getirildi. Bu İttihat terakki kafası değil mi? 1453’den önce hiçbir cami yoktu İstanbul’da. Ayasofya da bir kilise idi. Bu adamlar camileri yıkmaya başlayınca Ekrem’e oy veren CHP ve HDP dışındaki Ekrem taraftarları dozerlerin önüne yatacak mı? Ekrem’e oy veren Müslümanların diğer Müslümanlara inat olsun diye oy verdikleri söyleniyor. Peki, karşı tarafın beyinsiz Müslümanları nasıl hesap verecek, siz Müslümanlar (tepki oyuna neden olanlar) siz de iyi misiniz acaba!

İBB TV logosundaki İstanbul’un sembolünü hatırlıyor musunuz? Neydi o logo? Bu logoda İstanbul’un yedi tepesi ve cami vardı. Bu logo yaklaşık 50 sene (24 Şubat 1969) önceki yarışmada ödüllerin tümünü (1., 2., 3.) almış. Şimdi ne oldu? İftiharla sunumunu yaptığınız Yasin okuyan sevgili belediye başkanınız bu logoyu iptal etti. Onun yerine LGBT renklerini barındıran ve İstanbul’a ait neyi temsil ettiği bilinmeyen logo ile değiştirilmiş. Her şey çok güzel oluyor mu!?

Ataları gibi Kuran’dan haz etmeyen (her ne kadar İmamın oğlu olsa da!) ama takiyyeyi iyi yapan (Yasin okuyan…) sevgili başkanınız size kazık attı ve üç ay içinde kutsallarımızı yok etmeye başladı bile!. Bu hızla, beş yıl sonra nelerin olabileceğini, İstanbul’u Konstantinopolis’e çevirip çeviremeyeceğini bir düşünün bakıyım. Evet düşünün, kitap ile ve akıl ile. Tayyip yaptı diye Çamlıca camisinin minarelerini yıktırır içini de heykelle doldurup müzeye çevirirse hiç şaşmayın. Yapmaz demeyin; -Müslüman birinin gereksiz dediğine takiyye yapan biri hayli halli gereksiz der- yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Beylikdüzü’nden bellidir. Ekremus’a oy veren ve safını bugüne kadar sağdan yana almış Müslümanlar gurur duyun! Rahatsınız herhalde!

İsmet YALÇINKAYA

İsmet Yalçınkaya:

This website uses cookies.