ERKAN BİRLİK İLE SÖYLEŞİ…
ERKAN BİRLİK İLE SÖYLEŞİ…
Genç Yazar Erkan Birlik “Ama eminim ki gençlik üzerine düşeni yapacak ve bizi, ulaşmamız gereken yerlere, kitap okuma oranını güçlendirerek ulaştıracaklardır”
SORU-Erkan Bey, yeni kitabınız hayırlı olsun. Kitabınızın adı ve konusu nedir?
ERKAN BİRLİK- Öncelikle yazarlara, eserlerine ve sanat icra edip üretenlere destek olduğunuz ve de onların yanında olduğunuz için sizlere teşekkür ediyorum. İlk kitabım Silinme’ de de ilk röportajımı size vermiştim. Yine sizlere veriyorum. Bu sebepten tarihin olumlu yanının tekerrürünü yaşıyorum. Bundan dolayı son derece mutluyum.
Yeni kitabımızı sevgili yazar arkadaşım Sevgi Karanfiler ile birlikte yazdım. Bu kitap proje kitap olmakla birlikte diğer aşk kitaplardan farklı olması için elimizden geleni yaptık. Yani anlatmak istediğim, vıcık vıcık aşkları değil gerçek mucizevi aşkı konu almış olmamızdır.
Soru–İlk kitabınız Silinmeden sonra, kısa zamanda yeni kitabınızı yayınladınız. Gençler ise kitaplarını yayınevlerinin yayınlamadığından şikayetçi. Siz bu kadar kısa zamanda nasıl yayınladınız?
ERKAN BİRLİK- Sevgili Turan Bey, sizlerde bilirsiniz ki yayınevlerinin de bazı kıstasları var. Kitabı belli bazı süzgeçlerden geçirip alıyorlar. Ardından yayınlamaya karar veriyorlar. Onlar da bu konuda haklı. Her kitabı alıp baskıya vermek doğru değil. Kitap yazmak öyle kolay bir iş değildir. Yazar yeni bir dünya yaratıp bu dünyanın yöneticisi oluyor. Her şeyiyle, olumlu olumsuz bir yönetimden bahsediyorum. Bu yüzden basitçe yazılan, edebi değeri olmayan kitaplar bence yayınlatılmamalıdır. Bunu neden söylediğimi size basit bir örnekle açıklayabilirim. Bir kitap vardır. Ömürlüktür. Bir kitap vardır. Altı ay sonra ömrünü yitirir. Yazara bir kitap daha yazma gereksinimini doğurur. Sevgili yazarlarımız öncelikle yazmak için yazmaktansa ömürlük bir eseri nasıl ortaya çıkarabilirim diye düşünmelidir.
Silinme den sonra kısa zamanda nasıl diğer kitabı yayınladığım konusuna gelecek olursak, her şeyden önce benim yazarlığa nasıl adım attığımı anlatmam gerekir. Ben yazar olmadan önce, yani Silinme’den kısa bir süre önce kendime beş – altı konu belirledim. Yani bu önemli camiaya, tabir-i caizse elimi kolumu sallayarak giremezdim. Tam donanımlı olmasam da çok iyi konular hazırlayıp ilk beş sene içerisinde çıkaracağım kitapların konularını hazırladım. Böylelikle orta vadede rahat olabilecektim. Gençlere anlatmak istediğim, bir şeyler yapmak istiyorlarsa hazır olsunlar. Bugün olmasa bile yarın onlar için çok güzel olacaktır.
SORU-“Halkımız kitap okumuyor” yakınmalarına katılıyor musunuz?
ERFKAN BİRLİK- Gerçeği söylemek gerekirse, ülkemizde kitap okunmuyor. Bu sözümü destekleyen bazı raporlar da var. Mesela Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) verilerine göre; Türkiye, kitap okuma oranında dünyada 86’ncı sırada bulunuyor. Yoksul Afrika ülkeleri ile aynı kaderi paylaşmamızı doğru bulmuyorum. Çünkü “gelişmekte olan bir ülke” olarak lanse ediliyorsak, bu alanda da yani kitap okuma konusunda da gelişme göstermemiz gerekiyor. Kültür-sanat ülke gelişiminden ayrı tutulamaz. Eğer tutuluyorsa tam gelişiyor sayılamaz. Kitap okuyan ülke geleceğine umut ile bakıyor demektir. Örnek olarak Hindistan’ı vermek istiyorum. 2017’deki kitap okuma saatleri alanında Hindistan 10-11 saat ile birinci oldu. Kolay kolay da yerlerini kimseye kaptırmayacak gibi görünüyorlar. Peki kitap okumanın ülke gelişimine katkısı nedir? Hindistan örneğini bilerek verdim. Kitap okuma oranında birinci olmalarının karşılığını ekonomik ve bilimsel alanda alıyorlar. Bugün Dünya’nın en büyük markalarında çalışan mühendis ve yöneticiler Hindistan kökenlidir. İki binden fazla üniversitenin bulunduğu ülkeden onlarca ünlü matematikçi çıkmış ve yüzlerce yeni formül ve teorem üretilmiştir. Nobel ödüllerine bakıldığında da Hindistan’ın okuma oranının bilim seviyesini etkilediği oldukça net biçimde görülebilir. Peki biz, niçin, kitap okumanın önemini anlayamıyor ve niçin bunun farkına varamıyoruz? Aslında kitapların üzerine düşsek Türkiye’nin varacağı yerleri tahmin bile edemiyorum. Ama eminim ki gençlik üzerine düşeni yapacak ve bizi, ulaşmamız gereken yerlere, kitap okuma oranını güçlendirerek ulaştıracaklardır.
SORU-Kitap satılsa da okunmuyor mu sizce?
ERKAN BİRLİK- Kitap satıldıktan sonra, okuyup okumamanın takdiri okuyucuya kalıyor. İster aldıktan hemen sonra okur, isterse sonra okur. Ama şöyle de bir şey oluyor. Benimde genelde başıma gelen konuyu anlatayım size. Okurun, okuduğu bir kitap var. Fakat önüne çok sevdiği ve ya istediği kitap çıkıyor. Kaçırır mı, hemen alıyor. Okuyacak olduğu kitapların yanına koyuyor. Vakti zamanı gelince sevgiliye kavuşur gibi aşkla kitabı eline alıp okuyor. Yani sevgili Turan Bey, siz de bilirsiniz ki kitaplar biblo değildir. Onlar okunmak isterler. Sadece okunmak…
SORU-Özellikle gençlerimiz ve halkımızın kitap okunması için neler önereceksiniz?
ERKAN BİRLİK- Önerebileceğim birçok şey var. Ama bir atasözü, bazılarımız için geç kaldığımız düşüncesine itiyor beni: “Ağaç yaş iken eğilir”. Yani birçoğumuzun da bildiği gibi burada -insanoğlu çocukken daha kolay eğitilir, büyüğü eğitmek zordur– diyor. Anlatmak istediğim şudur ki; çok küçük yaşlarda eğitimin ilk başlandığı yer olan, ailede, ilk öğretmen anne ve babanın, çocuklarına, kitap okumanın ne denli güzel olduğunu anlatması gerekiyor. Aile içerisinde çocuk kitap alışkanlığını kazanırsa sonrası çorap söküğü gibi gelecektir. Kitap okuyan çocuk, artık kendi yaşıtlarından daha fazla bilgi sahibi olduğu için daha hızlı olgunlaşacak. Sığ düşünen biri iken artık ufku zorlayan hatta ufkun ötesine geçen bir birey haline gelecek. Yani her şey önce sevgili anne ve babalarımıza düşüyor. Onlar bu ateşi yakacak ve ardından çocuklarının, etrafını ne kadar aydınlatacağını görecekler. Buraya kadar söylediklerim kitap okuma alışkanlığı olan çocuklarımız içindi. Ama kitap okumayan ve kitap okuma alışkanlığı olamayan gençler ve de halkımız için durum biraz daha zor görünüyor. Nedenini sorarsanız, onları sarıp sarmalayan teknoloji ürünlerini size örnek göstereceğim. Halkımız, inanın sanki hipnozlanmış gibi teknolojik ürünlere bağlanmışlar. Sanki kurtulmak istiyor, ama kurtulamıyor gibiler. Bu yüzden, bu kurtuluş için kitap okusunlar.
SORU–Siz çok aktif insansınız. Bunu çok okumaya ve yazmaya mı borçlusunuz?
ERKAN BİRLİK- Aslında sadece okumak ve yazmak yetmiyor. Benim hayatımda, benim buralara gelmemi tetikleyen bazı olumsuz anılarım oldu. Aslında yaşadıklarıma, bana bu olumsuzlukları yaşatanlara teşekkür bile ediyorum. Niye diye sorarsanız, ben onlar sayesinde gözlerimi açtım. Sıradan bir hayatı terk edip güzel bir hayata doğru yola çıktım. Bu yolda, beni hiç tanımayan insanların desteğini gördüm. Beni hiç tanımıyor, ama yardım etmek istiyorlardı. İlk kitabımdan sonra, genç yazar olduğum için birçok şehirden destek mesajları aldım. Bu, benim için çok önemliydi. Çünkü ne reklam yaptıracak param ne de arkamda sağlam bir yayınevi vardı. Her şeyi kendi imkanlarımla yapmak durumundaydım. İşte bu yalnız kaldığım yazarlık ortamında, gördüğüm manevi destek ile hiçbir engele takılı kalmadım. Yıkıp geçtim. Çünkü artık arkamda bana inanan insanlar vardı. Durmak gibi bir lüksüm olamayacağı için sürekli aktifiyetimi korumak ve üretmek durumundayım. Yani sonuç olarak, okumaya da yazmaya ihtiyacım var.
SORU-Sizin çok seçici olmanız ve özgüveniniz yazmaya dayalı diyebilir miyiz?
ERKAN BİRLİK- Aslında doğrudan olmasa da dolaylı yolla bu böyle. Çünkü 2016 yılında kitabımı çıkarmadan önce de büyük bir özgüvene ve sarsılmaz sabıra sahiptim. Vakti zamanında, birçok engelle karşılaştığım için bu engellerden nasıl sıyrılabileceğimi biliyorum. İlk engelde düşüp aynı yerde sayıp durmuyorum. Bu engelleri aşmak sabırla oluyor. Sabır da özgüvenimi besliyor. Sonunda tamamlanan özgüvenimle herkesin yapamayacağı işlere adım atıyorum. Bunu kendimi övme sebebiyle söylemiyorum, ama kitap yazmak, gerçekten kolay bir iş değil. Farklı dünyalar yaratıp, o dünyadaki her karakterin yerine geçip hikayelerini yazmak ve okura iyi eserler sunabilmek kolay değil. Bu zorlukları hiçbir beklentimiz olmadan yapıyoruz. Bütün bu yaptıklarımız özgüvenimizin tam olması sebebiyle bizleri tetikliyor. Yoksa inanın ne kalemi elimize alabilir ne de yazar olabilirdik.
SORU–Kitap yayınlatamayanlara ne tavsiye edersiniz?
ERKAN BİRLİK- Şimdi yazar ne sebeple kitabını yayınlatamıyor öğrenmek gerek. Eğer yayınevi tarafından iyi bir eser olmadığı kanaatine varılıp kabul edilmemişse bunun için yapılacak tek şey eseri yeniden ele alıp daha iyi bir hale getirip tekrar yayınevine sunmaktır. Yani bunun çözümü budur. Yazar, eseri iyileştirdiğini biliyor ve yayınevi hala kabul etmiyorsa başka yayınevlerine sunmakla buna çözüm bulabilir. Kitap yayınlatamamasının diğer bir sebebi de maddi kaynaklı olabilir. Yüzde sekseni, zaten bunun yüzünden yayınlatamıyor. Şahsen ben, maddi durumum yetersiz kaldığı için kitabımı yayınlatamama gibi bir durum ile karşı karşıya kalmıştım. Bankadan kredi çekerek kitabımı çıkardım. Artı krediyi ödemek için işe de girdim. Bu böyle olmamalı. Başa gelen hükümetlerin bu konuya çare bulmaları gerekiyor. Çünkü Hindistan örneğini verdim. Kitap okuyarak nerelere geldiğini söyledim. Bu nedenden dolayı ülkemizin, yazarlarına sahip çıkıp onların çıkaracağı eserler konusunda kolaylıkların sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Böylelikle, kurulan bu bağ ile çok önemli yerlere gelebileceğimi düşünüyorum. Sonuç olarak yazarlara ve eserlere sahip çıkılsın, ülkemiz ileriye gitsin diyorum.
SORU-İlerisi için hangi kitabı hazırlıyorsunuz?
ERKAN BİRLİK- İlerisi için çok planım var. Ama bunları gerçekleştirebilecek, faaliyete sokabilecek imkanlarım olabilecek mi bilmiyorum. Silinme gibi askeri kurgudan keskin bir sıçrayış ile Mucize-Aşk adında aşk kitabı yazdım. Şimdi her şeye sıfır çekip kendimi formatladım. Yeni bir eser yazmak ve olmayanı yaratmak için yeni bir zihin gerekli. Ben şimdi bu adımı attım. Çok önce yapmak istiyordum. Fakat nasip bugüneymiş. Yazacağım eserleri şu an için saklamak zorundayım. Çünkü olmayanı yapacağım. İlham kaynağı olmaları açısından birçok kitap okuyup çokça film izliyorum. Sonuçta farklı zihinlerden esinlenmek gerekiyor. Ama esinlenmek derken komple kopyala-yapıştırdan bahsetmiyorum. Bazı yazar dostlarımız, bu yanılgıya maalesef düşüyorlar. Başka eserleri alıyor, karakterleri ve birkaç konuyu değiştirip okura sunuyorlar. Herkes aynı rüzgarda çok yükseğe çıkacak değil ya. Kendi rüzgarımızı kendimiz yaratıp ne kadar yükseğe çıkacağımıza kendimiz karar vereceğiz. İşte yeni çıkacak kitaplarda ben bunu yapacağım. Umarım başarılı olurum.
SORU–Başka neler anlatacaksınız?
ERKAN BİRLİK- Genç yazar ve gençüreten olarak, değerli büyüklerimden destek istiyorum. Sadece kendim için değil, hayali olan, ama imkansızlıklar yüzünden gerçekleştiremeyen gençler için istiyorum bunu. Bugün bizlere yapılabilecek en küçük yardım ile şahsımızı değil, toplum çıkarlarını gözeteceğiz. Hep birlikte el ele verdiğimizde ne kadar büyük olduğumuzu göreceğiz.
Gençlerimize ve çocuklarımıza da inandıkları yolda başarı temenni ediyorum. Sabır etsinler ve asla yollarından geri dönmesinler. En küçük engelde düşüp, düştükleri yerde kalmasınlar. “Yapamadı”,”yapamayacak” diyenlere inat başarsınlar. Her şeyin kendi ellerinde olduğunu asla unutmasınlar.
Çok güzel genç yazarlara ve kitap çıkarmak isteyen ve bu alanda kalıcı olmak isteyenlere çok faydalı bir röportaj oldu Erkan sana çok teşekkür ederim okurlarımız adına.