Ey Türk Titre ve Kendine Gel Şiir Kitabının Şairi Harun Atalay. “ Kitabımın amacı Türklük bilinci oluşturmakta sonrası insanlık ve sevgi diyebiliriz.”
SORU-Sizinle seneler önce röportaj yapmıştık ama bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
HARUN ATALAY- Sizinle tekrar karşılaşmak güzel, tekrardan memnun oldum. Evet, yıllar önce bir röportaj yapmıştık. Ben Harun ATALAY, 1984 Sungurlu / Çorum doğumluyum. Bir sağlık çalışanıyım aynı zamanda yazıyla meşgulüm.
SORU- Hülya çok okunan bir romanınızdı ama başka kitaplarınız da var, en çok hangi yönünüz güçlü sizce, şiir mi roman mı?
HARUN ATALAY- Hülya çok beğenilen bir romanımdı, güzel geri dönüşler aldım ve çok memnun oldum. Bazı yazarlar tek bir istikamet üzere devam ederler, ben maalesef onların arasına girmiyorum. Hem şiiri hem romanı seviyorum. Hâl böyle olunca ikisini de kaleme alıyorum. İkisinin hazzı da başka.
SORU-Yeni kitabınızdan bahseder misiniz?
HARUN ATALAY- Yeni kitabım, Ey Türk! Titre ve Kendine Gel! Adını sekiz yıl önce Rusya’da yazdığım şiirimden alıyor. Bu bir şiir kitabı. Yılların birikimini bu kitapta topladım, 175 şiirden oluşmakta. İçeriği oldukça geniş, burada anlatmaya kalksam sayfalar alır. Kısaca özetlemem gerekirse, başlangıcını kitabelerimizin üzerine basa basa vurguladığı Türklük bilinci oluşturmakta sonrası insanlık ve sevgi diyebiliriz.
SORU-Kendini sürekli geliştiren bir yazar olarak neler yapıyorsunuz?
HARUN ATALAY- Elimden geldiğince okumaya çalışıyorum, fazlasıyla araştırıyorum. Vakti boşa geçirmeyi pek sevmiyorum, fırsat bulduğum anda okuyorum, yazıyorum, yazacaklarımı kafamda tasarlıyorum. Defalarca yazdıklarımı inceleyip düzeltmelerini yapıyorum. Neticede ortaya çıkan kitaptır, asla kötü olmasını istemem. En önemlisi hep olumlu düşünmeye gayret ediyorum, güzel düşünceler diğer güzelliklerin gelmesini sağlıyor.
SORU- Sizce şiir insanın duygularını en çok ifade eden şey mi? Çok insan şiir yazar da.
HARUN ATALAY- Bu konu göreceli diye düşünüyorum; evet, kimileri duygularını şiirle ifade ediyor, kimileri öykü, hikâyelerle, kimileri romanlarla. Sanırım en çok konuşarak. Ben herkesin bir şeyler yazmasını isterim, konuştuklarının cüzi miktarını kaleme ayırmaları gerektiğini düşünüyorum. Hem yazanın hem okuyanın hem konuşanın neler hissettiği daha güzel anlaşılır.
SORU- Yeni kitap çalışmalarınız var mı?
HARUN ATALAY- Yazmak benim için çok çok önemli bir olgu. Adeta uzuvlarımdan biri, ben istemesem bile kendini hatırlatıyor, beni unutma diyor. O yüzden yeni kitap çalışmalarım hep var. Eğer farklı düşünceler yakama yapışmazsa ara verdiğim bir romanım var, ona devam edeceğim. Birinci önceliğim buydu lâkin şiirler kendini gösterince uzun bir süre ara vermek zorunda kaldım. Artık başlayabilirim.
SORU-Hülya romanınız en çok okunan romanınız mı 3. baskıyı yapmıştı?
HARUN ATALAY- Evet, Hülya en çok okunan kitabım, 3’ten sonra birkaç baskı daha yaptı.
SORU- Okuyan az, yazan çok yargısını nasıl karşılıyorsunuz?
HARUN ATALAY- Maalesef ülkemizde okuma oranı düşük. Farkında olduğumuz hâlde yükseltmek için uğraşmıyoruz. En büyük kaybımız bu. Eğer okursak muhteşem şeyler yapacağımıza inanıyorum. Aslında yazan sayımız da düşük. Nedendir bilmem kaleme ve kitaba ciddi oranda soğukluğumuz var. Bunu kırmamız gerek. Sözde herkes hayatımı yazsam roman olur diyor ama ne okuduğu var ne yazdığı. Toplumda yazan çok yargısı var, buna katılıyorum, etrafta yazarım diye dolaşan çok kişi olduğu için bu düşünce kafalarda yer ediyor. İşin garip tarafı yazan arkadaşlarımız da doğru dürüst okumuyor, sadece yazıyor ve mükemmel olduğunu düşünüyor. Yine de onları takdir ediyorum, neticede yazma cesaretini gösteriyorlar. Şayet okur kitlemiz çok olsaydı kimlerin iyi, kimlerin vasat yazdığını açığa çıkarır, gerçek eserlere hak ettiği değeri verdirirdi.
SORU–Hem işe hem aileye hem de yazmaya yönelmek nasıl bir duygu?
HARUN ATALAY- Yazmak muhteşem bir duygu lâkin her vakitte olmuyor. Özellikle aileyle birlikteyken hiç olmuyor diyebilirim. Neticede hayatın bizden istedikleri var, evle, aileyle, geçinmeyle… ilgili. Benim açımdan hepsinin yeri ayrı, kime ne kadar değer vermem gerektiğini bildiğim için kendimi ona göre ayarlıyorum. Yazmak bir esinlenme meselesi, öyle pat diye gelmiyor, uygun ortam gerekiyor. Bu aileyle ilgilenirken zor oluyor, duygu, esinlenme olsa bile bu defa yazacak yer, vakit gerekiyor. Ben daha çok çalışırken yazıyorum. Yoğun dahi olsam kafamda şekillendiriyorum ve bir boşlukta kâğıda aktarıyorum. Şunu bilirim; yazmanın sevgisi başka ailenin başka, birbirine karıştırmamalı insan. Her duygu çok önemlidir ve yerine göre davranılmalıdır.
SORU-Yazmak isteyenlere ne tavsiye edersiniz, şiir, roman hikâye ya da deneme?
HARUN ATALAY- Öncelikle çok okumalarını tavsiye ederim. Herkes başta usta bir okuyucu olmalı. Kelimelerin gücünü, imlâ, noktalamanın ne kadar önemli olduğunu, akıcılığın bir kitap için ne denli gerekli olduğunu bilmeleri gerekir. En önemlisi yabancı kelimelerden uzak durmaları gerekir, güzel Türkçemizi çok iyi bilmeleri gerekir. Sonrası kolay, kalp ve beyin yeterli donanıma sahip olunca neyi yazması gerektiğini şıp diye söyler.