38°C
25 December 2024
Köşe Yazıları

HER ŞEYDEN ŞÜPHE ETMEYEN OĞLUM

  • Mart 10, 2020
  • 7 min read
HER ŞEYDEN ŞÜPHE ETMEYEN OĞLUM

Sevgili oğlum,

       Bazen gençler ile görev gereği sohbet etmek zorunda kalıyoruz da, gençlere kitaplar vermek, dergiler vermek, kalemler ve defterler vermek, yani onların ufkunu açacak malzemeler hediye etmek gençler nezdinde bir şey ifade etmiyor. Hemen tüketecekleri hemen kullanacakları maddi şeyler bekliyorlar insandan. Maddi olarak bir şey veremediğin zaman kötü oluyorsun onların gözünde ve  “ben her şeyden şüphe ederim” diyen insanlar gözünde onlara sanki faydalı olmayacak şüpheli hale geliyorsun. Tabii ki onların bu düşünceleri kitap okumadıkları için önyargılarının çok olmasından, herkesi,  aynı görmelerinden atalarımızın deyimi ile “yaş odunla kuru odunu aynı anda yakmaya “ çalışmalarından meydana geliyor.

      Sevgili oğlum,

      Gençleri kullanana siyasi, kurumsal amaçları için onları bir araç olarak gören insanlarda var, gerçekten de gençleri severek onların gelişmesini hayatın içinde olmasını siyasi, kurumsal ve sosyal açıdan teşkilatlarda görev alarak geleceğe hazırlanmasını sırf Allah rızası için isteyen de. İnsanların gerçek niyetini anlamadan önyargılarla herkesi “şüphe edilecek insan” olarak algılamakta da doğru değil. Her insan farklıdır. Kötü insan belki gençlerin çevresinde çok ise de gerçek manada gençleri seven insan da az değildir. Ama herkesi aynı kefeye koyar da “Herkesten şüphe ediyorum” diye her önüne gelene bunu söyleyen gençler varsa çevresinde iyi niyetli insanları da uzaklaştırıyorlar demektir. Gençler herkesten her şeyden şüphe etmek yerine kendilerini sorgulayarak yanlışlarını tespit ederek, yanlışlarında ısrar etmemeye baksalar daha iyi olmaz mı? Hatasını anladığı zaman özür dilemek, teşekkür etmek her gencin bilmesi gereken şeyler.

      Sevgili oğlum,

      İnsanların ne amaçla sana yaklaştıklarını doğru olarak bilirsen o zaman hayatın daha rahat olur. Gençlerin hayatta farkına varamadıkları da çoğu zaman bu.  Kendilerine zarar verdiğini zannettikleri insanların gerçekte kendisini seven insan olduğunu anladıkları zaman da onları yanlarında bulamamaları veya hatalarını anlayıp da  onlardan özür dilememeleri. İradelerine yenik düşmeleri. Egolarının efendisi olmak yerine egolarının esiri olmayı tercih etmelerinden meydana geliyor.  Egosunun efendisi olan ve onu terbiye edenler başarılı  ve baş oluyorlar işte.  Egosunun efendisi olan ailesinin de kurumunun da  efendisi oluyor zamanla.

DİKKAT!  FETÖ’nün Siyasi Ayağını Söyleyeyim Mi?

       Sevgili oğlum,

        Kimi insan yaşça büyük anne  ve babasına saygı zannederek ne derse desin hemen onaylıyorlar. Bunu da saygı sanarak  “ Sen haklısın ama sakın annem veya babam duymasın” diyorlar. Bunu da saygı sanıyorlar. Halbuki doğruyu söylemedikleri için hem anne ve babalarına saygısızlık ediyorlar hem de kendileri doğru olmayan şeyi savundukları  için zamanla doğru  insanları kendilerinden uzaklaştırıyorlar ama  farkına varamadıkları  için de  “ artık yanımıza  gelmiyorsun” diyerek onları  suçluyor hem de  çocuklarının  o doğru söyleyenlerden uzak kalmasını sağlayarak en büyük kötülüğü de  çocuklarına veriyorlar. Bunun da farkına varamıyorlar tabii ki. Bu bana bol bol sigara içip de arada  gördüğü annesinin yanında  sigara içmeyerek ona saygı gösterdiğini zanneden  insanları hatırlatıyor. Bana da sık sık “eskiden gelirdin , şimdi gelmiyorsun” diyenlere  “neden gelmediğimi bana değil kendinize sorun , gerçek cevabı  alırsınız “ diyesim geliyor.

          Sevgili oğlum,

          En kolay yol başkalarının hatasına suçlayıcı savcı olmak, kendi hatalarına en büyük avukat olmak yerine en güzel gerçeklerin hakimi olmak dururken insanlar kendilerine hakım olmayıp başkalarına savcı kendilerine avukat olunca adalet olmuyor.

         Alime sormuşlar  “bugüne kadar okudun ne biliyorsun söyle “ demişlerde  “haddimi bilirim” demiş. En büyük meziyet insanın kendi egosuna hakim olarak kendi hatalarını düzeltmek için çaba harcamaktır. “Haklısın” diyerek geçmeden önce de  haklı olmanın gereğini yaparak özür diledikten sonra da  aynı hatayı yapmamak. Ama insanlar bir “Haklısın” sözünden sonra  gene aynı hatalara devam ediyorlar bu da insanların  birbirini  anlamalarını ve gerçek manada sevmelerine engel oluyor. işte bu vurdumduymazlıklar  İnsanların gerçek dost bulmalarına da engel oluyor  çok zaman.

       Sevgili oğlum,

       Her şeyi  doğru değerlendirmeye  bakarak, gereksiz şüphe ve endişelerden umutsuzluklardan uzak  durarak hayata  güzel bakarak  öğrenciysek derslerimize, iş hayatındaysak işimize  emekli ya da ev kadını isek aile mutluluğumuzu, perçinlemek için  tüm gücümüzle  çalışırsak    hayat bize gülümseyecektir.

DİKKAT!  ÇOK DUYGULANDIM

         Değerli oğlum,

         Bu sana yazdıklarımı bizi dinleme gereği duyan ve ciddiye alan bizden şüphe etmeyen herkese anlatıyoruz. Ama dediğim gibi “her şeyden şüphe ederim “ diyen insana kimse  bir  katkı sağlayamaz  ki . ” Algılarını kapatmış, anlamamak da direnen ve kalıcı olarak anlama engelli olmuş” insana biz ne verebiliriz? Bu durumda durarak en güzel yol kitap okuyarak bilgimizi artırmaya bakmak. Çünkü ne yaparsak yapalım birileri yaptıklarımızı eksik görüyor ve bizim de engelimizi ima ederek eksik görüyor. Gerçekleri ise Yaradan görüyor.

        Sevgili oğlum,

        Her şeyi eleştirmek doğru olmadığı gibi her şeye olumlu bakmak ve yanlışları görmemezlikten gelmek de doğru değil.” Ben eleştirirsem, fikirlerimi anlatırsam beni de eleştirirler” korkusu ile gerçekleri söylememek de insanın kendisine zarar vermesi ihanet etmesi gibi gelir bana. Hem eleştireceğiz hem de eleştirileceğiz. Ama her şeyimizi de “Sen yanlış düşünüyorsun”  yaklaşımı ile değerlendiren ya  “engelli olduğundan yanlış düşünüyorsun”  gibi engelli insanı küçümseyen yaklaşımlarla yaklaşan insana da tepkimizi göstermemiz lazım. Kendini sağlam sanarak başkalarına  “engelli olduğu için yanlış düşünüyor” yaklaşımına girenlerin nereden engelli olduğunu var sen düşün”

       Canım oğlum,

        Bir mektubumun sonuna daha geldim. Günlük yaşadığım ve kimselere anlatamadığım şeyleri burada mektuplar haline getirerek sana anlatmak ve beni rahatlatıyor. Yazarken kimse bana  “Sen yanlış düşünüyorsun” demiyor. Bu  da benim  daha gayretli mektuplar yazmama  sebep oluyor ve  anlayan anlıyor anlamayan da okusun  eleştirsin  onların da  hakkı.

       Seni muhabbetle kucaklıyorum.

    Yanlış düşündüğümüzü düşünene de doğru düşündüğünü söyleyenlere de selam olsun. Herkese saygımız var saygı ve sevgimiz bitmeyen hazine ve hayatta tutunduğumuz umudumuz.

About Author

Turan Yalçın

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
tokat haberleri reseller tokat haberleri
kingroyal meritking meritking giriş kingroyal giriş madridbet