İDARECİ VE LİDER FARKINI İYİ BİLEN YÖNETİCİ

Sevgili yönetici dostum,

Bir Valinin liderlik sırlarını anlatan  “Recep Yazıcıoğlu’nın Liderlik sırları” kitabımı kaleme almıştım. Orada Recep Yazıcıoğlu’nun şahsiyetinde  liderliği anlatmıştım. Bu yazımda  idareci ile lider arasındaki farkı bu kitap bağlamında sana da anlatmak istedim. Olabilir ki, sen de, bunu okuyan da ders çıkararak faydalanırlar bu yazıdan

Sevgili dostum genç yönetici.;

İdareci ve lider arasında 10 fark  Recep Yazıcıoğlu’nun hayatına  baktığım zaman şunlar bana göre:

Lider samimidir ve samimiyetle hareket eder. Bu samimiyette “ başkaları bana darılır mı, küser mi” diye art niyetle hareket etmez. Önemli olan iç sesi ile hareket etmektir. Yani lider içinden geldiği gibi smaimi davranır ve  davreanışlarından da sorumluluk alır  ve sonuçlarından  da   kimseyi suçlamaz ve  davranışlarının sonuçlarından kendisinin sorumlu olduğunu bilir.

İdareci ise  adı üstünde idare eder ve insanların duymak istediği  şeyleri söyler. İnsanlar üzerinde konuştuklarının   ne tesir bıraktığını asla düşünmez ve bu da  ona  uzun vadede zarar veren tutum olur.Ama idare etmeye  çalıştığından  gelecekte  başına ne geleceğini düşünmez ve zarar görünce de suçlayacak birileri arar her zaman.

Lider hızlı hareket ederek, kısa yoldan sorun  büyümeden  çözer. Bu da ona rahatlık sağlar.Hızlı  hareket etmek zaman planlaması yapan liderin özelliğidir ve   zamanı  iyi kullandıklarından dolayı da    her şeye zaman  ayırırlar. ıah

İdareci ise işi  gereksiz yere  uzatmaya bakar ve iş uzadıkça sorun büyür ve  başka sorunlarda böylece üst üste yğılınca   sonra suçu hep başkalarında aramaya bakar. İşler arasında boğulur. Soranlara da her  iki kelimesinden birisi “yoğunum” lafı ile cevap verir. Bu yoğunluk sorunları çözmeden idare etmesinin sonucudur aslında.

Lider okumayı sever. Kitap okur, gazete okur ve gazetede şahsına  yönelik eleştirilere   mantıklı ve  samimi cevaplar verir.Eleştiri yapana kızmaz ve  neden eleştirdiğini öğrenmeye bakar. Eleştiriyi yapan insan ila diyaloğa girerek   sebeb araştırarak çözüm  bulmaya çalışır.

İdare eden ise  okumaz ve hakkında yazılmış  şeyleri bile kulaktan dolma bilgilerle öğrendiğinden  gerçeği göremez  Sonunda da  olayı yanlış anlayarak yanlış sonuçlara ulaşır. Bu da daha çok sinirlenmesine sebep olur.

Lider yerinden yönetimi ister ve işleri gerekirse alt kadamelere devrederek, alt kademeelre güvendiğini gösterir ve sorunların yerinden halledilmesini ister.  İşi uzatmaya değil çözmeye yönelik davranır.

İdareci ise  her şeyi kendinin karar vermesini ister ve  bu yüzden alt kademesine güvenmez. Alt kadame de ona güvenmeyince güvensizlik ortamında işler daha da uzar.

Lider ekip çalışmasına  yönelir ve “ biz” der. Yönetime alt kademelerin de halkında katılımını ister. Karar sizin der. Onların kararına da sayguı gösterir. İştişare eden   kolay kolay yanılmaz yani..ı

İdareci ise  ekip çalışmasına fazla önem vermez ve “ her şeyi ben bilirim” diyerek  halkına ve  alt kademedekilere güvenmez ve sevmez. Onlar da  idarecisini sever mi acaba?

Lider bilim, kültür ve sanat olaylarını yakından takip ederek bilim ve sanat adamını sever, destekler ve  onları yüreklendirerek motive eder. Yönetimi altında  geöçmişte o ile   veya kuruma katkısı olanları unutmaz ve  toplantılar düzenleyerek o şahsı ve   insnaları anar.

İdare eden  ise bilime ne gerek var  der. Sanata  değer vermez. Bu da  bilim ve sanat adamlarının   idareciye karşı sevgisini azaltarak önyargılarını da artırmaktan başka işe yaramaz.

Lider davete icabet etmeye bakar. Alt, üst diye bakmaz. Ne kadar davete icap etse o kadar insan  olduğunun farkına varır. Çünkü davete icap ettiği zaman   insanlığının  sevincini yaşar.Lider  daha çok davetlerde ve  halkın arasında   onlar gibi yaşayarak    lidferliğini gösterir.

İdareci ise sadece kendisine faydalı olacağına inandığı davetlere icabet ederek küçük gördüğü insanların davetlerine gitmez ve  bu da kırgınlıklara sebep olur.Habkuki küçümsediği insanlar  bunu unutmazlar.

Lider sorgulayarak  sorunu anlamaya bakar. Bunun  çözümününn olup olamayacağını  ayrıntıları ile muhatabına anlatır. Önce dinler, sonra anlar ve en sonra anlatır. İyice  karşısındakini   sorun olmadığına veya sorunun neden çözülemeyeceği konusunda  ikna ederek ona güç verir.

İdare eden ise dinlemeden anlamadan kendi nfikrinin doğru olduğunu dikte ederek   söz almak isteyene  “ sus ve benim dediğimi yap” der. Muhatabını küçümseyerek   emirlerinin sorgulanmadan uygulanmasını ister. Korkudan uygulayan   insan bir daha da güzel fikir belirtmez.

Lider kimi ne kadar nasıl ve   ne şekilde seveceğini bilir ve geniş kitlelerinde kendisini sevmesine  sebep olur ve lider olduğunu tescil ettirir. Yani ne kadar çok insnaı  art niyet olmadan severs eonun da kendisini seveceğinie ve çevresine ve çocuklarına da sevdireceğine olan inancından dolayı seveni çok olur.

İdare eden ise  sadece üst ve üstün gördüklerini seviyor gibi yapar. Aynı sevgiyi görmeyince kırılır ve morali bozulur.Az insanı gerçekten sevdiğinden seveni de az olur ya  da  seviyormuş gibi yapanı çok olur.

Lider kendinden sonra da yerine geçecek adamı   bizzat eğiterek seçer ve   görevden ayrılmadan da   ilan eder veya ima eder.Yani yerine kimin geçeceğini   kendisi   ayrılmadan  ortaya koyar.

İdare eden ise son güne kadar  işleri idare etmeye bakar ve kendisinden sonra nelerin olacağını ve kimin iş başı yapacağını umursamaz. Sadece kendisine bakar.

Sevgili yönetici genç dostum,

Bu anlattıklarım çerçevesinde lider mi yoksa idareci mi olacağını ve   gelecekte unutulmak ister misin? Yoksa lider olarak her zaman hatırlanmak ister misin sorularının cevabını bulabilirsin.  Benim söyleyeceklerim bu kadar.

Sevgi ile gözlerinden öperim.

 

Turan Yalçın:

This website uses cookies.