Sevgili Dostum,
Dostluğun sağlam olmasının gereklerinden bir tanesi de dostu ile iletişiminin sağlam temellere dayandırılmasıdır. Dostları ile iletişim kurmayı çok zaman bilmeyen insanların dostlukları da bu yüzden sağlam olmamakta. Bugünkü mektubumda işte sana “ iletişimi sağlam dostluk nedir” onu anlatacağım. Dostlukta , uzun ömürlü dostlukta temel ilke sağlam iletişim kurmak ve bunu geliştirmek ile olur.
Canım dostum,
İletişimi sağlam dostlukta her şeyden önce dostlar, dostlarını kendi görüş ve bakışları ile tanırlar ve dostlarının nasıl insan olduklarını sorgulamaz ve başkalarına da “ onu nasıl bilirsin? “ diye sormaz. Ama günümüzde insanlar bir insanla tanıştıkları zaman hemen başkalarına o insanın nasıl olduğunu sormaktalar ve çoğu zaman da çevresinin etkisi ile insanları çok zaman yanlış tanımaktalar,çünkü tanıdıklarına başkalarının gözü ile bakmaktalar. Daha doğrusu da tanıyamamaktalar. Ama biz birbirimizi kimseye sormadığımız ve kendi bakış açımızla ve gönlümüzle , aklımızla tanıdığımızdan dostluğumuz sağlam temellere dayandı ve örnek dostluk oldu.Ben seni sadece kendi görüş ve bakışımla sende beni sadece kendi görüşün ve bakış açınla tanıdık.
Can dostum,
Güçlü iletişim içinde olan insanlar hem tüm güçleri ile empati ile, hoşgörü ile ve gerçek manada sevgi ile karşısındaki insanlara doğal, yalandan uzak yapmacıksız olarak davranıp, yalana başvurmadan kendilerini sunduklarından karşısındaki insan da aynı duygular ile ona sevgi beslemekte ise dostlukları sağlam temellere oturmakta işte.
Sevgili dostum,
İşte çok dostluklarda insanlar iletişime önem vermeden, çok zaman da kendi görüşlerin dayatmaya çalıştıklarından dolayı da dostluklar sağlam olmamakta. Ben dikkat ettim ki, temel bilgi birikimi olmadığı halde, kendisini akıllı ve doğru gören ve herkesin de kendisinin arkasından gitmesini isteyen insanlar dostluklar kurmakta zorlanmakta ve çok zaman çocukları bile onlarla sadece zorunlu olarak sadece “ dostlar alış verişte görsün” misali iletişim kurmakta ve onlara karşı görüşlerini açık, net ve dürüstçe açıklamaktan çekinmekteler. Hatta bu tutumu eşlerine karşı da yapmaktalar. Bir başka yakınları ile konuşurken “ aman eşim duymasın” ya da “ Aman bu konuştuklarımızı annem duymasın” diyen insanları düşün.
Sevgili dostum,
Bizler birbirimizle ilişkimiz ve dostluğumuzda ise fikirlerimizi açıkça ortaya koymaktayız ve gene aynı şekilde başkaları sen benim yanımda değilken, ben de senin yanında değilken benim hakkımda bir şey söylerse sen asla benim üzüleceğim şeyleri söylemez yani benim gıybetimi yapmazsın bunu da adım gibi bilmekteyim. Bunun anlamı “ senin bana güvendiğini” ve “ benim de sana aynı şekilde güvendiğimizi” göstermekte. Bir düşün ki, bütün dostluklarda bunlar olsa acaba “ sahte dostluklar” olur mu? Sahte dostlukların sonucunu düşün bir.
Canım dostum, sevgili kardeşim,
Sana mektup yazarken gönül diyarım o kadar coşmakta ki, sana mektup yazarken sadece seni düşünmekteyim. Sadece seni dost olarak sevdiğimi, senin de beni dost olarak düşündüğünü ve mektubumu okuduğun zaman çok heyecanlandığını empati denen güç ile anlamaktayım. İletişimi sağlam dostluk empatiyi iki yanın da duyduğu, hissettiği, kimsenin kimseyi küçümsemeden, görüşlerini baskı yapmadan karşısındakine aktardığı dostluktur. Bu dostlukta dostların birbirinden şüphe etmesi ve birbirini hem yüz yüze hem de arkadaş konuşarak üzmedikleri dostluktur.Ama sağlam olmayan dostluklar ise insanların birbirlerini şakalaşma adı altında üzmeye ve onlara değer vermeyen dostluktur.
Canım dostum,
İletişim günümüzde insanlar arsında çok konuşulan bir kavram oldu. Aslında çağlar boyu iletişim vardı. Önemi bilinmekteydi. İletişimi güçlü insanlar her zaman ön plana çıkmaktaydı. Biz bunlara “ lider” demekteydik. Halen de okullarda en önemli ders iletişimdir ama şöyle hayata baktığımız zaman en az iletişim içinde olanların, okullarda iletişim derslerini çok okuyan insanlar olduğunu görmekteyiz. Niye acaba? Bence insanlar sadece okulda okuduklarını “ sınıf geçmek” için okumakta. Okuduklarının hayatta uygulanamayacağını zannetmekte ve iletişimin kalitesini artırmak için adım atmamakta ve çaba sarf etmemekteler. O kadar toplum içinde yaşadığımız halde çevremizde insanların çok olduğu halde kendimizi yalnız kalmaktayız. Ya da kendimizi yalnız kalmaya zorlamakta, daha doğrusu da mahkum etmekteyiz toplum olarak.
Canım dostum,
Ancak gerçek manada dost olanlar ve gerçek manada sevenler, “iletişim kurmasını sadece teoride öğrenerek , sonrasında “ bunlar hayatımıza uygulanmaz, bunları neden bize öğretmekteler “ diyerek uygulamakta tembellik edenlere nazaran her zaman ilerdedirler.
Okullarda öğretilenlerden yüksek not almak hüner değil, hüner hakiki manada öğrenerek sonrasında öğrendiklerini gerçek manada uygulayarak, insanlardan korkarak ya da onları suçlayarak değil severek, onlardaki güzellikleri görerek , onları anlayıp da sorunlarına çözüm yolları arayarak elde edilir.
Can dostum,
İnsan isterse boş bir insanken, ki yaşın ne olursa olsun, okumayı, öğrenmeyi önemseyerek, iletişimin önemini keşfederek , hemen harekete geçerek sadece kendini geliştirmekle kalmaz, başkalarına da yol gösteren ve insanlara yardım eden , onları gerçek manada dost olan insan olabilir.
Sevgili dostum,
Dün olduğu gibi bugünde, yarında her zaman iletişim kurmak çok önemli hale gelecek. Bizlerde dostluğumuzda olduğu gibi “ güçlü iletişim kurmak” prensibini , çevremiz anlamasa da dostluğumuzu da daha da pekiştirerek , çevremize de aşılamalıyız. Ama sadece lafta değil, sadece eleştirerek değil, nasıl olması gerektiğini de yaşayarak ve aynı zamanda da gücümüz oranında sadece yol göstererek değil, eğer değiştirebileceksek hayatlarında değişime de yardım ederek.
Can dostum,
Mesela iş yerinde verimli olamadığına inanan bir sevdiğimize “ işin iyi neden beğenmiyorsun ki” diyerek ön yargıda bulunmak yerine, “ iş yerinde verimli olamıyorsun anladım. Sen başka yere geçmek istemektesin.Nereye geçmek istemektesin. Belki de geçmek istediğin yerde benim tanıdığım vardır. Sana yardımcı olabilir. Sence neden verimli olamıyorsun? “ diyerek , onun sorununun sebebini anlamaya bakmak , onla iletişime geçmek, onu ikna etmek, ikna ederken de kendi düşüncelerimizi dayatmamak lazım.
Sevgili dostum,
Dedim ya biz iletişim kurmuyor, fikirlerimizi başkalarına dayatıyoruz. Başkaları fikirlerimizi benimsemezse , onu küçümsemekteysek, bizim fikirlerimize sert tepki göstermekteyse ve biz yaşça büyüksek, o insanı anlamak yerine hemen ona “terbiyesiz” , “kaba” demekten çekinmeyiz. Böyle hakaret etmek bizim hakkımız olur. Bu da sevgi olur ve o insan hakarete dayanamayarak bizden uzaklaşırsa gene haklı olan bizizdir ve “ ben her zaman haklıyımdır, haksız olduğum zamanlarda gene ben haklıyımdır” ı savunuruz. Halbuki, biz davranışlarımızı biraz sorgularsak, nasıl saygısız olduğumuzu görürüz. Dedim ya iletişim kurmaz ve biz dayatırız her şeyi.
Can dostum,
İşte böyle toplulukta yaşayan iki dost olarak bizler suçlayan değil, seven dost olarak mutlu olmaktayız. Önyargıdan uzak, eleştiren ama nasıl eleştireceğini bilen ve insanlar olarak nasıl mutlu olacağımızı da bilmekteyiz. Akıllı olgun insanda mutlu olmasını bilen insandır.
Can dostum, Bizler sevgi ile iletişim kurmaya ve birbirimizi empati ile sevmeye devam edelim. Varsın kim ne derse desin. İsteyen bize saygısız desin, isteyen sevgisiz desin. Biz birbirimizi “iletişimi güçlü” insanlar olarak seviyoruz ya iletişime devam edelim.