Canlılar temel biyolojik sınıflandırmaya göre dört çeşittir: Hayvanlar, Bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar. İnsanlar bu sınıflandırmada omurgalı hayvanlar alt başlığındaki memeliler grubunda yer alır. Görüldüğü gibi insanlar diye ayrı bir canlı grubu yoktur. Ama insanı geri kalan canlıların hepsinden ayıran çok önemli bir özelliği vardır ki bu da taşıdığı akıl sayesinde düşünme ve muhakeme gücü olmasıdır. Tüm canlılar fıtratlarına uygun olarak yaşar ve ölürler. Yaşam yolculuğunda yaptıkları hiçbir şeyden sorumlu tutulamaz ve yargılanamazlar. Ama insan böyle değildir çünkü aklı ve idraki vardır. Aklını kullanarak insan olmanın gerektirdiği gibi davranmalıdır. Özetlersek insanın doğadaki diğer canlılardan hiçbir üstünlüğü ve ayrıcalığı olmadığı gibi ilaveten üstüne yüklenmiş sorumluluğu vardır. Gerçek böyle iken insanların en üstün olarak kendisini görüp kalan bütün canlılar onun hizmetine verilmiş gibi davranması en başta yaratıcının külli iradesine aykırıdır ve ayrıca yukarıda bahsini ettiğimiz sorumluluğunu göz ardı etmesine yol açabilir.
Konuya böyle bir giriş yaptıktan sonra insan olmanın en önemli noktalarına kısaca değinelim. Peygamberimizin “yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız” sözüyle de vurguladığı gibi insan olmanın en önemli gereği sevgidir. Doğada bulunan canlı cansız bütün varlıkları kapsayan bütüncül bir sevgi.
İnsan olmanın bir başka önemli gereği de iyilik ve yardımseverliktir. Varlığımızla çevremize yardımcı olmalıyız. Dünyadan göçmeden önce zihinlerde bir iz bırakmaya çalışmalıyız. Böylece yaşattıklarımız yaşadığı sürece biz de yaşamaya devam ederiz. Aksi takdirde yokluğumuz bir şeyi değiştirmez. Etrafımızda her kim varsa onunla empati yaparak onların acılarına, sevinçlerine, dertlerine ortak olmalıyız. Birine davranırken onun psikolojisini göz önünde bulundurmak insanlığın gereğidir. Çevremize aslan değil kuzu olarak yaklaşmalıyız. Esasen bu durumda her şey daha kolaylaşır. İşler daha zahmetsizce yoluna girer.
İnsan olmanın önemli gereklerinden biri de görev ve sorumluluk bilincidir. Çevremizdeki ortamın kötüye gittiğini gördüğümüzde bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesi yanlıştır. O yılan bize de gelir bir gün belki de. Doğrusu insanlarla elbirliği yapıp meseleleri çözmek adam olmaktır.
Ve elbette dürüstlük ve doğruluktan bahsetmeden olmaz. İnsan olan hep doğrunun yanında durmalıdır. Bencillikten uzak durmalı, sevgi, sabır, şefkat, hoşgörü gibi duyguları sahiplenmelidir. İyi dost güzellik içinde güzelliktir. Ruhi su; “insan olmak suçu, suçların en güzeli, en iyisi, en haklısı, en doğrusu olmalı. Herkes ömrü boyunca o suçu işlemeli” diyerek söylediklerimizi özetlemiştir. Madem söz edebiyata geldi yazımızı da edebiyatla bitirelim. Bakın insan olmak değerli şairimiz Ümit Yaşar Oğuzcan’ın aşağıdaki şiirinin muhataplarından olmamaktır. Kendimizle ilgili kimseye bu sözleri söyletmemektir.
DOST BİLDİKLERİM
Sanırdım gündüzdü onlarla gecem
İçimde ümitti dost bildiklerim.
Ne zaman yıkılıp yere düştüysem
Bırakıp da gitti dost bildiklerim.
Hepsi varken baharımda, yazımda;
Kışın bir burukluk kaldı ağzımda,
Seneler senesi oysa gözümde
Cihana eşitti dost bildiklerim.
Nerede o sözlere kandığım günler?
Her gülen yüzü dost sandığım günler;
Acıdan kahrolup yandığım günler
Ta canıma yetti dost bildiklerim.
Meydana çıkalı asıl çehreler
Aydınlanmaz oldu artık geceler
Yalanlar tükendi, indi maskeler
Birer birer bitti dost bildiklerim.
Korkar oldum bana “dostum” diyenden
Yoksa yok olandan,varsa yiyenden
Ne onlardan eser kaldı ne benden
Beni benden etti dost bildiklerim.
Saygılarımla
05.12.2019
Mehmet Tapar
Emekli Öğretmen