CHP Tokat Milletvekili, TBMM İdare Amiri Kadim Durmaz korona virüse karşı alınan önlemler, dükkânların kapanmasından mağdur olan esnafın ekonomik durumu ve sınırda görev yapan askerlerin sağlık durumunu TBMM genel kurulunda yaptığı konuşma ile gündeme taşıdı.
Konuşmasına ülkemizi ve dünyayı etkisi altına alan korona Virüsü (Covid-19) sonucu hayatını kaybeden vatandaşları anarak başlayan Durmaz, virüsle mücadele eden, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, tüm sağlık çalışanlarına doktorlara, hemşirelere, sağlık memurlarına ve yardımcı personele teşekkür etti.
Sivil Toplum Örgütleri Yok Sayıldı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptı toplantıda sivil toplum örgütlerinin davet edilmediğini söyleyen Durmaz, “Sayın Cumhurbaşkanın korona konusunda yaptığı toplantı, tüm ulusun sağlığını ve güvenliğini, ülkemizin huzur ve refahını ilgilendirirken, toplantıda ne yazık ki sivil toplum örgütleri ve sağlık alanında önemli katkılar sunacak birleşimler toplantıya davet edilmemiştir! Bu yönüyle ortaya çıkan eksiklikler açıktır. Bilim insanlarıyla yapılacak bir toplantı yâda açıklama toplumu daha açıklığa kavuşturacak nitelikteydi.” dedi.
Ekonomik Önlemler Yetersiz!
Durmaz konuşmasına şöyle devam etti
“Sayın Cumhurbaşkanımız 21 maddeden oluşan birtakım önlemler açıkladı. Açıkladı ama yurttaşa, esnafa, çiftçiye, sözleşmeli öğretmene, işçiye ve işsize, siz rahat olun sağlığını bakın biz bugünler için gerekli ekonomik tedbirleri aldık diyemedi! Tabii, memlekette birtakım şeyleri, sanayicilerin, KOBİ’lerin yaşamını kolaylaştırıcı ertelemeleri yaptık ama bunların yanı sıra, yaklaşık 120 bin meslek çalışanının olduğu TÜRMOB üyelerini, muhasebecileri, mali müşavirleri unuttuk.
Bunlar onlarca, yüzlerce, yüz binlerce belgeyi, nasıl, hangi ortamda kesildiği belli olmayan fatura, fiş ve benzeri belgeleri bir oraya götür, bir buradan getir, bir ilgili kuruma götür… Konunun bileşenleri yaklaşık 120 bin, bunları aileleriyle topladığımız zaman 1 milyon, işte size farklı bir alan. Bu yüzden, o ertelemelerin bu bileşenlerin ve meslek örgütlerinin görüşü alınarak yapılması çok daha doğru olacaktır. Esnafımız bu süreçte perişan olacak. Geçmişe yönelik vergi borçlarını ödeyemez durumdayken bugünlerdekini ödeyemeyecek, bir bölümü ertelendi ama hiçbiri yeterli değil, yeniden bunun üzerinde çalışılması gerekiyor. Küçük esnaf BAĞ-KUR borçlarını ödeyemez durumda.
Yine, diş hekimlerine çekince kondu, herkes tedavilerini erteledi.
Bu adamların iş yeri kirası, sair giderleri, çalışanları ne olacak, bu konu da açık değil. Çiftçi zaten ülkedeki tarım politikasızlığı yüzünden perişan durumda ve işçinin mutlak bu dönem sonundaki mahsulüne kadar tarım kredi kooperatiflerine, Ziraat Bankasına, farklı bankalara olan ödemelerinin ötelenmesi gündeme alınmalıydı. Yine, destekleme bazında olan sektörler yeniden incelenip bu sektörler önümüzdeki günlere mutlak hazırlanmalıdır diyoruz.
Yine “Kahvelere, belli, toplu insanların buluşacağı mekânlara gitmeyin.” diyoruz ama bu insanlar ne yapacak, ne olacak, bu konuda da açıklık yok. Bunların üzerinde hassasiyetle çalışmak mağduriyetleri eşitlik ilkesine göre gidermek gerekiyor.”
MEHMETÇİK İÇİN NE ÖNLEMLER ALINDI
Konuşmasının önemli bir bölümünü sınırda ve birliklerde vatani görevini yapan askerler için alınan tedbirlere ayıran Durmaz, “Yüz bine yakın Mehmetçik için virüsle ilgili ne gibi önlemler alınmıştır?” Sorusunu sordu.
Durmaz devamla şu ifadelere yer verdi;
“100 bine yakın Silahlı Kuvvetler mensubunun, bunların ailelerinin, bunun dışında, ne zaman o bölgeye gideceği belli olmayan 300 binin üzerinde Silahlı Kuvvetler personelinin kafasında bazı sorular var. Bu bağlamda, ülkemizin geleceği için zor şartlarda mücadele eden Mehmetçik’imizin corona virüsünden korunması hususunda yapılması gerekenlerin bir bölümünü paylaşacağım. Ülke güvenliği, her koşulda alınan tedbirlerin kesintisiz olarak devam etmesini zorunlu kılan bir gerçektir. Bu konu değerlendirilirken, Kurtuluş Savaşı’nda bile harp okullarının eğitim ve öğretime devam ettiği gerçeğini unutmamamız gerekiyor. Şu an itibarıyla bir ay kapatılan askerî okulların, genel konjonktürü -Çin ve benzeri ülkelerdeki uygulamaları- görünce, üç ay gibi bir süre kapalı kalabileceği -uzatılabileceği- görülüyor. Diğer üniversitelerde bu açığı kapatabilirsiniz ancak bu tür önlemlerle Türk Silahlı Kuvvetlerinde belli açığı ve aşamayı kapatma şansınız yoktur değerli arkadaşlar.
Harekât alanı Suriye’de, fiilen birçok bölgede çalışma ortamında bulunan ordumuzun mensuplarının sisteminin kesintisiz devam ettiğini, etkin olarak yürütülmesi gerektiğini bilmek durumundayız. Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin sisteminin önemli bir fonksiyonu olan eğitim sistemine uzun süre ara verilmesinin ordumuzu personel takviyesi yönünden, moral ve motivasyon yönünden olumsuz yönde etkileyeceği gerçeği unutulmamalıdır. Bölgede, operasyona giden ve dönen birliklerin ateşlerini ölçme ve halka tavsiye edilen uyulması gereken hijyen kurallarının, alınan önlem ve tedbirlerin dışında farklı bir şeyin olmadığını da hepimiz bilmekteyiz.
Askerî sağlık hizmetleri, savaş yaralanmalarının, yaralıların tedavisinden ziyade, koruyucu hekimlik uygulamaları yönüyle çok önemlidir. Arkadaşlar, nitekim tarihimizde, savaş dışında salgın hastalıklar nedeniyle oluşan kayıpların önüne geçilebilmesi amacıyla, ihtiyacın karşılanabilmesi için ta 14 Mart 1827’de “Tıphane-i Amire” adıyla modern bir tıp eğitimi veren merkez açılmıştır. Ve o günden bu yana, Türk Silahlı Kuvvetlerinde belli gelenekler gibi bu devam etmekte idi ama ne acı ki ülkemizde yaşanan 15 Temmuz hain kalkışması sonucu Türk Silahlı Kuvvetlerindeki bu yapıyı da bozduk ve dağıttık arkadaşlar.
Şimdi soruyorum Sağlık Bakanımıza: Çalışma bölgelerinde görev yapan personele yönelik kurduğu herhangi bir sistem, teşkilat ya da bir tedbir var mıdır? Ne acı ki yok.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vazgeçtim çatışma bölgelerine yönelik alınan tedbirlerden, Sağlık Bakanlığının yurt içindeki askerî birlik ve kurumlara yönelik kurduğu herhangi bir teşkilat ve aldığı herhangi bir tedbir var mıdır?
Ne acı ki o da yok. Yine, sıcak askerî harekât bölgemizde yaklaşık 100 bine yakın Mehmetçik’in bulunduğu tahmin edilmekteyken, burada, uzmanların corona virüsünden korunmak için birinci tavsiyesi dengeli beslenmedir. Şu andaki hudut boylarında ve sınır ötesinde bu ücra yerlerde canı pahasına hizmet veren Mehmetçik’imize yeterli, dengeli bir beslenme imkânı sunabiliyor muyuz? Sunamıyoruz. Alınan bilgilere göre en problemli birlikler İdlib’deki gözlem noktalarında görev yapan evlatlarımız. Zira, İdlib’de şu an 5 gözlem noktası kuşatma altında; ikmal, iaşe, tahliye ne acı ki Rusya ve rejimin kontrolüne tabidir.
Askerlerimiz dengeli beslenme, hijyen ve barınma koşullarına sahip mi?
Şu anda, dengeli beslenme konusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin mevcut mevzuatına göre hesap edilen istihkak miktarları ve besin çeşitliliği acilen gözden geçirilmelidir. Yine, en uzak birliklere kadar gıdaların bozulmadan ve zamanında ulaştırılabilmesi için ulaşım, nakliye konusunda özel önem verilmeli, riskli ve kritik bölgelerde ihale mevzuatında acilen esneklik sağlanmalıdır.
Bugünkü enfeksiyon ortamı ve Mehmetçik’in görev yaptığı arazi koşulları dikkate alınarak mevcut mevzuata göre hesap edilen temizlik maddeleri istihkak miktarları gözden geçirilip çeşitlendirilmelidir. Alandaki birlikler kendi imkânlarıyla temizlik ve hijyen maddeleri temin etmeye çalışmaktadır. Yeterli sıvı sabun, kolonya, alkol ve bazı hijyenik maddeler istihkaka acilen dâhil edilmeli, kullanım miktarları mevcut koşullara göre de artırılmalıdır.
Askerlerimiz virüse karşı korunmasız!
Aktif olarak terörle mücadele harekât alanında ve Suriye’de fiilen bir çatışma ortamında bulunan Mehmetçiklerimizin mesai kavramı olmaksızın 24 saat esasına göre görev yaptığını hepimiz biliyoruz. Bu kahraman evlatların, büyük kısmında altyapı ve hijyen problemleri olan derme çatma mevzilerde ya da barınaklarda dinlendikleri de aklımızdan çıkmamalıdır. Yatakları genelde toprağın üzerine serilmiş ya da çevreden temin edilmiş karton, tahta vesair malzemelerden oluşup üzerine attıkları kauçuktan matlarıdır.
Dinlenme yerleri görev yaptıkları mevzilere yakın olup ihtiyaç durumunda dinlenmede olan personel de silah başı yapmakta ve vazife almaktadır. Bu koşullarda ne kadar sağlıklı uyku ve dinlenme imkânı oluşturulabilir, sizlerin takdirine bırakıyorum.
Koruyucu sağlık tedbirlerine yönelik olarak Sağlık Bakanlığının yurt içinde ve dışında görev yapan askerî birlik ve kurumlara yönelik kurduğu herhangi bir teşkilat ve aldığı herhangi bir tedbir de ne acı ki mevcut değildir. Basına yapılan açıklamalarda bu konu da yer almamaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerî sağlık sistemi kaldırıldığından, bu konuda Türk Silahlı Kuvvetlerinin aldığı özel tedbirler de kendi bünyesinde bulunmamaktadır.
Yine, bölgedeki askerlerimizin yerel halkla, oradaki milisle, ÖSO ve benzeri silahlı güçlerle iç içe olduğunu da hepimiz biliyoruz ve onlardan da mikrop almaması kaçınılmazdır. İşte, 100 bine yakın asker ve aileleri, bu noktada son derece merak içerisinde buradaki durumu…
En önemli konuların başında gelen, gerek Mehmetçiklerimizin, kınalı kuzuların ailelerinin gerekse 82 milyonun, aziz milletin bu durumdan endişesi Hükûmet tarafından giderilmelidir. Yani, Mehmetçik’in on dört gün sokağa çıkmama durumu söz konusu değildir.
Gerekli önlemler acilen alınmalı ve alınan önlemler kamuoyuyla paylaşılmalıdır diyorum.”
Virüsün bulaşıcılığını en aza indirmek amacıyla insanlarımızın birbirleriyle temasını asgariye indirme tedbirleri kapsamında; lokal ve dinlenme salonlarımızı kapattığımızı ve ayrıca hizmet binalarımıza ziyaretlerin asgariye indirilmesi gerektiğini, telefon ve elektronik haberleşme vasıtalarıyla hizmetlerin yürütüleceğini üyelerimize duyuruyoruz. Tabii ki paniğe izin vermeyeceğiz fakat asla rehavete de düşmeyeceğiz. Türkiye Kamu-Sen, ülkemizin karşı karşıya olduğu tehlikenin şuurundadır ve bir güven kapısı olarak topluma karşı sorumluluğunu eksiksiz yerine getirecektir.
Türkiye Kamu-Sen olarak, her milli meselede olduğu gibi, “önce ülkem” anlayışıyla kişisel ve kurumsal tüm önceliklerimizi tali hususlar olarak kabul edecek ve milletimizin sıhhatine karşı oluşan bu küresel tehdit karşısında da milli duruşumuzu örnek teşkil edecek şekilde ortaya koyacağız.
Milletimizin ve Devletimizin ihtiyaç duyduğu her zaman, değil elini gövdesini taşın altına koyan her bir dava arkadaşımdan ve bu süreçte kendi canlarını hiçe sayarak üstün gayret ve çaba gösteren sağlık çalışanlarımızdan Allah razı olsun. Gayret devletten, tedbir milletten, takdir Yaradan’dan.
Saygı ve selamlarımla..”