KAVRAMDA KARGAŞA YAŞAYAN İNSANİ DEĞER DÜRÜSTLÜK…

İnsanoğlunun yaşarken en zor kaldığı, çoğu kez de yenildiği davranış ve düşünce sistemidir dürüstlük. İnsanı değerlerin de en yücesidir. Evrensel bir kavram olurken, dini, ahlaki, sosyal, kültürel ve hatta ulusal bir güçtür demek de mümkündür.

                İnsanların fıtriyatında var olan açlık, doymazlık, bencillik günümüz dünyasında bu kavramların genetiğini bozdu kanısındayım…

                Görünen, yaşanan, okunan, duyulan birçok çirkin yaşanmışlıklar açık ve net örneklerle güne servis edilmektedirler. Ve dürüstlük dediğimiz manevi güç insanoğlunun çıkarları karşısında hatalara dönüşerek özelliklerini yitirmektedirler. Bu bağlamda;

                “Hatalı olmak bir zaaftır. Tamir edilebilir. Lakin dürüst olmamak temel bir çürümedir. Kötü niyet ürünü ahlaksızlıktır..” diyen Yaşar Nuri Öztürk Hocamıza katılmamak mümkün değil.

                Bu mucize kavramın erozyona uğraması, güvenilirlik de dediğimiz bu güzelliği eylem ve söylemleriyle çürütüyorken, öz değerleri de bitirmektedir.

                Maalesef insanlar; çıkarları uğruna milli değerlerin yağmalanması, kamu mallarının talanı, insan haklarının, kadın ve çocuk haklarının çiğnenmesi, insani duyguların sömürülmesi noktasından kaynaklanan ve artık ideolojiye dönüşen bir yaşam biçimine girdiler.

                Bırakın insanları ülkeler bile küreselleşme adına birbirlerine asla dürüst değiller. Tüm bu tehlikeli süreçlerde de her yerde “din” kavramını araç olarak kullanan kitleler meydan aldılar.

                16. Yüzyıl Avrupa’sının din simsarları papazların çıkarlarını, nüfuzlarını  dünya işlerinde kullanırken “cennetten arsa satmak” söylemleriyle halk üzerinde baskı kurmalarının sonuçları tarih sayfalarında yazılıdır hep.. Görünen o ki; dini kullanarak, etik olmayan davranış ve kazançlarla dolu dolu yaşadıklarını zanneden zavallılar dün vardı, bugün de var, yarın da olacak. Bunlar dürüstlük kavramına kendilerince anlam veren “İdris görünümlü İblislerdir”dir. Bunların vicdanlarında fitnelik ve riya dürüstlük yapılanmasına pranga vurmuştur.

                İnsan mucizevi yaratılmıştır. Lakin sonrasında aklını kullanmadığı, haksız çıkarları ön plana çektiği için ahlak simsarlarına ve bunların fetvalarına boyun eğmek, inanmak durumunda bırakılmıştır.

                Oysa tüm semavi dinler “fitne” olayına yasak koymuştur. Tüm dinlerin kutsal kitabında dürüstlük ön plandadır. Son din İslamiyet ise dürüstlük üzerine inmiş ilahi emirlerle ve onu en güzel şekliyle yaşamış peygamberleriyle bin beş yüz yıldan bu yana evrensel bir din olarak devamlılık göstermektedir.

                Yukarıda dediğim gibi insanlar zaman içerisinde din kavramını kullanarak dürüstlük olgusunun özellik ve güzelliklerini çıkarları yönünden nemalanarak riyakarlığa ve fitneliğe yönlendirmiş, dürüstlük kavramını yapboz oyununa çevirmişlerdir.

                Oysa dürüstlük, insanoğlunu manen, madden, soyut, somut, ahlaki ve ruhi açıdan yücelten kavramlar bütünüdür.

                Vicdanların muhasebesidir. Lakin bu vicdan muhasebesini de çoğu kez sorgulamaya dahi cesaretimiz yoktur.

                “Doğrusunu söylemek gerekirse…” cümlesini sık kullanan bizler; Dürüst müyüz..! Ne kadar dürüstüz?

                İnsanlara yöneltilen en ağır ve çıkmazları olan bir soru değil mi? Alınacak cevaplar olumlu, olumsuz, düşündürücü veya suskunluk da olsa hafif bir tebessüm her iki taraf için de cevap olur mu bilmem.

                Çünkü insanın doğasındaki açlık, doymazlık, bencillik dürtüsü bir yerlerde onun dürüstlük kavram ve projelerini çentiklemiştir.

                Bu yüzden söyleriz “doğrusunu söylemek gerekirse..” sözlerini. Ve Mevlana’ya yöneliriz hemen. “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol..” sözleri ışık olur belki de kararmış vicdanlara.

                Zira dürüstlük hakkın ve haklının yanında, haksızlığın karşısında gözlerinin kulaklarının, ellerinin, dilinin ve yüreğinin şahitliğidir.

                *Dürüstlük dostça ve hakça paylaşımdır.

                *Dürüstlük doğallıktır. Vücudun ahengi, tüm organların bu ahenge katılımıdır.

                *Dürüstlük güçlü kişilik, özdenetim, özeleştiri ve sabırdır.

                Kısaca dürüstlük alacağın ve vereceğin her türlü kararlarda riyadan, çıkar hesaplarından uzak hakça ve hak adına açacağın manevi bir hesaptır..

                Aksi durumlarda sonucu açık açık belirli, bedeli ise oldukça ağırdır ki o bedeli hesaplayabilmek, anlamak, anlatmak insanoğlunun gücü dışındadır.

 

                Dürüst bir dünyada esen kalın.

Şerare Kıvrak:

This website uses cookies.