KÖYDE BİZE ÖRNEK OLANLAR

Kemal Çetin, Selahattin Yakar, Fahri Yakar, Mehmet Yakar, Halis Tosun, Enver Kılıç, Mehmet Topbaş…  Köyümden yetişen değerler

KÖYDE BİZE ÖRNEK OLANLAR

                Onlarla beraber geçti öğrencilik yıllarımız.  Köyün küçükleri olarak ağabeylerimize özeniyordum.. Ne okuduklarını, ne öğrendiklerini bilmiyordum.  Benim özentim onların köye; Kolalı gömlek, ütülü elbise ve parlak boyalı ayakkabıyla gelmeleriydi.

                Cizlavut, Niksar kale lastikleri, yamalı pantolonları artık köyde kalmıştı. Köye çok gelmezlerdi. Geldikleri zaman aralarında bulunmaya çalışırdım.. Konuşmalarını zevkle dinliyordum.

                Artık köyden ayrılmış, ayrı bir kültürde yetişmeye başlamışlardı. Konuşurken bazı sözleri bana anlamsız geliyordu.

                “Lise, sanat okulu, İmam- hatip lisesi” diyorlardı.  Lisenin ne olduğunu bilmediğim için masal gibi dinliyordum

                Dersleri konuşurken: aritmetik, Geometri dediler. Bunlar ne diye sordum. Matematik iki bölüm diye bana öğretmeye çalıştılar. “Orada kerrat cetveli yok“  Dediler. Beni merakta bırakan oyunları anlatmalarıydı, futbol, voleybol Basketbol oyunlarını bana öğretir gibi  anlatıyorlardı.

                Büyüklerimiz köyün içinde başı açık gezmelerini eleştiriyordu. Onlar bu tür Mahalle baskılarını geride bırakmışlardı. Bu eleştiriler yüzlerine söylenirse gülerek cevap veriyorlardı.  Arkalarından kim ne söylese önemsemiyor, cevap vermeye gerek bile duymuyorlardı. Zaman ilerledi. Ben okula başladım. O ağabeylerden bazıları artık köye gelmiyordu. Neden gelmediklerini herkes konuşur oldu:

                “Fahrinin mektebi bitmiş. Memur olmuş.”

                “Gazi fabrikada çalışıyormuş. Çok aylık (maaş) alıyormuş.

                Köyün içinde hepsi hakkında bu tür hikâyeler anlatılıyordu.

                Artık beşinci sınıfta okuyorum Şahadetname (Diploma) alacağım. Büyüklerimin umurunda değildi. Onlardan özentime destek olmalarını bekliyordum.

                “Oğlum, Kara Ahmet’in torunu, Gondolun oğlu, Mıstıkların Kemal, ne güzel okudu. Çok aylık alıyorlarmış. Sende onlar gibi oku. “.

                Deseler bana yetecek.  Demiyorlar.

                “Artık büyüdün. Okul biterse pancar tarlasında bir çapa  artar. Tek başına çobanlık bile yaparsın. Çütcünün ( kara sabanla tarla sürmenin)  günlüğü, bir buçuk lira.”

                Hesapları yapıyorlardı.

                Ben okumak için ev halkını ikna etmeye çalıyorum.  Onlara karşı tek etkili silahım var:  Ağlamak.

                Ağlamam etkili oldu. Ortaokula başladım. Kimse inanmıyordu başarılı olacağıma. Ailem çok fakirdi.  “Parayı nerden bulup okutacak Şeyh Ahmet onu.” Diyorlardı.

                Başarılı oldum. Sözünü ettiğim ağabeylerimin yaşına gelince bende ÖĞRETMEN oldum.

                Bunları Çocuklarıma, torunlarıma anlattım.” Masal için teşekkür ederim. “ Dediler. İnanmadılar.. 02.03.2020

Osman Kablan:

This website uses cookies.