MİLLİ MÜCADELE’DE TOKAT’TA KURULAN CEMİYETLER, PROTESTO TELGRAFLARI VE DÜZENLENEN MİTİNGLER

Osmanlı Devleti girmiş olduğu I. Dünya Savaşı’ndan yenilerek çıkmış ve müttefik kuvvetlerle 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imza­lamıştı.

Bu antlaşmanın hükümleri oldukça ağırdı. Bir nevi gözetim altında esaret ya­şamaktı. Çünkü nerede bir karışıklık çıkarsa İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehlikede gördükleri yerleri işgal edebileceklerdi. Bu, Türk Milletinin sonu, ölüm fermanı demekti. Maalesef bu antlaşmayı yazdıranlar, tatbik ettirenler sözde dünyanın en medeni devletleriydi.

İstanbul Hükümetinin çaresiz kalması, işgal kuvvetlerinin baskıları otorite bırakmamıştı. Bundan yararlanan asırlardır birlikte yaşadığımız azınlıklar kendilerini kışkırtan ağalarının da etkisiyle başkaldırmışlar, Rum ve Erme­ni çeteleri Türkleri katliama başlamışlardı. Rumlar, Doğu Karadeniz’de bir Rum-Pontus Devleti; Ermeniler de Büyük Ermenistan Devleti kurma haya­li peşinde idiler. Tokat Sancağı ve 4 kazası bu antlaşmanın dışında kalmıştı ama yukarıda değindiğimiz Ermeni ve Rumların çalışmaları Sulusaray’a ka­dar uzanan iç isyanlar(Yozgat, Zile, Artova, Yenihan) apayrı bir tehdit oluş­turmuştu.

İşte bu karanlık günlerde M. Kemal Paşa Harbiye Nezareti’ne çağrılarak Samsun ve havalisindeki emniyet ve huzurun temini için 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirildi. İstanbul’dan hareket etmeden önce Padişah Vahdettin ve Sadrazam Damat Ferit Paşa ile de görüşme yaptı.

15 Mayıs 1919 günü karargâhı ve seyahatine tahsis edilen Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan hareket ederek 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Artık Ana­dolu ölümüne kadar yön verecek lideri bekliyordu. O lider Mustafa Kemal’di.

Samsun’dan 25 Mayıs’ta ayrılan M. Kemal, Kavak ve Havza’ya geçerek ilk genelgesini yayımlar. Ona göre artık milli tehlikeye karşı halkın kaynaşması, bütünleşmesi lazımdır. Çalışmaları 12 Haziran’a kadar devam eder. Buradan Amasya’ya geçer 6 maddelik Amasya Protokolü(Tamimi) yayımlanır. Ve en önemli madde “Milletin istiklalini, yine onun azim ve kararı kurtaracaktır” denilir. Artık söz milletindir.

Mondros Mütarekesi’nden sonra işgale maruz kalmış bölgeler başta olmak üzere hemen hemen bütün Anadolu’da il ve ilçe bazında birçok cemiyetler kurulmuştur. Bu cemiyetlerin iki ortak özelliği vardır; savunma ve mahallilik. Milli mücadeleye hazırlık safhasında bu cemiyetler bölgelerini savunmak veya işgale uğrayan bölgeler destek için çalışmışlardır. Biz Tokat’taki bu çalışmaları cemiyetler ve mitingler olarak iki ana başlık altında inceleyeceğiz.  

CEMİYETLER                                                                                                         

Türk milletinin ruhunda ve benliğinde mevcut olan direnme gücünü ateş­leyen cemiyetler milli mücadele fikrinin doğuşunda ve gelişmesinde önemli bir faktör olmuştur.

Karadeniz  Türkleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

Kısaca cemiyetlerin çalışmalarına göz atacak olursak; Anadolu’da ve Trakya’da Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri gibi milli direniş örgütleri kuru­lurken bazıları da Tokat ve ilçelerinde teşkilatlandırılmıştır. Rumların böl­gemizde bir Rum-Pontus Devleti kurmak istemeleri ve çeteler oluşturarak milletimize karşı saldırılar başlatmaları üzerine onlara karşı 10 Şubat 1919’da “Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti”, 19 Şubat 1919 da Samsun’da “Karadeniz Türkleri Müdafa-i Hukuk Cemiyeti” kurulurken aynı derneğin 25 Şubat 1919 da Tokat’ta şubesi açılmıştır. Kazalara haber gönderilerek cemiye­tin şubeleri oluşturulmuştur.

Tokat  Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti

Ancak Samsun Karadeniz Türkleri Müdafa-i Hukuk Cemiyeti 20 Mart 1919’da Tokat’a gönderdikleri telgrafta “Hükümet mensuplarının memleketin haklarını sulh konferanslarında temsil edeceklerine inandıklarını…” belirterek cemiyetlerini fesih ettiklerini bildirdiler. Tokat ve ilçeleri Samsun’daki bu vazgeçişe uymadılar. Tokat Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti adıyla çalışmalarını devam ettirdiler. Erzurum Kongresine kadar beş ay bağımsız çalışan cemiyet Erzurum Kongresi’nden sonra Doğu Anadolu Müdafaai Hukuk Cemiyeti’ne bağlanarak onun bir şubesi oldu ve vilayet merkezi olan Sivas’a bağlandı. Sivas Kongresinde bütün cemiyetler birleştirildiğinden Tokat’ta Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’ne bağlandı ve Sivas merkez heyetine bağlı bir şube olarak çalışmalarının devam ettirdi.

Tokat Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti  ve bazı milliyetçi aydın  kişiler öncülüğünde Tokat’ta başlıca şu faaliyetler yapılmıştır.

  1. İşgalleri kınayan telgraflar göndermek, toplantılar ve mitingler düzenlemek
  2. Ayrılıkçı grupların çıkardığı isyan ve saldırılarla mücadele etmek
  3. Cepheye asker ve erzak göndermek
  4. Millî Mücadele karşıtı kişi ve kuruluşlarla mücadele etmek
  5. Millî birlik ve beraberliği kuvvetlendirecek propagandalar yapmak

Tokat Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin yaptığı hizmetler konusunda araştırmacı merhum Halis Asarkaya (Cinlioğlu)’nun tespitleri ise şöyledir.

1- Erzurum Kongresi’ne gönderilen Rıfat Bey’in 800 Liralık yol harcını kendi keselerinden ödediler.

2- Maraş ve İzmir’de çatışan yurttaşlarımıza “iane” (Yardım) toplandı, çamaşırlar diktirildi.

3- Bir yerden diğer yere taşınan “Darüleytam” (Yetimhane) öğrencilerine yardım edildi.

4- Genel Harp’ten dönen esirlerimizin yurtlarına kavuşmalarına çalışıldı.

5- Şehir içinde yaya “Kuva-yı Milliye” kuruldu. Çoğu bu gibi işlere yeni atılan gençlerden ibaret olan bu kuvvet, ihtiyat zabitleri (Yedek subay) kumandasına verildi.

6- Şehir dışı için Mütevellioğlu Nuri Bey kumandasında süvari “Kuva-yı  Milliye” kuruldu.

7- Numara kullanan, adlarını ve sayılarını saklayan adamları vasıtasıyla olan biten işlerden haber alınmaya çalışıldı.

Tokat Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti İdare Heyeti’nde görev alanlar: Tahir Rüştü, Elmacıoğlu Hacı Hüsnü Efendi, Hamamcıoğlu Rıfat Efendi, Mütevellioğlu Nuri Efendi, Yağcıoğlu Mehmet Efendi, Baloğlu Vahap Gençağaoğlu, Yoğurtçuoğlu İbrahim Efendi,  Evliyaoğlu Fuat Efendi, Mühtükatipoğlu Hacı Mustafa Efendi, Emekli Komiser Hafız Agah Bey, Gençağaoğlu İzzet Efendi, Doktor Remzi Bey, Celepoğlu Fehmi Efendi, Emekli Binbaşı Şevki Bey Muhasebecioğlu Vehbi Efendi, Bekçioğlu Salih Efendi ve İsmail Hameti Beylerdir.

Redd-i İlhak Cemiyeti

15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’i işgal etmeleri Tokat halkı tarafından tepkiyle karşılandı. Tokat merkez ve kazalarında Redd-i İlhak Cemiyetleri kuruldu. Yunan işgalini protesto etmek amacıyla da bölgedeki ilk miting 20 Haziran 1919 günü  Niksar’da yapıldı. Niksar Redd-i İlhak Cemiyeti üyeleri ve bu mitingi düzenleyenler; Şeref Efendi zade Mahir(Başkan), Mukayyıtzade Ahmet, Hacı Müezzinzade Şevki, Hüseyin Hafızzade Kaşif, Arif Ağazade Yusuf, Hacı Alizade Mehmet, Hacı Musa Ağazade Mustafa, Şöhretzade Mehmet ve Küpçüzade Kirami Beylerdir.

İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti

Bu arada, 1.Dünya Savaşı’ndan dönen ihtiyat Zabitleri Tokat’ta “İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti” adı altında bir cemiyet kurdular. Bu cemiyeti kuranlar hem kendi aralarında yardımlaşmayı sağlamak hem de memleket davalarıyla ilgilenmek amacıyla ortaya çıkmışlardır. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin çalışmalarını yeterli görmeyen ihtiyat zabitleri; “Memleketin derin yaralarını saracak vatanperver adamları göremiyoruz. Kuvvetli bir heyet yoktur ki, Tokat’ı bu hususta tanıtabilsin. Kendilerini idareden aciz adamlar, bu tehlikeli zamanlarda Tokat halkını nasıl yönetecekler?” diyerek Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti İdari Heyeti’ne gençlerin de alınmasını istemişlerdi. Sonunda istekleri yerine getirilerek gençlerin de Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne girmeleri sağlanmıştır. Bu durum Tokat’taki mücadele azmine daha da güç kazandırmıştır. 2 Şubat 1920’de yaptıkları toplantıdan sonra birleş­me isteği doğarak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti çatısına girmişlerdir. Atatürk, Tokat’a gelişinde bu cemiyeti ziyaret ederek, burada Tokat gençlerine bir ko­nuşma yapmıştır.

PROTESTO MİTİNGLERİ VE TELGRAFLAR

İstiklal Savaşı’nın ilk safhasında yapılmış olan mitingler milli iradenin oluşmasında çok önemli fonksiyon ifa etmiştir. Mitinglerin yoğunlaştığı tarih İzmir’in işgalini takip eden günlerdir. Hemen hemen Anadolu’nun her tarafından gerçekleştirilmiş olan mitinglerin etkisi üç yönlü olmuştur. Bunlardan birincisi, İtilaf temsilcilerine karşı olan etkisidir. İkinci etkisi dönemin hükümetleri üzerinde olmuştur. Üçüncü etkisi milli iradenin oluşması noktasındadır. Gerçekten Mondros Mütarekesi’nden itibaren Anadolu’nun adım adım işgal edilmeye başlanması üzerine Türk milleti, bulunduğu bölgelerde çeşitli şekillerde tepkisini ortaya koymaya başlamıştır. Anadolu’nun muhtelif yerlerinde mitingler düzenlenmiştir. İzmir’in işgali sebebiyle bu tür faaliyetlerin daha da yoğunlaştığını görmekteyiz.

İstiklal Savaşı’nın ilk safhasında tertip edilen mitinglere baktığımız zaman bunların bir halk organizasyonu olduğunu görürüz. Bunun anlamı şudur; Türk milleti tepki göstermek konusunda iradesini ortaya koymaktadır. Bu, milli irade demektir. Milli irade ise İstiklal Savaşı’nın orijinini teşkil etmektedir. Kamuoyunu dikkatle takip Eden Mustafa Kemal Paşa ortaya çıkmaya başlayan bu iradeyi hissetmiş ve Haziran 1919 tarihinden itibaren Milli Mücadele sürecini başlatmış ve bu mefkure çerçevesinde gerçekleştirmiştir.

Mitingler bir tepkinin ortaya konulmasına aracılık eder. İstiklal Savaşı’nın ilk safhasındaki mitinglerde Türk milleti işgallere karşı sadece bulundukları mahallerde tepkilerini göstermediler. Aynı zamanda mitinglerde aldıkları kararları ülke ve dünya kamuoyuna telgraflar ve basın yoluyla intikal ettirdiler. Bu bilgilendirme içte milli iradenin canlanmasında etkili olurken hariçte Türk İstiklal Savaşı konusunda bir sempatik havanın doğmasına vesile olmuştur.

İzmir’in İşgaline Karşı Niksar ve Erbaa’dan Çekilen Telgraflar

İzmir’in işgali sabahı “Reddi İlhak Heyet-i Milliyesi” tarafından bütün vilayet, sancak, kaza ve nahiye belediye başkanlıkları ile milli kuruluşlara gönderilen telgraflarla işgal Anadolu halkına duyurulmuştur. Bundan sonra protesto telgrafları ilgili makamlara gönderilmeye başlanmıştır.

16 Mayıs 1335 (29 Mayıs 1919) tarihinde İzmir’in işgali üzerine Niksar’dan Sadaret Makamına protesto telgrafı çekilir.

Sadaret Makamına

Avrupa istatistikleri ve hükümetlerinizce tahakkuk eden ve son yayınlanan istatis­tiklerle mevcut nüfusunun yüzde sekseni Türk olan İzmir’imizin ecnebi bir hükümete ilhakı, evvelce dünya silahlarını terk ettiren muhterem Wilson hazretlerinin pren­siplerine aykırı bulunduğunu takdir etmeyecek bir kişi düşünülemez. İlan edilen bu prensibe baştanbaşa aykırı olarak, tarihi ile gelenekleri ile yüzyıllarca önce Türklüğe karışan ve atalarından beri Türk olan İzmirimiz’in böyle bir akıbete uğramasını kabul edemeyeceğimizden eskiden beri ırkımızın ve memleketimizin dostları olan hükümet­lerden bu meselenin büyük önem ve ivedilikle arz ve iblağını ve bu suretle gelecek hakkında beslemekte olduğumuz ümitlerimizin takviyesini rica ile birlikte sevgili İzmirimiz’in ilhakını bütün varlığımızla ret ve protesto eyleriz.

                        Niksar Reddi İlhak Cemiyeti Başkanı Eşraftan Şeref Efendizade Mahir

                                                           ÜYELER

Eşraftan Mukayyidzade Ahmet      Eşraftan Hacı Müezzinzade Şevki Eşraftan Hüseyin Hafızzade Kaşif

Eşraftan Hacı Alizade Mehmet      Eşraftan Arif Ağazade Yusuf          Eşraftan Hacı Musa Ağazade Mustafa

Eşraftan Şöhretzade Mehmet         Eşraftan Küpçüzade Kirami

17 Mayıs 1335(30 Mayıs 1919)’te Sadaret Makamı’na bir gün önce çekilen telg­rafın cevabı için yeniden telgraf çekilerek konuya hassas olunduğu, takip edildiği gösterilmek istenmiştir.

17 Mayıs 1335

Sadaret Makamına

Tük Yurdu olan sevgili İzmir’in Yunan’a ilhakının reddi hakkında 16 Mayıs 1335 tarihli protesto telgrafımızın cevabını büyük bir sabırsızlıkla makine başında beklemekteyiz.

Reddi İlhak Cemiyeti Başkanı

    Mahir

İzmir’in işgali üzerine Niksar’la aynı tarihte, yani 16 Mayıs 1919 Erbaa Reddi İlhak Cemiyeti tarafından da Sadaret Makamına protesto telgrafı çekilir.

Yüksek Sadarete

İttihatçı güruhunun bilinen harbe katılmaları dolayısıyla öbür müslim olmayan vatandaşlarımızla birlikte üç milyon evladını kaybeden biz biçare Türkler Mösyö Wilson’un dünyaya ilan ettiği prensipten istifade edilerek milletlerarasında Türklerinde mukedderatına hakim olacağına ümidinde bulunuyor idik.

Yüzyıllardan beri Türk yönetiminde kalan öbür vilayetler arasında en çok Türklüğü temsil eden İzmir’in büyük Türk çoğunluğu göz önüne alınmayarak diğer bir hükümete ilhak ettirildiğini üzüntü ile haber aldık. Dünya kavimleri arasında yalnız İslam ırkının Wilson prensiplerinin kapsamı dışında tutulduğunu gösteren şu ilhakı bütün varlığımızla protesto eder ve bir kanlı çetenin zulmüne yenilerek kan ve ateş tufanından yeni kurtulmuş yüz yılımızın gelenekleri ve tarihi fazilet ve mukaddesatı ile dünya kavimleri arasında altı yüzyıldan beri ilhakı İslamlar arasında sebep olacağı büyük tesirin kurulacak dünya derecesini itilaf devletlerinin dikkatine arz ve yapılacak ilhakı protesto ederiz.

Erbaa Reddi İlhak Cemiyeti Başkanı Ali Kirami

Üyeler: Fettullah, Mustafa,  Avni, Hasan

Buna bağlı olarak Atatürk, 14 Haziran1919’da Tokat Mutasarrıflığına gön­derdiği bir telgrafla bu tip toplantıların neticesinde gönderilen telgrafların bir tesirinin olmayacağını ve miting yapılmasını istemiştir.

İzmir’in İşgaline Karşı Niksar’da Düzenlenen Bölgemizdeki  İlk Protesto Mitingi

İşgal kuvvetlerinin ülkemizi yavaş yavaş işgali ile başlayan durum karşısın­da faaliyete geçirilen cemiyetlerin en önemlilerinden biri olan Redd-i İlhak Cemiyeti’nin şubesi Niksar’da kurularak, Yunanlıların 15 Mayıs 1919’da İzmir’e asker çıkarması üzerine 20 Haziran 1919’da bölgedeki ilk büyük mitingi gerçekleştirilmiştir.

O gün, Niksar Redd-i İlhak Cemiyeti Başkanı olan Mahir Efendi, siyaha bo­yanmış Türk Bayrakları arasından hükümet konağının balkonuna çıkarak etkili bir konuşma yapar. Yanında Belediye Başkanı Tahir Ağazade Fahri Efendi, Hacı Abdurrahman Efendi, Şeyh Keşfi Osman Efendi Camii İmamı Ahmet Efendi (Hoca Ahmet Niksari) Hacı Vehbi Efendi, Kaza Müftüsü Hızarcıoğlu Mustafa Fehmi Efendi resmi ve sivil erkân vardır.

Tokat’tan, civar kasabalardan ve köylerden gelenlerle birlikte 12000 kişiyi bulan halk önce camilerde, sonrasında da meydanlarda toplanarak her tarafı  tıklım tıklım doldurmuştur. Kağnısını koşan, atına binen soluğu Niksar’da almıştır.

Hacı Mahir Efendi’nin büyük bir heyecan uyandıran etkili konuşması kala­balığı hırçın bir deniz gibi dalgalandırır. Hep bir ağızdan hay­kırırlar “Türk yurdu işgal edilemez. Kanlarımızın son damlasına kadar sa­vaşacağız.”  Şeyh Hacı Ahmet Efendi, miting sonrası anlamlı bir dua yapar. Kalabalık büyük bir coşkuyla düzenlice dağılır.

İşgalin tüm dünyaya duyu­rulması içinde postaneye gidilerek daha önceden kaleme alınmış şu telgraf  İtilaf Devletleri’nin temsilcilerine çekilir. Bu telgraf Ankara’da çıkmakta olan Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi’nde yayın­lanmış olup Milli Kütüphane Arşivi’nde bulunmaktadır.

“Niksarlılar, hukukun hamisi olduğunu iddia eden Wilson’a ve diğer devletlere müra­caat ediyoruz. Artık bizim feryadımıza kulak tıkamayınız.

Bizim tamamiyet-i mülkiyemiz, mevcudiyet-i milliyemize devamı kastediyorsanız en kısa yol bizi öldürmektir. Geliniz öldürünüz. Biz Türk olarak en küçük vatan parçası­nın Türk kalmasını istiyoruz. Siz de buna söz vermiştiniz. Şimdi ise sözünüzde dur­madığınızı görüyoruz. Anadolu’ya uzatılacak bir tecavüz, bizi öldürmek için atılan bir adımdır. İnsaniyet ve Adalet namına bu suikasttan vazgeçmenizi rica ediyoruz.”  Niksarlılar adına Mahir Efendi

İşte Danişmendli Türk Devletine Başkentlik yapan Niksar’da böylesine bü­yük bir mitingin yapıldığı sırada Mustafa Kemal, İstiklal Savaşını başlatmak için Amasya’daki görüşmelerine devam etmektedir. Niksar Savaş yıllarında bilfiil işgali görmemiştir ama acıları, çileleri tüm Anadolu ile birlikte yaşamıştır.

İzmir’in İşgaline Karşı Tokat’taki Tepkiler

Niksar’da bu gelişmeler olurken Tokat’ta da benzer gelişmeler yaşanıyordu. Özellikle Mustafa Kemal Paşa’nın Havza’da yayınladığı “İzmir ve Manisa’yı işgal eden Yunanlılar’ın giderek artan ilerlemesi ve halka yapılan vahşetlerin protesto edilmesini” isteyen genelgesi üzerine harekete geçen Tokat ileri gelenleri, esnaf, tüccar, ziraat ve belediye üyeleri toplantılar yapmışlardı. Bu toplantıların sonunda, “miting yapılacak olunursa işgallere ve saldırılara karşı duyarsız olmayan Müslüman halkın azınlıklara saldırma ihtimali olduğundan söz edilerek miting yapmama” kararı alınmıştır. 10 Haziran 1919 tarihli telgrafla başta Amerika olmak üzere itilâf devletleri ile sadaret makamının bu işgallere seyirci kalması protesto edilmiştir.

Alınan bu kararlar ile işgali protesto eden telgrafı Tokat mutassarrıfı Kadir Bey Havza’da 9. Ordu Komutanlığı Müfettişliği’ne göndermiş. Endişeleri yersiz bulan Mustafa Kemal Paşa, sadece protestonun yetersiz kalacağını bildirerek miting düzenlemenin daha akla uygun olduğunu savunmuştur.

Tokat’ta Maraş Mitingi

Ülke işgal kuvvetlerinin adeta akınına uğramıştır. Maraş Fransızlar tarafın­dan işgal edilerek, Anadolu güneyden abluka altına alınmıştır. 21 Ocak 1920’da Fransızlar Ermenilerle birlikte Maraş halkını kıyasıya top ateşine tâbi tutarak katletmeye başladı. Maraş halkı da Maraş Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Arslan Bey komutasında Fransızlara karşı savaşa başladı. Bunun üzerine Mustafa Kemal, yurdun her yerinde mitingler yapılmasını, İstanbul Hükümeti ve yabancı devletler elçilikleri nezdinde telgrafla protestoda bulunulmasını istedi.

Zaten İzmir, Adana, Maraş bölgelerinde yapılan işgaller, zorbalıklar ve çirkin saldırılar yüzünden halkta büyük bir heyecan vardı. Tokat Heyet-i Merkeziyesi 30 Ocak 1920 tarihinde Maraş olaylarının protesto edildiği bir telgrafı itilâf devletleri temsilcilerine göndererek miting yapma kararı vermiştir. 31 Ocak 1920 tarihinde yapıldığını söyleyebileceğimiz mitingde İzmir, Adana ve Maraş’ta Müslümanlara yapılan mezalim ve saldırılar, haksızlıklar protesto edilmiş, halkta doğan yüksek heyecan uzak makamlara kadar duyurulmuştu. İtilâf devletleri temsilcilerine, Mebuslar Meclisi’ne, Ankara’da Heyet-i Temsiliye Reisliğine, Matbuat Cemiyetine telgraflar çekildi.

Bu telgrafta şu konulara değinildi:

1-Mütarekeyi müteakip Türkiye sulhunun on dört aydır hala bir sonuca ulaşmamasından doğan sorumlulukların kabul edilemeyeceği,

2-Adana, Maraş, İzmir gibi mahallerde yapılan katliamlara, mezalime bir son verilmesi,

3-Mebuslarımızın tutuklanması, yalnız memleketimiz hukuki esasiyesine değil, bütün cihan medeniyetinin desatiri hukukiyesine bir darbe telakki edildiğinden Reşat Hikmet Beyin derhal tahliyesi…

Telgrafların sonunda da:

“Aksi takdirde yaşamak için azmeden bir milletin ve yalnız kendi varlığına ve fedakârlığına istinadı icap eylediğini idrak eden biz Müslümanların merdane ve kahramanane bir ölümü, yaşamaya tercih edeceğimizi arz eyleriz. 31.01.336”

Tokat’ta bu gelişmeler olurken Anadolu’daki işgaller ve Maraş’ta yapılan mezalim kazaları da harekete geçirmiş, oradaki milli kuvvetlere yardımlar toplandı, toplantılar yapıldı, yüksek makamlara ve işgalci devletlerin temsilcilerine telgraflar çekildi.

Niksar’da Maraş Mitingi

Niksar halkı da Maraş’taki mezalime duyarsız kalamadı ve Mustafa Kemal Paşa’nın bu isteğine uyarak bu olayı protesto için miting düzenlenmesine ve sonrasında Sivas Valiliği’ne bir telgraf çekilmesine karar verir.

Süratle haber verilen köy ve kasabalar­dan yaklaşık 5000 kişinin katılımıyla 1 Şubat 1919’da Niksar’da hükümet konağı önünde heyecanlı bir miting dü­zenlenir. Buradaki hararetli konuşma ve dualardan sonra Maraş mücahidlerine nakdi para yardımı yapıldı. Eğer mezalime son verilmez ise Maraş’a 150 kişilik Kuvayı Milliye sevki ile yardım edilmesi kararlaştırıldı. Reddi İlhak Cemiyeti Reisi Mahir imzasıyla İstanbul Hükümetine, başta ABD Başkanı Wilson olmak üzere yabancı devletlerin elçiliklerine mezalimi protesto eden telgraflar çekildi.

Müdafaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti Sivas Heyet-i Merkeziyesi’ne

Tokat Mutasarrıflığından alınan Niksar Kaymakamlığının 1 Şubat 1336 tarihli telgrafnamesi sureti bera-yı malumat zirde naklen tebliğ olunur efendim.

2 Şubat 1336

Sivas Valisi Reşit

Maraş’ta icra edilen katliamlardan heyecana gelmiş olan halk bugün muntazam bir miting akdeyleyerek Maraş mücahitlerine şimdilik nakden ve eğer bu mezalime bir nihayet verilmezse Kuva-yi Milliye sevkiyle yardım edilmesi Sadaret-i Uzmaya, ec­nebi mümessillerine protesto telgrafları keşidesine karar vermişlerdir. Bütün köyler ve Kuva-yi Milliye’den yüz elli neferlik bir piyade müfrezesi de iştirak edebilmek için ictima mevcudu beş binden fazla idi. Hararetli nutuklar ve dualardan sonra ahali ve kuva-yi milliyenin muntazaman dağıldığı ve mitingin bütün manasıyla muazzam akdedildiği.

İstanbul’un İşgalini Protesto Mitingleri

Niksar Mitingi

20 Mart 1920 tarihinde İstanbul’un işgali üzerine Niksar’da yine muazzam bir mi­ting tertip edilir. Mitingde İstanbul’un haksız yere işgal edildiği, halka du­yurularak miting sonrasında alınan kararla miting heyetince protestoname haline getirilerek bir örneğinin Heyet-i Temsiliye ve Antalya’daki İstanbul temsilcileri vasıtasıyla Hollanda, İsveç, Norveç, İspanya, Portekiz Dışişleri Bakanlıklarına, Millet Meclisleri’ne, Amerika, İngiltere ve Fransa’ya gönde­rilir.

Niksar Müdafaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti imzasıyla gönderilen bu protesto telgrafında İngilizlerin saltanat ve hilafet merkezini hırsızlar gibi işgal etme­leri kınanmış, işgal medeniyet tarihinin utancı ve yüz karası olarak nitelen­dirilmiştir. İstanbul’un İngilizler tarafından zapt edilmesi karşısında sessiz kalan Avrupa’nın büyük bir tarihi sorumluluk altına gireceği bildirilen telgrafta:

“Her biri başlı başına bir tarih olan hürriyet ve istiklal vadisinde hadiseler icat eden senelere müracaat eylemekle iftihar ediyor, bizi hürriyet ve istik­lal mücahidi olarak kabul etmenizi rica ediyoruz. Allah hak ve hürriyet mücahitlerini taziz etmiştir. Sizler de yardım ederseniz, tarihinize layık âlicenaplık etmiş olursunuz” sözleriyle Niksarlılar duygularını dile getir­mişlerdir.

Tokat Mitingi

Bu mitingden başka Tokat’ta İstanbul’un işgalini protesto için 17 Mayıs 1920’de büyük bir miting düzenlenmiştir. Bu mitingde İngiltere’nin Müslümanlara ve Osmanlı Devleti’ne karşı izlediği siyaset ve emperyalizm kınanmıştır. Ayrıca, bu vahim olayı kınamak amacıyla İtilaf Devletleri mümessilliklerine telgraflar çekildi.

“Yaşadığımız asrın içtimai ve ruhi ihtiyaçlarını takdir etmeyerek insanlık için bir tehlike olan emperyalizm siyasî akidesiyle bütün dünyanın sükûnet dünyasını bozan İngiltere’nin memleketimizde ve bilhassa üçyüz milyonluk İslâm âleminin hilafet, yediyüz senelik Osmanlı devlet ve medeniyetinin saltanat merkezi olan İstanbul’da bugün halen yapmakta olduğu kötülük ve fecai, batı medeniyetinin nefret ve tiksinmesine sebep olacağı gibi, Asya ve İslam aleminin ızdıraplı ruhunda doğan kin ve intikam duygularının da kuvvetlenmesine hizmet ediyor ve edecektir. Hürriyet ve millî istiklalin ve tasdiki ile ancak dünya barışının sağlanabileceği esasını büyük bir metanet ve yüksek sesle ilk defa siyasî bir makamdan dünyaya ilân eden Wilson acaba prensiplerini koymak ve ilân etmek için siyasî mecburiyet dahi görmemiş midir?”

Bir taraftan mitingler düzenlenir, diğer taraftan, telgraflarla işgalleri protesto hareketleri devam ederken, bir taraftan da Erzurum Kongresi’ne katılacak temsilciler belirlenmişti. 26-27 Haziran 1919 tarihinde Tokat’a gelen ve bir gece kaldıktan sonra Erzurum’a hareket eden M. Kemal Paşa’nın ardından sancak merkezinden Hamamcızâde Rıfat (Arkun), Reşadiye kazasından emekli askerî katip Sabri Efendi Erzurum’a gönderilmiştir. Rıfat Bey’in Tüzük komisyonuna seçilmesi Tokat için ayrı bir önem taşımaktadır. Erzurum Kongresi’ne katılan Tokat temsilcileri Sivas Kongresi’ne katılmamış, 4 Eylül 1919 tarihinde yapılan Sivas Kongresi’nde Tokat, Bekir Sami Bey tarafından temsil edilmiştir.

Ali Paşa Toplantısı

Tokat’ta bu alanda yapılan diğer önemli bir faaliyet Ali Paşa toplantısıdır. Müdafa-i Hukuk cemiyeti taraftarları önce Behzat Camii’nde toplanmışlar, daha sonra Ali Paşa Camii’nde binlerce kişinin katıldığı bir toplantıda halkın milli mücadeleye karşı heyecanı uyandırılmaya çalışılmıştır. Bu toplantıdan sonra 8 Eylül 1920’de Garp Cephesi Kumandanlığı’na, Dâhiliye Vekâleti’ne, Üçüncü Kolordu Kumandanlığına yaptıkları mücadelede destek telgrafları çekildi.

“Akşamı vatandan herhangi birinin işgaline can ile karşı durmaya ahdüpeyman edile­rek, hudud vatanda mücadele eden din kardeşlerimize her vechile muzaheret için ihzarata mübaşeret ve maddeten muavenet için birçok fedakaranın izamı esbabına tevessül olunduğu ve mücahidini din ve vatanın, ol suretiyle çalışmaları” istirham olundu.

Reşadiye Mitingi

İşgallere karşı Reşadiyelilerde sessiz kalmamış ve protesto mitingi düzenlemişlerdir. Bu mitingin haberi İrade-i Milliye gazetesinde şöyle verilmişti.

“Reşadiye’den:

Belediye dairesi önündeki üç bini mütecaviz müslim ve gayr-ı müslim ahali  bil-içtima  işgali ve tecavüzatlarına razı olamayacaklarını,  kanlarının son damlamasına kadar müdafaaya hazır bulunduklarını beyanla bir miting akdettikleri ve keyfiyeti makam-ı sadaret-i uzmaya ve itilaf mümessillerine bâ-telgraf arz olunduğu.”

Ankara Fetvasını Onaylayan Müftüler

Tokat’ta üç müftü  “Ankara Fetvası”nı onaylayıp; Ulusal Kurtuluş Savaşı veren Ankara Hükümeti’nin, yani Mustafa Kemal’in yanında olduğunu belli eden 153 dinî önderin arasındaydı. Bunlar Tokat Müftüsü Hacı Ömer Feyzi(Kuntay) Efendi,  Niksar Müftüsü Mustafa Fehmi(Hızarcı) Efendi ve Erbaa Müftüsü Abdullah Fehmi Efendi’dir.

Türk Milleti Cemiyetler Kurarak ve Mitingler Düzenleyerek Milli İradesini Ortaya Koymuştur

Türk milleti İstiklal Savaşı’nın ilk safhasındaki cemiyetleri kurup mitingleri düzenlerken iki amaç gütmüştür. Bunlardan birisi, millet olarak var olduğunu ispat etmekti. Mitinglerden ikinci olarak güdülen amaç, temsil mevkiinde bulunanların dikkatlerini çekmekti. Temsil makamında bulunanlar her zaman görevlerini hakiki anlamda yerine getiremeyebilirler. Türk milletinin kurmuş olduğu cemiyetler ve bu cemiyetler vasıtasıyla düzenlemiş olduğu mitinglerde vatanın sahipsiz olmadığı en açık şekilde ifade edilmiştir.

İstiklal Savaşı’nın ilk safhasında kurulan cemiyetler ve tertip edilen mitinglere baktığımız zaman bunların bir halk organizasyonu olduğunu görürüz. Bunun anlamı şudur; Türk milleti tepki göstermek konusunda iradesini ortaya koymaktadır. Bu, milli irade demektir. Milli irade ise İstiklal Savaşı’nın özünü teşkil etmektedir. Mustafa Kemal Paşa, Türk milletinin bu eğilimini fark etmiş ve Milli mücadeleyi bu mefkûre çerçevesinde gerçekleştirmiştir.

Mitingler bir tepkinin ortaya konulmasına aracılık eder. Tokat ve ilçeleri de kurdukları cemiyet ve düzenledikleri mitinglerle sadece mahalli tepkilerini dile getirmemiş aynı zamanda mitinglerde aldıkları kararları ülke ve dünya kamuoyuna telgraflar ve basın yoluyla taşımışlardır. Bu bilgilendirme milli iradenin canlanmasına destek olurken, dünya kamuoyunda da Türk İstiklal Savaşı konusunda bir sempatik havanın doğmasına vesile olmuş ve Tokatlılar Milli Mücadelede üzerlerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmişlerdir.

KAYNAKLAR:

1-Halis ASARKAYA, Ulusal Savaşta Tokat, Tokat Basımevi, 1936

2-Hasan AKAR-Müjdat ÖZBAY, Milli Mücadele Yıllarında Niksar, Niksar Belediyesi, 2011

3-Prof. Dr. Yaşar AKBIYIK, Milli Mücadelede Güney Cephesi Maraş, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2015

4-Yrd. Doç. Dr. Leyla KAPLAN, Milli Mücadele Döneminde Tokat, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Cilt: 12, Temmuz 1996, Sayı: 35

5-Belgelerle Türk Tarihi Dergisi,  Sayı:11, Sahife:31, Belge: 159, Aralık 1997

6-Mehmet ŞAHİNGÖZ, “Antep, Urfa, Maraş ve İstanbul’un İşgallerini Protesto Mitingleri”, (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 1989

7-Tokat İl Yıllığı 2006, Komisyon, T.C. Tokat Valiliği, İstanbul, 2007

8-Yrd. Doç. Dr. Ömer Akdağ, İstiklâl Savaşı’nın İlk Safhasında Mitingler (Kasım 1918-Haziran 1919)

http://www.larendem.com/tag/istiklal-savasinin-ilk-safhasinda-mitingler-kasim-1918-Haziran-1919

9-ATAG / Amasya Tarihi Araştırma Grubu,

10-http://www.tokatbarosu.org.tr/haber/ulu-onder-gazi-mustafa-kemal-ataturk-un-tokat-a-tesriflerinin-100-yil-donumu-1547

Necati Güneş:

This website uses cookies.