MUSTAFA KUTLU’DAN BİR DÜZİNE HİKAYE
Mustafa Kutlu günümüz Türk Hikayeciliğinin en usta yazarlarından biri olarak tanınır ve Türk İnsanının Hikayelerini çok güzel dil ile anlatır. Bir Hikayesini okuyan Hikaye bağımlısı insan Tüm Hikayelerini de okumak ister. “Uzun Hikaye” lisede okuyan oğlumun “Baba filmine gideceğim, ama önce kitabını okuyayım” diyerek benden istediği kitabı okuyarak başladım Mustafa Kutlu hikayeleri okumaya. Sonra öteki hikayelerini de okumak istedim. Denemelerini de okudum ama hikayeleri kadar bana etki bırakmadı. Hikayelerinin tamamını da okudum ve sizlerle de paylaşalım dedim. Hikaye yazan ve güzel hikayeler okumak isteyenler için Mustafa Kutlu hikayeleri bir okul bence. Okuduğum Mustafa Kutlu hikayelerini kütüphanelere, konferanslarda en güzel soru soranlara hediye ettim. Okuyup faydalanacağına inandığım çevreme hediye ve tavsiye ettim. Pek çok edebiyat hocası Mustafa Kutlu Hikayesi okumamış hiç. Bazı Edebiyat Öğretmenlerini Mustafa Kutlu hikayeleri ile tanıştırmanın mutluluğunu yaşadım. Hikayeler konusunda çok okunan yazılar yazdım.
1.UZUN HİKAYE
Bazen anlatmakta zorlandığımız veya anlatınca yorulacağımız karşımızdakini belki de sıkacak konular için “ Aman sonra anlatayım uzun hikaye” deriz ya. İşte Uzun Hikaye de aynen böyle. Mustafa Kutlu’nun ilk uzun hikaye denemesi. Ama okurken insan usanmıyor ve sıkılmıyor. Ben birkaç defa okudum. Halen Mustafa Kutlu’nun en çok okunan hikayelerinden Uzun Hikaye. Zorluklar ile baş edemeyen gençlere okutulmalı.
Sevdiği kızı kaçıran, sonradan kızın kudretli babasının hışmına uğramamak için yurdu köşe bucak kaçarak gezen adı sosyaliste çıkmış garip bir adamın, oğlu ile olan ilişkilerini, ergenliğe geçen oğlunun aşklarını anlatıyor. Kenan İmirzalioğlu’nun başrolü ile yakın zamanda filme alınan bir hikaye . Saf aşkın ve baba çocuk iletişimini anlatan babam ve oğlum filminin nerede ise “eşim ve oğlum, ben “ versiyonu gibi geldi bana. Filmi izlemiş gibi hissederek okudum.
2.SIRADIŞI BİR ÖDÜL TÖRENİ
Günümüzde edebiyat sinema ve her dalda hemen bir çok kurum ödül veriyor. Hatta illerde o ilin en’leri seçiliyor. Birileri onore ediliyor. Neye göre, nasıl seçilerek verildiği çok zaman bilinmeyen bu ödül törenlerini pek önemsemeyen Mustafa Kutlu üstad bu hikaye ile bu ödüllerin verilmesi ve tören düzenlenmesini ti’ye alarak esprili ve gülünç olarak hikayesine taşıyor. Asıl ödülü okurun kitabı okuyarak vereceğine vurgu yapıyor.
Yazarın en güzel hikayelerinden. Bir kasabanın kasabayı tanıtmak için kurulan derneğinin gene kasabalarını tanıtmak için verdikleri çaba ve düzenledikleri ödül töreninin ne kadar saçma ve anlamsız olduğunu ti ye alan bir hikaye . Ödül verilen insanları ödül verenlerin iyi tanımadan belirlemesinin ne kadar absürd olduğuna vurgu yapan akıcı güzel hikaye. Büyük beğeni ile yaşananların doğruluğuna inanarak okudum.
3.MAVİ KUŞ
Anadolu’da pek çok insan ilçelerden il merkezine yolcu taşıyarak geçinir. Eski de olsa arabasını sever ve onlara güzel lakaplar takarlar. Bu hikaye de bunu anlatıyor. Yollarda sallanarak giden eski araba bir kuş gibi gelir sahibine… “ Her insanın bir hikayesi vardır” ana fikrine göre o gün Mavi Kuş ile yolculuk yapanların hikayeleri de yan hikaye olarak anlatılıyor.” Hikaye içinde hikayeler” misali.
Mustafa Kutlu’nun gene filme çekilen ve fazla bilinmeyen bir hikayesi. Bir küçük kasabada şehre yolcu taşıyan eski bir otobüsün şöförü, muavini ve müşterileri ve kasabayı anlatan güzel ve heyecanlı bir hikaye . Küçük kasabanın insanlarını sanki o kasabada yaşamış gibi hissettiren ayrıntılı anlatan güzel bir hikaye.. Tam film olacak güzellikte. Zevkle okudum.
- MENEKŞELİ MEKTUP
Damdan düşeni damdan düşer anlar misali bir hikaye. Yalnızlık, yaşlılık terk edilmişlik ve aynı duyguları paylaşan aynı olayları yaşayan insanların “dertdaşlık” larını anlatan güzel bir hikaye.
Kocası tarafından terk edilerek kocası Almanya’ya gitmiş kadına kocası Almnanya’dan her hafta mektup yazar menekşeli kağıtlara . Bunları getiren postacıyı da eşi terk etmiştir ve postacı ile incila hanımın duygusal ve acıklı ama sevgiye dayanan ve birbirlerine dostça yardım etmelerini anlatan bir güzel hikaye zevkle okudum. Dizi olacak kadar güzel anlatılmış. Kitabın ikinci bölümünde ise Hac mevsiminde otobüsü ile Arabistan’a çalışmaya giden bir şoförün samimi duygularını anlatan bir hikaye var .
- YOKUŞA AKAN SULAR
“Hak verilmez alınır” ana fikrine göre yazılmış hikayede, insan hayatla ne kadar erken mücadeleye başlarsa başlasın hayat onu olgunlaştırır ana fikrini işlemiş. “Sonuçlar değil çabalar önemlidir” fikrini aşılayan hikaye çabalayan ve gayret edenin eninde sonunda hakkını alacağını anlatıyor. “Çoğuna boş gelse de hayatta mücadele etmek güzel şeydir.” Düşüncesini genç nesillere aşılamaya çalışıyor.
Köyünden çalışmaya gelen Cevher adlı çocuğun fabrikada ve İstanbul’da yaşadıklarını ve sendikalarda hak aramasını falan anlatan güzel bir hikaye . Daha 17 sinde daha güzel yaşam için köyünden kopup İstanbul’a gelen gençlerin hikayesi.
- SIR
Hayatta bir sırrını biri ile paylaşmışsan o sır olmaktan çıkmıştır. Tarikatlar bunun içinde olmayanlar için bir sırdır adeta. Mürşidinden nasıl davranırsan yeterince faydalanırsın. Para insana ne katar. Bunları anlatan güzel bir hikaye. Sır var mıdır yok mudur? Sır nedir tarikatlarda? Bunlara cevap arıyor.
Bu kitapta mürşit ve mürit hikayelerinden oluşan birkaç hikaye var. Samimi mürşit, mürit ve onların çevresinde onlardan faydalanmak isteyen insanların hikayeleri anlatılıyor.
- BEYHUDE ÖMRÜM
“Eden bulur” insanlarla uğraşan güçlü insan zaman gelir güçsüz duruma düşer. İnsan güçlü olanlar menfaatçidir. Gücü ile insanları ezmeye çalışır.
Gençler artık umudu İstanbul’da arıyor.Mal mülk derdindeler. Atalarının peşinde köyde huzur arayanlarda zamanla köy hayatından sıkılırlar. Yalnız kalırlar. Doğa tek başına huzur da vermez insana.. Bunları anlatıyor.
Köyde yaşıyorsan bir amacın olacak. Güçlülere karşı çaban olursa hayatta mutlulukları yaşarsın. Küçük köyde de olsa bir amacına hizmet etmek için yaşarsan mutlu olursun. Ömrün beyhude geçmiş sanırsın ama amacı olmayan insanın hayatı beyhudedir.
Edebiyat Fakültelerinde hocaların öğrencilere incelemesi için sık sık ödev verdiklari kitabı. Kayanın dibindeki suyu ortaya çıkararak orada bahçe kurma, bu bahçeti kurarken verdiği muhtar ile mücadelede, dayak yeme , mahkemeye düşme, çocuklarının ve köylülerin köylerini bırakarak İstanbul’a taşınma , yaşlanınca köyüne dönen bir adamın hikayesi kahramanın ağzından anlatılıyor. Zevkle severek okuduğum bir hikaye. Filmi çekilecek kadar güzel hikaye .
- YOKSULLUK İÇİMİZDE
Yoksulluk parada değil içimizde hayata nasıl baktığımızda. Kalbinde insan sevgisi yoksa yoksulsundur. Hayatta paradan başka amacın yoksa yoksulsundur.Amacı olan ve ona hizmet etmek için çabalayan ve insanlara zarar vermeyen insan her zaman zengindir.
Yoksul insanların hayat ile mücadelesini ve dedikodularını, nişanlanmalarını ve evlenmelerini hayatta kalma savaşlarını anlatıyor. Yoksulluğun insanın kendi yarattığı bir kavram olduğunu vurgulayan bir hikaye
9.YA TAHAMMÜL, YA SEFER
“Ya bu deveyi güdeceksin, ya bu diyardan gideceksin “ ata sözünün bir başka versiyonu olan bu hikayede anlatılan “ Ya tahammül, ya sefer” yazarın öteki hikayelerinde de sık sık kullandığı bir deyim ve insanların ya bulundukları yerdeki saçmalıklara tahammül etmelerini, beğenmedikleri yer ve insanların yanında kalmaktansa onlardan uzaklaşmalarını ve kendilerini daha mutlu hissedecekleri yerlere sefer etmeleri, yani gitmelerini ana fikir olarak anlatan içimizden bir hikaye
İnsan yaşadığı yerde insanlara tahammül edemiyorsa başka yere gitmeli hicret etmelidir ana fikri güzel anlatılmış. Bir yerde sana sevgi yoksa sana saygı ve sevgi gösterilecek yer mutlaka vardır. Bunu anlatmak istiyor.
- TAHİR SAMİ BEYİN ÖZEL HAYATI
Bu kitapta Bekir Sami Bey adlı insanın özel hayatında yaşadıklarını insanlar ile olan münasebetleri ve aile fertleri ile yaptığı mücadeleyi anlatıyor.
Yaşlı insanların göründüğü gibi olmayan ve aile ilişkilerinin farklılıklarını anlatan bir hikaye. Edebiyatımızda hemen her yazarın buna benzer konulu hikaye ve romanları vardır. Günümüzde genç yazarlar da hikayelerinde hemen aşık oldukları kızların dede veya babalarının hayatını da anlatırlar.
Mustafa Kutlu farklı olarak bunu Tahir Sami beyin ağzından yazmış. Canlı tarih dediğimiz bir tipleme Tahir Sami bey.
11.TARLA KUŞUNUN SESİ
Nesiller boyu geniş bir ailenin hikayesini anlatıyor Mustafa Kutlu. Akıl mantık ve gerçekler çerçevesinde anlatılan hikayede. Söz dinlemeyen aklının dikine giderek yaşayan insanlarla onun tersine büyüklerine itaat eden ve onların sözünden çıkmayan kardeşlerin hikayeleri. Tecrübelerden faydalanmanın önemini anlatıyor.
“Toprak post, Allah dost” deyimine gönderme yaparak “gelen gidecek” ama nasıl iz bırakacak, gelecek nesiller insanı nasıl anacak. Anne ve baba çocuklara ne bırakıyor?Neler bırakmalı? Bunları anlatan insanı okurken düşündüren bir hikaye. Kahramanların nereden geldikleri nereye gittikleri nesilleri anlatıyor.
12. SEVİNCİNE ERMEK
Ahmet Hamdi Tanpınar hayranı iki farklı insanın evlenmesini anlatıyor. Özgürlüğüne fazla düşkün veya kendini mesleğine fazla kaptırmış insanların özel hayatlarının ve aile hayatının olamayacağını, bazen kendini işine kaptırmış insanların “emekli olunca köye yerleşmek” fikrinin hayata geçirmesinin çok zor olacağını anlatıyor.
Bu kitabı roman hacminde yazmış olan Kutlu her hikayede olduğu gibi kahramanlarının dede ve nenelerinin hayatını da didik didik ediyor. “Özgürlüğün fazlası yalnızlığa mahkum olmaktır” düşüncesini de irdeleyen hikaye “iki gönül bir olunca samanlık seyran olmaz” sadece bir yazarın sevgisi de insanları birbirine bağlamaz. “Evlilik sadakat ister özveri ister” Bunu bu hikayede çok güzel anlatıyor.
HİKAYELER NE DER? HAYAT NEDER?
Mustafa Kutlu hikayeleri 30 dan fazla. Biz sadece 12 tanesini irdeledik iki üç paragrafla. Hikayeler insan hayatları bize çok şey anlatıyor. Mustafa Kutlu adeta Anadolu’yu köy hayatını getiriyor önümüze. Zengin ailelerini parlatarak anlatmıyor bize. Saf temiz duyguları ve inançları anlatıyor. Cinsellik olmadan da aşk olacağını anlatıyor. Okuyunca gerçek sevgiyi görüyoruz Mustafa Kutlu hikayelerinde..