İnsanların mutlu olmak için, başvurmadığı yöntem kalmamıştır. Sadece sahip olduklarımız veya yüzümüzdeki minik ve içten bir tebessüm, mutluluğun tarifi olabilir mi? İnsanlar, mutlu olmayı kusursuzluk olarak tanımlıyorlar; ancak mutlu olmak kusursuzluk değildir. İnsan, hatalarıyla güzeldir, insanı asıl mutlu eden kusurlardır. Kusurlar, mutsuzluk aşılamamalıdır, kusurlarıyla mutlu olmayı öğrenmelidir insan. Kimse mükemmel değildir. Mutluluk sekiz harften ibaret değildir insanın yaşam kaynağıdır en sert yüzde bile bir gülümseme… O sert yüzü, daha içten bir yüze çevirebilir.
Mutluluk seni yakalayamaz, sen mutluluk için koşacaksın. Daima ona ulaşana kadar, pes etmeden koşacaksın nefesin kesilene kadar, inanacaksın işte o zaman mutlu olacaksın hiç sordun mu “bugün kendim için ne yaptım” diye. Ya da “Gerçekten mutlu muyum?” bunu sormalısın kendine kendin için bir şeyler yapmalısın. Bunun başlangıcında inanmak yatar, daima inanmalısın, inanırsan, bıkmazsın, bıkmazsan, başarırsın ve artık mutlusundur.
Kimsenin lafına bakma yüzünde kusurların mı var? Sivilcelerin mi çok, kilolu musun? Ya da çok mu zayıfsın? Seninle alay edenler olacaktır. Kimseye bakma, umursama, senin umurunda olmadığını görürler ve daha seninle uğraşmazlar çünkü senin öyle kusurlarınla, mutlu olduğunu gördükleri için kendi egolarını tatmin edemezler. Kendilerini kusursuzluğa inandıramazlar. Bu duygu onları yerle bir eder. Asıl onlar kusurlarınla güzel olduğunu bildikleri için, bunu yapmaya kalkışırlar ama sen umursamazsan, seninle daha uğraşmazlar. O zaman kendine saygı denilen kavramı kazanırsın. İnanmalısın vazgeçmemelisin, pes etmemeli ve son olarak unutmalısın ki, sen kusurlusun, ben kusurluyum ama biz kusursuzuz!
ZEYNEP SENA KÖK
8/D-687
TOBB Ortaokulu Okullu Okulsuz Okuyoruz Yazıyoruz projesi Okur- Yazarlık Atölyesi