NEREDEEEN, NEREYE…

24 Mayıs 2019 gününün akşam haberlerinde dinlediğim iki haber, birbirinden sarsıcıydı. Birincisi, bir genç hanımla Cumhurbaşkanımızın kısa, ayaküstü konuşmaları, ikincisi, kömür ocağında çalışma olanağı yakalamak için çekilen kura ve dökülen sevinç ve üzünç gözyaşları.

                İki üniversite bitirdiğini söyleyen genç hanımın iş bulabilmek için cumhurbaşkanımızdan yardım istemesi, buna karşın “herkese iş vermek zorunda olmayan devlet” yanıtı. “Eve ekmek götüremiyorum” gibi sızlanmalarının hızla oradan ayrılan cumhurbaşkanımız için yapılan alkış seslerinde kaybolması.

                Kömür ocağında iş bulabilmek için binlercenin arasından beş yüz kişilik mutlu insanların arasına girebilmek için çekilen kurada kazananların ve taraftarlarının sevinç, adı çıkmayanların üzünç gözyaşları…

Çocukluğumda söylenen bir türkünün sözleri kalmış aklımda:

“Çeltiğin pınarı çifte kurnalı

Kömür ocağında nasıl durmalı

İlk önce de muhtarları vurmalı

Doğru kömür ocağına gider yolumuz.”

                Çeltik, Suluova yakınlarında bir semtin adıdır. Oradaki kömür ocağında çalışacak işçi bulunamadığından köy muhtarları ve jandarma zoruyla köylerden işçi toplanıyormuş besbelli.

                Jandarma deyince kırklı yıllarda Hatap Boğazının karla kapanmasıyla yolda kalan araçları kurtarmak için yakın köylerden adam toplanırmış, zorla. Kar yağmaya başlayınca köylüleri alırmış bir korku: “Şimdi sağırın cendermeleri gelir. Küreği, yabayı hazır etmeli” diye… Sağır sözüyle devrin cumhurbaşkanı İsmet İnönü kastediliyormuş.

                O yıllarda kar o kadar çok yağıyormuş ki insanlar hayvanlarını çeşmeye götüremiyor, helkelerle taşıdıkları su ile ahırda suluyorlarmış. Helke ile anımsadığım:

“Helkeleri alıp suya giderken

Bu sokaklar bana dar demedin mi?

Senin ile canı cana sararken

Âhirinde ölüm var demedin mi?” diye türküler söylenirdi.

                Neredeeen, nereye? O günlerde işe gitmemek için ayak direyen insanlar, bu gün ise iş bulabilmek için çırpınıyorlar… Demek ki diyorum okul bitirmenin de önemi kalmamış, günümüzde. Biz öğretmen okulunu ya da eğitim enstitüsünü 30 Haziranda bitirir, bir temmuzda depo tayini olur, maaşımızı alırdık.

                İşsizlik sorunu öyle acıtıyor ki her gün birer ikişer gelen şehitlerimizin acısını bile gölgede bırakıyor. Nerdeyse…

                İşsizlerimizin iş bulunması umudu ve de şehitlerimize gani gani rahmetler dileğiyle…

Rasim Canbolat:

This website uses cookies.