Ölüm, bir pazartesi sabahı ofisinizde cay içerken, karlı bir havada orman kenarında araba kullanırken ya da arkadaşlarla dağda tırmanış yaparken; her an her şekilde karşımıza çıkabilecek bir hadise. Bir tanıdığımızı kaybetmeden ne kadar keskin, ne kadar dünyevi olduğunu kavrayamadığımız, haberini aldığımızda ise başta gerçek olup olamayacağı konusunda çelişkiye düştüğümüz durum. Kaçacak delik arar, boşluğa bakarsınız, bir köşeye siniverirsiniz anlayabilmek için etkisini. Ölümden sonra resimlerle yüzleşme ve iç dışa çıkana kadar ağlama krizleri vardır, bunlar biraz atlatıldıktan sonra onun göze çarpan her resmi yutkunamama hissi ve tüy ürpertisi verir. Mezarlık önünden her geçildiğinde toprak altında bir o gelir insanın aklına. Atlatılır ama unutulmaz. Saatiniz.. Bir bakıyorsunuz üç, bir bakıyorsunuz hiç..