38°C
25 December 2024
Misafir Kalem

OYUNU BOZMALIYIZ

  • Ağustos 27, 2018
  • 7 min read
OYUNU BOZMALIYIZ

OYUNU BOZMALIYIZ

 Paniklemek yok. Ülke batıyor yaygarası oyun kurucuların isteğidir. Büyük resmi görelim. Darbeyle ele geçiremedikleri Türkiye’yi, ekonomik olarak çökertmekle sonuca gitmek istiyorlar.

Dışardan kurgulanan bir oyun, ABD bu ekonomik savaşı başlattı. Trump Yahudi lobisinin kontrolünde bir başkan. İsrail’in Filistin ideali ve kan dökmeye devam ediyor. Türkiye’nin Filistin hassasiyeti İsrail’i ve ABD’yi rahatsız ediyor. Trum’ın bu konudaki hukuksuz hareketine, Cumhurbaşkanımızın tavrı, karşı çıkışları Trump’ı rahatsız ediyor. Çünkü Türkiye’yi sömürgesi gibi kullanmak istiyor. Ben ne istersem onu yapacaksın diyor. Halbuki Türkiye egemen bir devlettir. ABD’nin müttefikidir. ABD’yle eşit hakka sahip bir stratejik ortağıyız. Parası ödenmiş ayrıca proje ortağı olduğumuz F35’leri vermem diyebiliyor. Kim bize karşı ise onunla iş tutuyor. PKK, PYD ile dirsek temasını devam ettiriyor. Bu terör örgütlerine tırlar dolusu silah veriyor. Şimdilerde ekonomik savaş başlattı. Doları yükseltiyor. Karşılıksız bastığı kağıtla Dünyayı kontrol altında tutacağına inanıyor.

Türkiye bu saldırılar karşısında susmamalı. Onu yapıyor Cumhurbaşkanımız. Bu savaşta millet olarak topyekun hükümetin yanında olmalıyız. Millet olarak her türlü fedakârlığa hazırız demeliyiz. Bu da geçer, bu savaşı da kazanacağız inşallah.

Bu ekonomik savaşı Milli Mücadele ruhuyla kazanırız. 1919’da başlatılan milli mücadeleye, nasıl kadın erkek, yaşlı genç, maddi ve manevi destek olmuşsa, bu gün de o yapılmalı. Kadınlar altınlarını, erkekler varsa paralarını, yoksa eşyalarını bağışladılar. İşadamlarımız bir araya gelmeli, bir kampanya başlatılmalı. Hedef 100 milyar dolar denmeli. Gerekirse bu kampanyaya, esnaf, çalışanlar katılmalı. Çünkü bundan sonraki yaşamımızda kazanacağımız paraları kurtarmak için böyle yapmalıyız. Bu oyunu mutlaka bozmalıyız.

Türkiye önümüzdeki on yıllar, yüzyıllar için bir ekonomik program yapmalı.

1) İsrafı durdurmalıyız. İsrafı önleyici tedbirler almalıyız. Kamuda, özel sektörde hatta evde israfa son vermeliyiz. Petrolün, elektriğin hovardaca kullanımını durdurmalıyız. Kamudaki makam araçlarına, hizmet araçlarına bir sınırlama getirilmeli, pahalı araç kiralamalara son verilmeli. Zaruret halinde araç kiralamalar takibe alınmalı. Kamuya ait tatil mekanları azaltılmalı. Fiyatlar gözden geçirilmeli.

DİKKAT!  KAVMİYET, MİLLİYET VE IRKÇILIK

Kamu malları satılırken oradaki emsal satışlar dikkate alınmalı, kârlılık esas olmalı. Belediyeler, şehir aydınlatmaları konusunda uyarılmalı. Bulgaristan, Yunanistan, İran, Azerbaycan’dan elektrik satın alıyoruz. Ayrıca elektrik üretimimizin yüzde 35’i doğalgazdan. Doğal gazı da dışardan alıyoruz. Peki bu aydınlatma israfı neyin nesi? Her türlü harcamada tasarruf esas alınmalı.

2) Üretime ağırlık vereceğiz. Üretim, üretim, üretim… Her alanda, tarımda, sanayide üretim.

Tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biriyiz deriz hep. Derslerde bunu okuduk. Şimdi öyle mi? Buğdayı ithal ediyoruz, fasulyeyi, mercimeği hatta sarımsağı ithal ediyoruz. Fındık hariç tüm tarım ürünlerini ithal ediyoruz. Petrolden sonra en çok para ödediğimiz (dışarıya) bitkisel yağlardır. Halbuki ayçiçeği Türkiye’nin her yerinde yetişir.

Tarımda planlı ekim yaptırılmalı, tarım ürünü satan ülke haline gelmeliyiz. Boş ve atıl devlet arazileri ekilmeli.

Sanayide üretime ağırlık verilmeli, gerekirse evlerimizin bodrumları atölyeye dönüştürülmeli. Sanayinin en önemli kalemi elektriktir. Elektrik üretimine ağırlık verilmeli. Hükümetimiz yılların ihmali nükleer santral kurulmasını uygulamaya koydu. Mersin Akkuyu santrali, Sinop nükleer santrali ile elektrik ihtiyacımızın yüzde 30’u sağlanacak. Halbuki AB, ABD nükleer santrallere sahip. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin tamamında çok sayıda nükleer santral var. Fransa elektrik üretiminin yüzde 70’ini nükleer santrallerinden sağlıyor. Nükleer santraller kurmaya devam etmeliyiz.

3) Madenlerimize sahip çıkacağız ve değerlendireceğiz. Özellikle bor madeni Türkiye’nin en büyük şansıdır. Dünya bor rezervinin yüzde 70’i bizde. Bu maden sanayinin her kaleminde kullanılıyor.  Uçak sanayinde, silah sanayinde, otomobil sanayinde, hatta elektrik üretiminde kullanılır. Boru ham madde olarak satmamalı, işleyip satmalıyız. Kömür madenlerimiz kullanılmalı, atıl ocaklar faaliyete geçirilmeli. Tüm maden varlıklarımız kullanılır hale getirilmeli. Petrol ve doğalgaz aramaya devam etmeliyiz.

Hepimiz biliyoruz ki döviz kurlarına müdahale bir ekonomik savaştır. Bizi diz çöktürmeye çalışıyor ABD. Biz bunu Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde de yaşadık. O koskoca imparatorluğu böyle bitirdiler. Padişah Abdülmecit Avrupa Devletler Topluluğuna girme uğruna neler yapmadı, Abdülaziz de öyle devam etti. Bu iki padişah da Avrupa’ya borçlandılar. Abdülaziz’i darbeyle tahttan indirip bir meczubu tahta oturttular. Onunla olmayacağı görülünce Abdülhamit tahta çıktı. Abdülhamit’e iç ve dış baskılarla I. Meşrutiyet ilan ettirildi (1876-1878). Seçimler yapıldı. Seçilen 96 mebus. Bu mecliste Türkler azınlıkta, Abdülhamit meclisi tatil etti 30 sene, yine baskılarla II. Meşrutiyet ilan edildi. Meclis açıldı (1908). Dış mihrakların tahrik ve müdahalesiyle yine darbe yapıldı. Abdülhamit tahttan indirilip sürgüne gönderildi. İktidara gelen İttihat ve Terakkiciler imparatorluğun sonunu hazırladılar.

DİKKAT!  GÖNÜLLÜLÜK

Bu gün de yarıda kalan o oyun tekrar sahneye konmaya çalışılıyor. Hep birlikte millet olarak hükümetin yanında olmalıyız. Çünkü hepimiz aynı geminin içindeyiz. Gemi batarsa, hepimiz batarız.

Biz Fatih Sultan Mehmet’in torunlarıyız. O gemileri karadan yüzdürüp İstanbul’u nasıl aldıysa bu gün de gemimiz batmayacak. Büyük Türkiye lider ülke olarak ilelebet payidar olacaktır, inşallah.

 

 

About Author

Tokat Haber

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
tokat haberleri reseller tokat haberleri
kingroyal meritking meritking giriş kingroyal giriş madridbet