Sevili oğlum,
Paranın olmadığı zamanlarda insanlar ihtiyaçları olan şeyleri takas yöntemi ile yaparlarmış, İktisat tahsili yaptığımız zaman bunu hocalarımız anlatmıştı. Günümüzde de banka olmadığı için köylerde insanlar zaman zaman böyle alış veriş yaparlar. Çocukken dağ köylerinde domates falan satan akrabamıza yardım ederdim de, köylüler para olmayınca buğday verirlerdi. Domates alırlardı. Ben garipserdim ama bakardım ki insanlar bunu çok normal karşılıyorlar.
Sevgili oğlum,
Paranın fonksiyonlarını da bize şöyle anlatmışlardı.1. Para değişim aracıdır.2. Değer ölçüsüdür.3. Yatırım ve tasarruf aracıdır.4. Ekonomi politikası aracıdır. Yani burada paranın bilimsel olarak hayat amacı olduğu, hayatın anlamının para olduğunu belirten bir şey yok. Para, sadece bir araç. Amaç değil. Ama bazı insanlar bu sanki araçmış gibi hep paradan bahsederek çevresindeki insanları bıktırırlar hatta onları çevrelerinden uzaklaştırarak güzel dostları kaybederler. Bunun farkına bile varamazlar.
Sevgili oğlum,
Üniversitede bir hocamız demişti ki “Çocuklar hep para düşünen adam olmayın. Hep para düşünmek insanı fikirleri kısır bırakan insan yapar. Paradan daha büyük ve mutluluk veren hedefleriniz de olsun” Büyük bilgi birikimi ve tecrübe süzgecinden geçerek söylenen bu sözlerin ne kadar doğru olduğunu şimdi daha iyi görüyorum. Bir baba olarak da sana anlatıyorum.
Sevgili oğlum,
Hep para konuşan, hep maddi şeylerden bahseden insanları toplumun gerçek manada vatandaş ve sağlam dindar bildiği insanlar sevmezler. Onlar bilirler ki para sadece bir araçtır ve para bittiği zaman onlara göre insanın insan olarak değeri vardır ve muhtaç insana yardım etmek asil insanın görevidir.
Sevgili oğlum,
Her şeyi para ile ölçen insanlar genelde yaşlanınca da sıkıntı çekerler. Bir gün para biterse kimse yanında kalmaz. Mevki makam sahiplerinin mevki makamlar elinden gidince genelde yanında kimse kalmadığı gibi. ”Dost acı söyler ama gerçeği söyler”. Herkese acı da olsa tatlı şekilde gerçeği söyleyecek, yanlış yapınca uyaracak dostlar lazım. En iyi dostlar da anne ve babalardır galiba!
Sevgili oğlum,
“Para kötü bir efendi, iyi bir uşaktır” derler. Ne kadar güzel bir söz. Parayı sen değer aracı görürsen senin ihtiyaçlarını karşılar. Ama sen parayı bir efendi gibi esiri olursan artık ona söz geçiremez her şeye para penceresinden bakarsın ki bu sana zarar verir. Sen aklını kullanarak sana zarar verecek şeylerden uzak duracak insansın. Buna candan inanıyorum.
Canım oğlum,
Piyangodan aniden çok para çıkanlar ya da miras kalan insanlar, parayı iyi idare edemeyince yani O’nun uşağı olunca birkaç sene içinde eski halinden daha kötü duruma geliyorlar. Bunu gazete haberlerinden zaman zaman izliyoruz. Parayı idare etmek onu elde etmekten zordur.” Başarılı olmak kolay ama başarılı kalmak zordur” derler ya aynen öyle.
Canım oğlum,
Para ile olan ilişkilerimiz de insanlarla olan imtihanımıza benzer. Parayı güzel yoldan kazanırsak ve elimizde tutmasını bilirsek bize fayda sağlar. Dostlarımızı da iyi seçer ve gerçek dostlarımızı bilerek yanımızda tutarsak onlarda sadece bizdeki paraya bakmaz ve gerçek dost olarak bize faydalı olurlar. Gerçek Dostumuzu da bulduğumuz zaman kolay kolay bırakmamak lazım. Ama çok insan nankörlüğünden dolayı güzel dostları yanlarında tutamazlar. Tutanlarda başarılı ve mutlu olurlar zaten.
Sevgili oğlum,
Sen küçük yaştan beri hem okulda hem de sosyal hayatta başarılı olan, güzel hitap eden, arkadaşlarını, dostlarını seven ve insanların iyiliği için uğraşan milli duyguları coşan bir insansın. Güzel eğitimin yanında dil bilen dünyaya açılan, çalışıp çabalayarak gayret eden insansın. Bu da senden umudumuzun artmasına sebep oluyor. Sadece para pul ile uğraşmayan “insanlara daha çok nasıl faydalı olurum?” sorusu ile meşgul olan insan olarak para pul gibi şeylerin araç olduğunu bilerek yoluna devam etmeni bekliyor ve istiyorum. Bunu da sadece senden değil tüm gençlerden bekliyor ve ülkemiz için umut ediyoruz.
Sevgili oğlum,
Babam annem paraya fazla önem vermeyen ama bizleri de kimseye muhtaç olmadan yetiştiren insanlara yardım eden, doğruları karşımızdaki insan kırılır mı diye düşünmeden anlatan ama çoğu zaman da dinlenmeyen insanlardı. Ama benim gibi onlarda çok zaman haklı çıkmanın sevinci mi hüznü mü desem onu yaşarlardı. Yani haklı olmanın sevinci diyelim. Halen de insanlar hayırla yad ederler anne ve babalarımızı bizimle beraber. Ben de onları sana anlatıyorum işte. Hatalarından ders almayan insanların çocukları da büyük oranda hatalarından ders almıyorlar. Çünkü anne ve babalarının ya da seçtikleri kötü arkadaşları taklit ediyorlar. İnsanın kendi kişiliğini kazanması için de anne ve babasından daha çok okuması hayattan onların aldığı derslerden daha fazlasını alması lazım. Çoğunluk bunu yapmayınca da sorunların çoğalmasının önüne geçilemiyor.
Canım oğlum,
“Laf lafı açıyor” misali bir mektubun sonuna daha gelmişiz de haberimiz yok. Güzel insanlarla zaman nasıl çabuk geçerse benim gibi yazar insanlara da güzel şeyler yazınca, bu birde senin gibi başarılı insanlara olunca zamanın nasıl geçtiğini unutuyorum. Zamanı böyle güzel şeylerle değerlendirdiğimiz zaman sanki ben dünyanın en zengin ve mutlu insanı oluyorum. Paraya fazla değer vermeyen insan para olmadan da mutlu ve bahtiyar oluyor. Yani hadiste geçen “ insanlara faydalı olmanın mutluluğu” Başkasına faydamız dokunduğu zaman mutlu oluyorsak örnek insanız. Başkaları ile alay eden insan isek ne olduğumuzu ben söylemeyeyim sen anla. Başkalarının mevki makamları ile veya paraları ile değil kendi çabamızla mutlu olalım. Bize bu yakışır.
Muhabbet sevgi ve saygıyla…