“Son dakika haberi… Ticaret Bakanlığının internet sitesinde yer alan duyuruda, son dönemde Kovid-19 salgını nedeniyle talebi artan ürünlerde haksız fiyat artışı yaptığı tespit edilen firmaların isimleri, satışın yapıldığı mecra, uygulanan ceza tutarı ve faaliyet gösterdikleri iller yer aldı. Duyuruda, Ticaret Bakanlığı bünyesinde yer alan Reklam Kurulunun mart ayında gerçekleştirdiği iki toplantıda, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili mevzuata aykırı uygulamaları tespit edilen 198 firma hakkında 10 milyon 90 bin 60 lira idari para cezası uygulanmasına karar verildiği hatırlatıldı.
Reklam Kurulunun gerekçeli kararının da yer aldığı duyuruda, haksız fiyata konu olan ürünler arasında maske, dezenfektan, kolonya, ateş ölçer, ıslak mendil ve gıda dikkati çekti.”(Basından)
***
Tabloyu inceledim ama bazı ürünleri göremedim. Özellikle herkesi yakan 220 voltluk elektriği göremedim! Asıl hırsızlar elektrik şirketleri olsa gerek. Mali götüren onlar!
Tarih boyunca bu böyle devam ede gelmektedir. Kriz anlarında, doğal afetlerde (deprem gibi, bugünkü salgın hastalıkları gibi) yamyamlar ortaya çıkar ve krizi ekonomik ya da siyasi fırsata çevirirler. Eğer Allah afet vermez ise kendileri sun-i krizler çıkarırlar. Nitekim yakın tarihimizde buna bol bol şahit olmuşuzdur. En belirgin olanı; yüz gram ağırlığındaki yüz sayfa kitapçığın orta yere fırlatılması kriziydi! Ortayı göğsüyle yumuşatan topçular bunu güzelce gole çevirmişlerdi. Bu gol karşılığı milyon dolarları götürmüşler ve toplamda yaklaşık yüz milyar dolarımızı çalmışlardı! Bu gün de hem siyasette hem de ticarette aynı aymazlığı yapanlar mevcut. Bizim yapacağımız şey “Allah belalarını versin” temennisinden öteye gidemiyor. Hz. Ömer dönemi olsaydı bu tür insanları bizzat kırbacıyla kırbaçlatır arkasından da istişare kuruluyla onları yaptıkları işlerden men eder, deve çobanlığına talim ettirirdi. Nitekim vali iken ticaret yapan bir valiyi görevinden azledip çobanlık yaptırdığı belgelerde kayıtlıdır. Şimdi de devletin yapması gereken, bu tür hadiseleri büyük küçük bakmadan önlemek olmalı. Devlet vatandaşını koruması gerekir. Evet, önlemler alınıyor ama ya tamamını göremiyor ya da göstermelik bazı cezalar veriliyor. Ama her ne oluyorsa azmanlar hırsızlıklarına devam ediyorlar.
Bu zor şartlarda ülkeyi yönetenlerden beklenen şeyler vardır. Olağanüstü durumların; deprem, sel baskını, fırtına, salgın hastalık, savaş gibi afet durumlarında, ülkeyi yönetenlerden genellikle iki şey beklenir. Bunların birincisi; ihtiyacı olanların ceplerine para konulmasıdır. Şu anda ülkemizde devlet bu konuda elinden geleni yapıyor. İnancımız ve geleneklerimiz doğrultusunda sosyal ve dini yardımlar yoluyla bu konuda halkımız devletine olağanüstü destek veriyor. Bu özelliğimiz dünyada gıpta edilen bir durumdur. İkincisi ise; vatandaşın cebine para konulamazsa bile hiç olmazsa vatandaşın cebindeki paranın iç edilmesini önlemektir. Bu konuda devlet üzerine düşeni tam olarak yapmamaktadır. Devlet korona virüsten önce de bunu yapamadı şimdi de yapmaya çalışıyor ama yeterli değil. Bir devlet eğer hem para koyamıyor hem de vatandaşın cebindeki paranın çalınmasını önleyemiyorsa vatandaşın durumu Allah’a kalmış oluyor! Devlet vatandaşını birbirine, Kızılay gibi yardım kuruluşların eline olabildiğince muhtaç hale getirmekten kurtarmalıdır.
Bu dönem devletimiz son on yıllarda olmadığı kadar vatandaşına yardımcı oluyor. İnkâr edilemez. Sağlık sisteminin bedava olması, bedava maske vs dağıtılması, emeklilere bayram ikramiyesi, fakirlere karşılıksız para verilmesi, esnafa elinden geldiği kadar yardım vs. Hatta 55 ülkeye bile yardım etti bu dönem. Bazıları eleştirebilir ama devlet bu günü düşünmez, yüz yıl sonrasını da düşünür bu günden yüz yıl sonrasına da yatırım yapmak zorundadır. Torunlarımızı da düşünmelidir! Ancak kaçakları da o ölçüde kapatması gerekiyor. Büyük devlet bunu yapmak zorundadır.
Bu konuyu neden ele aldım? Daha önceleri de bu konuyla ilgili bir yazı yazmıştım. Her kurum karınca kararınca bir şeyler yaparken, sağlık teşkilatı canı pahasına bu virüse neredeyse savaş açmışken bir kurumumuz nedense mal bulmuş mağrip gibi milletin cebindeki paraya saldırmaya devam ediyor. Arsızca, hayâsızca. Herkesin şikâyet ettiği elektrik faturalarından bahsediyorum. Petrol fiyatları düşüyor, doğal gaz düşüyor, Allah’ın suyu aynı şekilde akıyor. Yahu Bayburt’lunun körprü(!) fıkrasında olduğu gibi rüzgâra mı zam geldi? Anlamış değilim!
“Ayakkabı üretip pazarlayan bir şirket, yıllar önce, pazar araştırması yapmaları için Afrika’ya iki elemanını göndermiş.
Birinci eleman, pazar araştırmasını yaptıktan sonra kendisini gönderen patrona bir rapor sunmuş ve demiş ki:
– Afrika’da bizim için hiçbir fırsat yok. Çünkü orada hiç kimse ayakkabı giymiyor.
Aynı yere birkaç ay sonra giden ikinci eleman da pazar araştırmasını yapmış, dönüşte patronuna bir rapor sunmuş ve demiş ki:
– Afrika’da bizim için olağanüstü fırsatlar var. Çünkü orada hiç kimse ayakkabı giymiyor.
Bizdeki elektrik şebekeleri fıkradaki ikinci eleman zihniyetinde, korana virüsten sonra bizim potansiyelimizin farkına varmış gözüküyor!
Nasıl olsa millet evde! Bol bol elektrik tüketecek. Ben de sürümden bol bol kazanırım mantığı! Yahu baksanıza Allah insanlara virüs belasını verdi ama yanında başka bir bela vermedi. Bu süre zarfında pek de doğal afet yaşamıyoruz. O kasırgalar yok, depremler yok, seller yok… Havalar normal seyrediyor. Özellikle Ramazan ayında bizleri bunaltmıyor! “Virüse odaklanın, onu düşünün ve kendinize gelmenin çarelerini arayıp adam olun diyor” galiba! Yani Allah bir nevi kullarına indirim yapmış! Siz kim oluyorsunuz da indirim yapmıyorsunuz ey elektrik tekelcileri! – Yine Hz. Ömer’i arıyor insan. Kaç kırbaç yerdiniz Allah bilir!- Sürümden zaten kazanıyorsunuz, indirim yapsanız bu dönem batar mısınız? Bir evin elektrik gideri çeyrek milyon olmuş. Tek kalem gideri… Neredeyse evin kirası olacak. Bu zulümdür, bu vatandaşın cebindeki parayı çalmaktır, devlet buna dur demeli. Vatandaşa yazık oluyor.
(Hee. Şunu da hatırlatmadan geçemeyeceğim. Ne olur elektrikli araba üretmeyin. Elektrik bu yamyamların elinde olduğu sürece masrafı benzin parasını geçer!)
İsmet YALÇINKAYA
01.05.2020