“ŞEKER PANCARININ ALTERNATİFİ YOKTUR”
“ÇİFTÇİMİZ, TÜKETİCİLERİMİZİN SAĞLIĞI AÇISINDAN ENDİŞELİYİZ”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kendileri için şeker pancarı üretiminin sürmesinin vazgeçilemeyecek bir konu olduğunu bildirerek, “şeker pancarının alternatifi yoktur. Bu konudaki görüşlerimizi de hükümetimize ilettik. Hükümetimizden 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi kararının iptalini bekliyoruz. Bu özelleştirmeden vazgeçilmelidir. Biz, çiftçimiz, tüketicilerimizin sağlığı açısından endişeliyiz. Pancar şekerinin, diğer şeker kaynaklarına göre çok daha sağlıklı olduğunu bilim adamları, bütün uzmanlar dile getirmektedir” dedi.
Bayraktar, Birlik merkezinde düzenlediği basın toplantısında 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Son günlerin tarımda değişmez gündem konularından biri haline gelen şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle ilgili Bayraktar, şunları söyledi:
“Bilindiği gibi, Türkşeker’in, Afyonkarahisar, Alpullu, Bor, Burdur, Çorum, Elbistan, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Kırşehir, Muş, Turhal ve Yozgat’tan oluşan 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesiyle ilgili ihale ilanı, 21 Şubat 2018 tarihli Resmi Gazete’de yer aldı ve özelleştirme süreci başladı.
Stratejik olduğu tartışılmaz bir ürün olan şekerin hammaddesi olan şekerpancarının üretimi çiftçimiz için vazgeçilmez tarımsal bir faaliyettir. Öyle ki ülke çapında 3,4 milyon dekar alanı şeker pancarı üretimi için ayırıyoruz. Bu alanda geçen yıl 105 bin pancar üreticisi çiftçimiz, 20,8 milyon ton şeker pancarı üretimi gerçekleştirdi. Sadece çiftçimiz değil, 60-65 bin mevsimlik işçimiz de şeker pancarı üretiminde çalıştı.
Katma değeri yüksek bir ürün olan pancarın, posası, yaş ve melaslı kuru küspesi de hayvancılıkta ucuz hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Aynı büyüklükteki orman alanından üç kat daha fazla oksijen sağlayan şeker pancarı toprağı da organik madde açısından zenginleştirmekte, münavebeli tarımda ekilecek diğer ürünlerde de verim artışına sebep olmaktadır.
Özelleştirilecek 14 fabrikaya 1575 köyümüzden 47 bin 758 çiftçimiz pancar vermektedir. Bu çiftçilerimiz, 1,25 milyon dekar alanda üretim yapmaktadır. Bu fabrikalar, 4 binin üzerinde çalışanla, 7 milyon ton şeker pancarı işlemekte ve 947 bin ton şeker, 322 bin melas, 2 milyon 74 bin ton yaş küspe üretmektedir.
Yani bu fabrikalar küspe, melas temin ederek o bölgede hayvancılığın gelişmesine, hatta sosyo ekonomik yapının gelişmesine fevkalade büyük katkı sağlıyor.
Bizim için şeker pancarı üretiminin sürmesi vazgeçilemeyecek bir konudur. Biz, çiftçimiz, tüketicilerimizin sağlığı açısından endişeliyiz. Pancar şekerinin, diğer şeker kaynaklarına göre çok daha sağlıklı olduğunu bilim adamları, bütün uzmanlar dile getirmektedir.”
Son yapılan kanun değişikliğinde, nişasta bazlı şeker kotası konusundaki düzenlemenin de yer aldığını bildiren Bayraktar, “basında nişasta bazlı şeker kotasının yüzde 5’e indirileceği, glikozun bu kapsamdan çıkarılacağı haberleri yazılmaktadır. Glikoz kapsam dışına çıkarılırsa, nişasta bazlı şeker kotasının düşürülmesinin bir anlamı kalmaz. Firmalar bu yolu kullanarak nişasta bazlı şeker kotası dışında glikoz üretir ve kotayı anlamsız kılarlar. Cargill gibi firmalara da gün doğar. Zaten günümüzde de denetim yetersizliğinden merdiven altı üretimi de ilave ettiğimizde kotanın çok üzerinde nişasta bazlı şeker üretiliyor” dedi.
Bayraktar, şeker üretiminde şeker pancarının alternatifinin olmadığının açıkça görüldüğünü belirterek, “şeker pancarının alternatifi yoktur. Bu konudaki görüşlerimizi de hükümetimize ilettik. Hükümetimizden 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi kararının iptalini bekliyoruz. Hükümetimizden çiftçi ve işçileri memnun etmesini, Türkşeker bünyesinde bu fabrikaların üretime devam etmesini istiyoruz. Bu özelleştirmeden vazgeçilmelidir” diye konuştu.
Sorular
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, basın toplantısında basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Bayraktar, nişasta bazlı şeker kotasının yüzde 5’e düşürülmesini, bunun yeterli olup olmadığını sorması üzerine, şunları söyledi:
“Yüzde 5 meselesi değil. Problem glikozun serbest bırakılmasıdır. Glikoz serbest olduğu zaman kotaların yüzde 5’e düşürülmesi bir anlam ifade etmiyor. Daha önce de biliyorsunuz bu kotalar yüzde 10 olarak açıklandı. Bakarlar Kurulu kararıyla da yüzde 50 civarında artırılabiliyordu yani yüzde 15’e çıkabiliyordu.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus şu; merdiven altı ve kayıt dışı anormal bir üretim var. Devlet bunu önleyemiyor yani kontrol mekanizmaları çalışmıyor. Cezai müeyyideler yeterli değil. Kota dışında anormal bir üretim var. Dolayısıyla sadece kotaların düşürülmesi yeterli olmaz. Denetim mekanizmalarının kurulması fevkalade önemlidir. Bir de glikozun serbest bırakılması bu kotanın ehemmiyetini de ortadan kaldırıyor.”
Bayraktar, bir basın mensubunun, “bu durumda şeker kurulunun aktif hale getirilmesi öncelikle gündem konusu olması gerekmiyor mu?” şeklindeki sorusu üzerine şunları kaydetti:
“Şeker Kurulu bugüne kadar çok iyi görev yaptı mı? Bu da tartışma konusudur. ‘Kayıt dışı üretim var’ diyoruz. ‘Merdiven altı üretim var’ diyoruz. ‘Kota dışı üretim var’ diyoruz. Denetleme daha önce Şeker Kurulu’na aitti. Görevini yapabildi mi? Etkin bir şekilde yapmadı.
Ama benim gözlemlediğim şey yapmadığı. Bundan sonra yapar mı yapmaz mı? Onu da bilemem. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bünyesinde bu işi yapar mı yapmaz mı? Ama her şeye rağmen söylüyorum bu işin denetlemesi yapılmadığı, cezai müeyyideler artırılmadığı takdirde kota mota hepsi hikaye. Bunlar çözüm değil. Kayıt dışı üretim devam edecektir. Bu kotanın belki iki misli üç misli piyasaya nişasta bazlı şeker sürülecektir.
“Sosyal taraflar bu fabrikaların özelleşmesine karşılar”
Burada sosyal taraflar. Kim bunlar? Ziraat Odaları, çiftçi örgütleri, işçi örgütleri, tüketici dernekleri. Bunlar bu fabrikaların özelleşmesine karşılar. Görüşlerini de beyan ediyorlar. Burada hükümetin iddiası şu; bu fabrikalar özelleştiğinde bir üretim kaybı olmayacak, iki istihdam kaybı olmayacak. Biz de daha önceki özelleştirmeleri örnek veriyoruz. Et Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, TEKEL, Orman İşletmeleri vesaire. Bunlarda hem istihdamda hem de üretimde kayıpları olmuş. Örnekler önümüzde. Şimdi bu fabrikalar önümüzde, bu özelleşen fabrikaların üretim yaptığı bölgelerde pancarın poları düşük. Türkşeker’in bünyesinde kâr yapan fabrikalar da var. Poları yüksek olan bölgelerden alım yapan fabrikalar kâr yapıyor. Poları düşük olan fabrikalardan alım yapan fabrikalar kârda değil. Ama Türkşeker toplamda kârda. Zarar eden fabrikaları absorve edebiliyor, yürütebiliyor.
“Alan işadamı, ‘bu işten çekiliyorum’ derse ne olacak?”
Özelleştirmeden sonra farika kar yapmadı. İşadamı bir sene iki sene dayandı. ‘Bu rantabl, verimli değil. Ben bundan vazgeçiyorum’ derse ne olacak? Yani bizim iddiamız o. Poları düşük bu fabrikalar Türkşeker’in bünyesine üretime devam edebilir. Ama özelleştirdiğiniz zaman kâr yapmayabilir. Tabii işadamı bunu babasının hayrına almıyor, ekonomik bir faaliyet için alıyor. Para kazanmak üzere alıyor. Para kazanamazsa, ben bu işten çekiliyorum, veya ben fabrikayı rantbal, verimli hale getirmek için işçiyi, pancar alımını azaltıyorum, ceza verseniz de ‘buna da yapabileceğim bir şey yok. Buna da razıyım’ derse ne olacak? Bunları iyi düşünmek, iyi değerlendirmek lazımdır. Bizim de söylemeye çalıştığımız budur.
İstihdam konusunda işçilerin, üretim konusunda da çiftçilerin kaygısı var. Çiftçi örgütleri, işçi örgütleri bu durumdan kaygılarını belirtiyorlar hadise bu. İnşallah dikkate alınır ve bundan vazgeçilir.