38°C
24 December 2024
Köşe Yazıları

Selçuk Bayraktar’ı Yedirmeyiz!

  • Mayıs 15, 2020
  • 8 min read
Selçuk Bayraktar’ı Yedirmeyiz!

Hemşehrim olduğu için demiyorum, bu milletin sevdalısı olduğu için söylüyorum!

Kimdir Selçuk Bayraktar?

Selçuk Bayraktar; tıpkı yerli silah sanayini kurmaya çalışan Nuri Killigil, tıpkı ilk yerli uçağı yapan Nuri Demirağ, tıpkı ilk yerli füzeyi yapan Türk vatandaşı Kirkor Divarcı, Devrim otomobilini yapan mühendisler gibi elektronik harp sanayini dünya çapında ulaşılması zor bir seviyeye çıkaran genç yerli bir mühendisimizdir. Cumhurbaşkanının da damadı. Onlardan farkı; projesini gerçekleştirmesi, seri üretime geçmesi, ihraç kalemi haline getirmesi, ürettiklerini ordumuzun teröristlere karşı kullanması ve dünyada benzerlerinden çok daha üst seviyeye taşımasıdır.

Ne yapıyor Selçuk Bayraktar?

Ne yapmıyor ki! Silah sanayinde yerli İHA’ları, yerli SİHA’ları, insansız hava araçlarını, sağlık sektöründe de solunum cihazlarını üretiyor. Hem de dünyayı kıskandıracak şekilde yerli ve milli. Patenti tamamen bize ait, teknolojisi çok yüksek ürünler üretiliyor artık.

Bu olay basit bir şey değildir. Türk milletine, özellikle gençlere “Ben başardım, çalışırsanız siz de başarırsınız” duygusunu veriyor. Yüz yıldır bizdeki bir fobiyi kırıyor, insanımızın komplekslerden kurtulmasını sağlıyor. “Başkaları yapar, biz satın alırız” anlayışını, putları yıkar gibi yıkıyor! “Bizden bir şey olmaz” putunu yıkıyor,  yok ediyor, gençlere ufuk açıyor. Bayraktar bu ülkeye döviz kazandırıyor, iş sahaları açıyor, tartıda hafif, pahada ağır bir ihraç kalemi geliştiriyor, teknoloji ithalatını teknoloji ihracatına çeviriyor.

Genç bir delikanlı sayesinde Türkiye, kabuğunu kırıyor,  gelişmiş birçok teknolojik ürüne imza atıyor, bin yıl önceki atalarıyla yeniden buluşturuyor Türk insanını!  Bu kopukluğu adeta lehimliyor! Çünkü bu kartopunun çiğe dönüşmesi olayıdır, destek verilirse.  Teknoloji öyle bir şey ki bir başlayınca arkası gelir. Yani, bir yerden başlanınca arkası çorap söküğü gibi gelir, teknoloji devine dönüşür ülkemiz. Dışa bağımlılıktan ülkeyi kurtarmaya çalışıyor Bayraktar. Silah sanayinde gerçekleştirilen bir teknoloji bir bakıyorsunuz ki diğer alanların da itici gücü oluyor. Nitekim sağlık alanında gerçekleştirilen yerli solunum cihazı bunun bir göstergesidir. Bunu da ihraç eder hale geldik son bir ayda. Bir ayda mı bunu yaptık? Hayır! On yıllık bir geçmişi var bunun. Bu basit bir olay değildir. Bu inanç dünyanızın, kültürünüzün, değerlerinizin de ihracı olacaktır. Çünkü teknoloji satanlar kültürünü de ihraç eder! Eğer bu gencin arkasında devletin iradesi olmasaydı o elli yıl önceki hamleler gibi doğmadan ölecekti! O yüzden hep birlikte bu olağanüstü işler yapan gencimizin arkasında durmalıyız millet olarak.

DİKKAT!  TAHMİNİ TAHAKKUK ÖDENECEK

İMF gibi kuruluşlardan yardım dilenen, onların siyasi direktiflerini yerine getirmek zorunda olur. Bunu elli yıl yaşadı bu ülke. Dışa bağımlı olan emir de alır, başkasının emir kulu da olur. Bunu Kıbrıs barış harekâtında savaş sanayisi yönünden yaşadık. Daha düne kadar ithal silahlara dünyanın parasını ödediğimiz halde istediğimiz gibi kullanamıyorduk. Düşman saldırdığında ona karşılık vermek için kendi silahımız için izin almak zorundaydık. Şimdi kırıyor muyuz bu boyunduruğu? Evet, bunda pek çok vatan sevdalılarının katkısı var ama Selçuk Bayraktar bunun bayraktarlığını yapıyor! Bizim Güneydoğu’da, Suriye’de İHA ve SİHA öncesi ölümlere, maddi manevi ve can kayıplarına bakın bir de İHA ve SİHA sonrası kayıplara bakın. Bu yerli silahlar olmasaydı Suriye’deki, Libya’daki, Akdeniz’deki halimiz ne olurdu? Bu olumlu durum kimleri rahatsız ediyor? Kimler rahatsız oluyorsa vatan hainidirler! Kemal Sunal filminde olduğu gibi; “o kadar!”

Lafı fazla uzatmayalım. Selçuk Bayraktarı tanımayanlar, yaptıklarını pek bilmeyenler ya da onu sadece damat olarak tanıyanlar geçen hafta onu duydular, tanımaya başladılar. Bu olumlu bir gelişmedir. Damat tarafını görüp burun kıvıranlar bu gün “dur hele, bu işte başka bir iş var” demeye başladılar. Bu pencereden bakıldığında Ağababa ve Özel çok yanlış bir iş yaparak çok doğru bir sonuca vesile olmuşlardır. O yüzden bir duayı değil de bir “ışıklar içinde yatsınlar”ı hak ediyorlar!  Neymiş efendim! “Allah, bu dini facirlerin / fasıkların eliyle de güçlendirir.” mamasına gelen hadis pek çok kez gerçekleştiği gibi bu gün de Ağababa ve Özel’in özelinde gerçekleşmiş oluyor! Ne demiş bu adamlar? Ağababa bir cümleyi meclis kürsüsünde on kere tekrarladığı halde bir türlü düzeltemedi ve mealen şöyle demek istedi: “İBB’si Selçuk Bayraktar’ın mütevelli başkanı olduğu T3 vakfına 41,1 milyon lira destek verilmiş.” Gayet masumane bir açıklama gibi ama amaçlanan ne? Mesele orası! Peki, Özel ne dedi? Onu damat parantezine alarak “Bir damat ekonomiyi yönetecek, bir damat SİHA üretecek…” dedi. Yerli ve milli projeler üretmenin damadı, eniştesi, kayınçosu olur mu? Yapana mı bakılır yapılana mı? Eeee. Bu milletin bir üyesi değil de yabancıların bir memuru olursan bunlar doğal olur!

Ne demiş Allah Kur’an-ı Kerimde bu tür kişiler için? “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.” denildiğinde: “Biz sadece ıslah edicileriz.” derler. (2/Bakara 11) Bir başka ayette ise: ”… Bu yüzden işleri boşa gitmiştir. Kıyamet günü Biz onlara değer vermeyeceğiz.” (Kehf Suresi 105. Ayet)

DİKKAT!  MİLLETİMİZ ve TÖREMİZ

Selçuk Bayraktar’a saldırı ilk değil, son olmayacak. Çünkü bunlar üzüm yemenin peşinde değil bağcıyı dövmenin peşindeler! Yani bu gencin yaptıkları onların hoşuna gitmiyor, onların projelerine sorun çıkarıyor. Milli olanların, özellikle inançlı kesimin gerçekleştirdiği çalışmaların tümüne toptan karşılar. Çünkü kendileri milli değildir, bizden görünen ve bizden olmayan kesimlerdir. Ya beyinsizlerdir, ya aldananlardır ya da düşmanın içimizdeki gizli ortaklarıdır. Hangisi kendilerine uygunsa buyursunlar onu sırtlarına geçirsinler. Konuştuğu farklı, yaptığı farklı olanlara ne diyeceğiz? Bu korana virüs belasıyla mücadele ettiğimiz bir dönemde ülkesine sahip çıkacak yerde bu ülkeye çelme takmaya çalışanlara ne denir? Siz söyleyin!

***

Bu günkü hadiseler düne benziyor mu?

“Fitnecilerin yöntemi masum insanlar hakkında iftiralar uydurup ortalığa yaymaktı. Ortaya atılan iftiralar ve yalan haberler hemen duyuluyor ve insanlarda şüpheler oluşuyor, insanların önünde, halife hakkında münazaralar ve tartışmalar yapılıyordu. Tartışmalar, münazaralar, yalanların toplum içinde yayılması, fitnecilerin diğer yöntemleriydi. İnsanların önünde valileri ve halifeyi eleştiriyorlardı. Sahte yazılar düzenleyerek insanları kandırmaya çalışıyorlardı. Sahabenin dilini kullanarak hayal ürünü sözler ortaya koyuyorlardı. Hz. Aişe, Hz. Ali, Talha (ra) veya Zübeyr (ra) söylüyormuş gibi sunarak insanları kandırıyorlardı. Yalanlarından birisi de Hz. Ali’nin Hz. Peygamber’in vasisi olduğu ve aslında onun halife olması gerektiği yönündeki sözleriydi. Küfe, Basra ve Mısır’da ayrılıkçı gruplar oluşturuyorlardı…” (Ali Muhammed Sallabi. Hz. Osman’ın hayatı kitabından)

Sonuç mu? Sonuç, Hz. Osman’ın katli ve Müslümanların birbiriyle savaşı… Hz. Aişe ile Hz. Ali’nin karşı karşıya gelip birbiriyle savaşmalarına kadar varan fitne olayı. Fitne tohumları atan kim? Abdullah İbn-i Sebe denen Müslüman görünümlü Yahudi!..

Kimseyi salak yerine koymayın! Bu Millet milli uyanışı engellemeye çalışan hiçbir fitne hareketine izin vermeyecektir.

DİKKAT!  BİR DAMLA TASAVVUF

İsmet YALÇINKAYA

13.05.2020

About Author

İsmet Yalçınkaya

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
tokat haberleri reseller tokat haberleri
kingroyal meritking meritking giriş kingroyal giriş madridbet