SOSYAL MECRA İÇİN DİKKAT ÇEKEN PAYLAŞIM
İnsanların yoğun şekilde kullanmakta olduğu sosyal mecra hesaplarının kendisini nasıl bir teknoloji bağımlısı haline getirip, nelere sebebiyet verdiğini anlatan bir video paylaşımı dikkatleri çekti. www.okyanus.com hesabında yer alan videoyu Gültekin Metin düzenleyip, İngilizce konuşmaların çevirisini Sıdıka Özemre yaparak paylaştı.
Dikkat çekici paylaşımda anlatılanlar şöyle oldu:
“Sosyal medyanın Dünya Liderleri, daha iyi bir dünya yaratan dostane çılgın tanrılar rolü oynamayı bırakmalı ve tshirt üstündeki tütüncü olduklarını kabul etmeliler. Çünkü çocuklara bağımlılık yapan ürünler satıyorlar. Hadi bununla yüzleşelim.
Sosyal medyadaki beğenilerinizi kontrol etmek yeni sigaradır. Philip Morris sadece ciğerlerinizi hedefledi, dijital uygulamalar mağazaları ise ruhunuzu istiyor. Facebook’ta 2 milyardan fazla insan kayıtlı. Bu sayı Dünyadaki Hristiyanların sayısıyla hemen hemen ayrı.
İnsanlar, Y kuşağı kitlesi, günde 150 kez telefonlarını kontrol ediyorlar. Şöyle bir düşünürseniz uyandığınız andan itibaren sanki bu ortama terk edilmiş durumdasınız. Birkaç teknoloji şirketinin düzenlediği düşünceler zihninize üşüşmeye başlıyor.
Tipik bir insanın her 15 dakikada veya daha kısa sürede telefonunu kontrol ettiğini gördük. Bunların yarısında aslında telefonlarına hiçbir mesaj veya uyarı gelmemiş. Bu, onlara zihinlerinden gelen bir mesaj ve mesaj şöyle diyor: “Bir süredir facebook’a bakmadın!, twitter’e girmedin! Acaba birileri İnstagram’daki gönderime yorum yaptı mı?” Bu durum kortizol oluşturur ve sizi huzursuz etmeye başlar. Nihayetinde de tek amacımız bu huzursuzluktan kurtulmak olur, bu yüzden sosyal medyayı kontrol edersiniz.
Öyle görünüyor ki telefonumuz olmadığında ya da şarjımız bitme üzere olduğunda strese giriyoruz. Muhtemelen bu hissi siz de biliyorsunuz. Avustralya’da 30 yaş altındaki 3000 insan arasında yapılan bir araştırmaya göre, her 10 kişiden 9’u, şarjları biterken bu huzursuzluğu yaşadığını kabul ediyorlar.
Steve Jobs, İphone ile tüm dünyada devrim yarattı ve kendi çocuklarının kullanmasına asla izin vermedi. Çünkü çocuklarının teknoloji bağımlısı olmasını istemedi.
Şuan bir çocuk ilk düzüstü bilgisayarına sahip oluyor. Yumuşak, süngerimsi ve sesli… Şuan bir çocuk ilk defa çevrimiçi kayıt oluyor, beğeniliyor ve yeniden tweet ediliyor.
Zamanımızın hiper nesil ayrımı son derece garip, sağlıksız ve tarihte eşi benzeri görülmemiştir. Bu güne kadar böyle bir manzara görmediniz. İnsanlar bir restoranda masa etrafında oturuyorlar, birbirleriyle konuşmuyorlar. Çünkü mesaj atıyorlar. Facebook, İnstagram, Twitter hesaplarını kontrol ediyorlar. Masada oturuyorlar ve birbirlerini tanımıyorlar bile. Evdeyken birbirleriyle konuşamıyorlar. Herkes gibi olmak için üzerimize kurulan baskı o kadar büyük ki, herkes sanki bir TV programındaymış gibi yaşamaya çalışıyor.
Artık yeterince ortak noktamızın olmadığı bir kültür söz konusu. Çünkü dünyayı birleştirmesi gereken internet, kişiselleşmiş içerik sunma konusunda çok ustalaştı. Bu sabah Yahoo’nun ön sayfasında ne gördüm biliyor musunuz? Hayır bilmiyorsunuz? Çünkü benim ilk sayfam ile sizinki aynı değil. Artık geçmişte incelediğimiz hikayelere dayanarak kişiselleştirilmiş içerik akışı söz konusu. Bizler muhteşem tüketiciler ama zayıf üreticileriz. Sahip olmadığımız parayla, tanımadığımız insanları etkilemek için, pahasını ödeyemeyeceğimiz şeyler alıyoruz. Herkes gibi olmaya başlıyoruz. Facebook’un başından kalkın ve bir kitaba gömülün!
Şuanda bir genç özçekimi üzerinde değişiklik yapmaya çalışıyor. çünkü toplum olarak onlara yeterince güzel olmadıklarını söylüyoruz.
Şuanda etkileyiciler takipçileri üzerindeki etkilerinin ne kadar olduğunu bilmeksizin narsizmi teşvik ediyorlar.
Şuanda 40 bin izleyici olimpik stadyumunda e-spor müsabakası izliyorlar. Çünkü bu neslin futbol maçı bu.
Şöyle bir söylem var: “Teknolojinin tarafsızlığı, bizim onu nasıl kullanmayı tercih ettiğimize bağlıdır.” Bu kesinlikle doğru değil. Teknoloji tarafsız değil. Teknolojiyi özellikle belirli şekillerde ve uzun dönemler halinde kullanmamızı istiyorlar. Çünkü bu şekilde para kazanıyorlar. Farkında değilsiniz ama programlanıyorsunuz. İsteyerek olan bir şey değildi ama artık bundan kurtulmayı ne kadar istediğinize, entelektüel bağımsızlığı ne kadar istediğinize karar vermelisiniz. Eğer canavarı beslerseniz gün gelir canavar sizi mahveder. Eğer onu geri teperseniz kontrol etme ve dizginleme şansınız olur. İnsanların bu araçların bazılarını ve bağlandıkları şeyleri derhal bırakmadı gerekiyor. Yarattığımız kısa vadede dopamin güdümlü geri besleme döngüsü, toplumun işleyişini mahvediyor. Karşılıklı konuşma yok, Yardımlaşma yok, Yanlış bilgilendirme, yalanlar var. Üstelik bu sadece Amerika’nın problemi de değil, Bu Rus reklamlarıyla da alakalı değil. Bu tüm Dünyayı ilgilendiren bir sorun. Herkesi 1 hafta boyunca sosyal medyadan uzak durmaya davet ediyorum. Telefonunuzun ve sosyal medyanın sizi kontrol etmesine izin vermeyin. (Kaynak: Çeviri: Sıdıka Özemre / düzenleme: Gültekin Metin / www.okyanus.com)