38°C
23 November 2024
Misafir Kalem

TARIM VE HAYVANCILIĞIMIZ? -ÜÇÜNCÜ BÖLÜM-

  • Şubat 20, 2018
  • 6 min read
TARIM VE HAYVANCILIĞIMIZ?  -ÜÇÜNCÜ BÖLÜM-

Önceki iki bölümde genel bir durum değerlendirmesi yanında kırsal kesimdeki yoğun göçten, ekim alanlarındaki hızlı düşüşten bahsetmiştim. Yine önceki bölümde de bahsettiğim gibi bu bölümden itibaren altıncı bölüme kadar, kendi düşündüklerimle birlikte çeşitli kaynak ve raporlardan elde ettiğim bilgi ve görüşleri siz değerli okuyucularımızla paylaşacağım. Amacım, TARIM ve HAYVANCILIĞIMIZIN Dünya Ülkeleri arasındaki yerini ortaya koymaya çalışmaktır. Bir başka amacım da, konunun muhataplarının ilgisini ve dikkatini çekme çabasında olmaktır. Bunu bir nebze olsun başarabilirsem, hem kendi adıma hem ülkem adına sevineceğim.

A- İzmir Ticaret Borsası ve Dünya Ticaret Merkezinin hazırladığı raporlara göre 20014 yılında ülkemizin tarımsal ürün ihracatı 18,7 milyar $, ithalatı 18,5 milyar $, 2012’deki üretim ise 60 milyar $’dır. Yani ihracattan geleni ithalata ödüyoruz gibi bir durum var. Bu durumda tarımda çalışanların sayısı 5.648 bin olduğuna göre kişi başına düşen ihracat gelirimiz sıfır demektir. Diğer taraftan, ülkemiz, nüfus itibariyle dünya ülkeleri arasında 17. sırada olmasına rağmen, ihracat sıralamasında 27.,  İthalatta ise 26. sıradadır. İhracatın ilk 11’inde ise, 171 milyar $’la ABD, 103 milyar $ la Hollanda, 91 milyar $’la Almanya, 86 milyar $’la Brezilya, 78 milyar $ la Fransa, 66 milyar $ la Çin, 62 milyar $ la Kanada, 49 milyar $ la İspanya, 47 milyar $ la Belçika, 43 milyar $ la İtalya yer almaktadır. Bu ülkelerin bazılarının, hem nüfus hem de yüzölçümü olarak bizden çok küçük olduğu düşünülünce bulunduğumuz yerin, olmamız gereken yer olmadığı daha kolay anlaşılıyor.

B- Ülkemizde tarımın GSYH ‘ya katkısı 1970 in başında % 30 iken,  2002 de %12 ye, 2016 da ise % 8 seviyesine kadar düşmüştür. Bu rakam, son kırk yılda TARIM ve HAYVANCILIK sektöründeki gelirimizin yaklaşık % 400’e yakın düştüğünün ifadesidir. Bu % 400 düşüşte diğer sektörlerin daha hızlı gelişmiş olmasının da etkisi varsa da tarımımızın içinde bulunduğu çıkmazı yeterince ortaya koymaktadır. Diğer taraftan Türkiye İhracatçılar Meclisi 2016 Tarım Raporu verilerine göre, bu sektöre yapılan toplam desteğin GSYH’ya oranı 1996-1998 aralığında %5’e yakınken, 2013-2015 aralığında % 2’ye düşmüştür. Ayrıca tarımda çalışan başına düşen katma değer ise 2015 yılı itibariyle ancak 15 bin $ seviyesine gelebilmiştir. Hâlbuki bu değer İsviçre’de 89 bin, Finlandiya’da 72 bin, Belçika’da 72 bin, Danimarka’da 71 bin ve Norveç’te 135 bin $ seviyesindedir. Diğer AB ülkelerinde rakamlar bizim 3-4 katımızdır. Dünya Bankasının hazırladığı bir rapora göre ise yaklaşık 60 milyar $ üretimle dünya da 7. sırada yer alan Ülkemiz katma değer itibariyle 30. sıradadır. Bu rakamlar aynı zamanda bize, TARIM ve HAYVANCILIĞIMIZIN içinde bulunduğu istenmeyen duruma göz göre göre, hatta bağıra bağıra gelmiş olduğunu, ancak ilgililerin bu sesi duymakta hayli geç kaldığını söylüyor.

DİKKAT!  YAZ TATİLİ BİTTİ

C- Bir önceki maddedeki Türkiye İhracatçılar Meclisi 2016 raporunda belirtilen 1996-1997 aralığındaki toplam desteğin, GSYH’ya oranının, 2013-2015 aralığına göre % 250 fazla olduğu görülmektedir. Bunun sebebinin, 1996-1997 yılında görev yapan 54. Erbakan Hükümeti’nin buğday, pancar ve fındık gibi ürünlere % 300’e varan zamlarla birlikte, üreticiye yaptığı destekler olduğu açıkça görülüyor. Bu yüzden 1998 yılındaki buğday üretimimiz de 13 milyon tondan 19 milyon tona çıkmış olup, 17 yıl sonra bile bu miktar hala aşılamamıştır. Benzer rekor seviyedeki üretim fındık ve pancar başta olmak üzere daha birçok üründe de görülmüştür. Diğer taraftan yukarda ifade edildiği gibi 1996 ve 1997 yıllarında verilen güçlü destek ve yüksek fiyat (10 yıl öncesinin 230 katı kadar) sonunda tarımın ekonomimize katkısı da %30’a çıkmışken, bu rakam 2015 itibariyle %10 seviyesine gerilemiştir. Yeterli destek verildiğinde neler olabileceğine dair bir örnekte 1974-1977 yıllarında verilen faizsiz ve uzun vadeli destekler sonunda 125 bin ton olan et üretimimiz 625 bin tona çıkmıştır. Buradan hareketle diyebiliriz ki, üretimin artırılmasındaki en büyük faktör, üreticilere verilecek olan moral, güven ve güçlü destektir. Tabi ki desteğin faizsiz olması şart. Cuma günü dördüncü bölümle devam inşallah. Kalın sağlıcakla.

                                                                                                                                                 Nizamettin AYDIN

 

About Author

Tokat Haber

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
tokat haberleri reseller
kingroyal meritking meritking giriş kingroyal giriş madridbet