Şu günler felaket senaryolarının, komplo teorilerinin bir biri ardına gündemimizi meşgul ettiği günler. Daha da edecek gibi…
Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin ağıtları semayı ağlatırken, zalim Çin’in içine düştüğü kâbusa sevinsek mi, üzülsek mi bilemiyoruz. İnsanlığı tehdit eden virüsün bu kadar çabuk yayılması, elli beş milyon Çinlinin karantina altına olması insanın tüylerini ürpertiyor. Zalimlerin bir hesabı varsa hiç şüphesiz Allah’ın da bir hesabı vardır. Ve bu hesap çok çetindir…
Yakın coğrafyamızda “Asrın Barış Planı” diye yutturulan Filistin’i haritadan silme projesi, Orta Doğudaki ABD ve İsrail zulmünün hangi boyutlara doğru ilerlediğinin en büyük göstergesidir.
Müslümanların ilk kıblesi Kutsal Şehir Kudüs’ü bir İsrail şehri yapma planları İsrail ve onun uşaklarının sonlarının başlangıcıdır. Yahudi fitnesi er geç yeryüzünden tamamen silinecektir. Çünkü Allah resulünün bu konuda vaadi vardır.
“Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, hemen gel de öldür onu!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)”
Hiç şüphesiz Kudüs Müslüman’dır, Müslüman olarak kalacaktır.
Biz bu vaade inanıyor ve iman ediyoruz. Ancak işin kötü tarafı bazı şom ağızlıların hâlâ Filistinlileri aşağılar tarzda konuşmaları ve sosyal medyada bilgi paylaşmalarıdır. Bu cahil cühela takımının hemen her konuda Müslümanların ve mazlumların aleyhine bir tavır almaları olsa olsa bir karakter ve tıyniyet meselesidir.
“Allah ıslah etsin!” demekten başka yapacak bir şey yoktur.
Bir başka sıkıntı da, İdlib’te yaşanan olaylardır. Katil Esed’in güçleriyle işbirliği içindeki Rusya kuvvetleri, sabrımızı taşırma noktasına gelmiştir. Rusya, tarihin hiçbir döneminde Türk Milletine gerçek dost olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Ancak kendi menfaatleri ölçüsünde dostluk göstermektedir. Menfaatler çatıştığı anda azılı dişini gösterip canımız acıtmaktan çekinmeyecektir. O nedenle Rusya ile yakınlığımızda son derece dikkatli olmak gerektiği asla kulak ardı edilmemelidir.
Bunca derdin, bunca sıkıntının içinde Elazığ’da meydana gelen depremler de yüreğimizi kavurmuş, bizi can evimizden vurmuştur. Deprem ülkesi olduğumuzu hiç unutmadan tedbirleri almak, şehirlerin imar değişikliğini hızla uygulamaya koymak bizim önceliğimizdir.
Rabbim, cennet vatanımıza bir daha böyle acılar göstermesin. Depremde kaybettiğimiz kardeşlerimize Allah rahmet eylesin. Milletimizin başı sağ olsun.
Mehmet Emin ULU